TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
arasında {adv} darunter {adv}
arasında {adv} dazwischen {adv}
arasında {adv} inmitten {adv}
arasında {öt} inzwischen {prp}
arasında {önk} meso {prä}
arasında {adv} mittendrin {adv}
arasında {öt} unter {prp}
arasında {öt} zwischen {prp}
arasında ilişki olmak {fi} zusammenhängen {v}
arasında kalmak {allg} zwischen bleiben {allg}
arasında sayılmak {fi} zählen zu {v}
arasında yer almak {allg} einen Platz dazwischen nehmen {allg}
arasından {öt} durch {prp}
arasından {adv} hindurch {adv}
arasından {allg} mitten aus {allg}
arasından akıtmak {fi} durchgießen {v}
arasından akmak {fi} durchfließen {v}
arasından akmak {fi} durchsickern {v}
arasından atmak {fi} durchwerfen {v}
arasından bakarak görmek {fi} durchschauen {v}
arasından bakmak {fi} durchblicken {v}
arasından dökmek {fi} durchgießen {v}
arasından geçebilmek {fi} durchkommen {v}
arasından geçerek {öt} durch {prp}
arasından geçip girmek {itr} dringen {itr}
arasından geçip gitmek {fi} durchströmen {v}
arasından geçirmek {fi} hindurchschwängen {v}
arasından geçmek {fi} durchdringen {v}
arasından geçmek {fi} durchkommen {v}
arasından geçmek {fi} durchschneiden {v}
arasından geçmek {fi} durchsickern {v}
arasından ışık geçirmek {v} durchleuchten {v}
arasından ışık geçirmek {fi} durchscheinen {v}
arasından ışıldamak {fi} durchleuchten {v}
arasından koşarak geçmek {fi} durchlaufen {v}
arasından sızmak {fi} durchfließen {v}
arasından sızmak {fi} durchrieseln {v}
arasından yavaşça akıp gitmek {fi} durchrinnen {v}
Indirekte Treffer
adamı ile cemaat arasında karşılıklı okunan uzun dua {i} [din]die Litanei {f}
ağacın dikilmesi ve aynı ağacın yaşlanarak kesilmesi arasında geçen süre {i} [bitk]der Umtrieb {m}
Almanyada büyük kentler arasında çalışan intercity treni {i} der Intercityzug {m}
ana ile yavru şirket arasında hakimiyet ilişkisi {allg} Herrschaftsverhältnis zwischen Mutter und Tochter {allg}
anne ve anne karnındaki bebek arasında besin alışverişini sağlayan organ {i} die Plazenta {f}
anüs ve sigmoid kolon arasında kalan bağırsağın düz ve son kısmı {i} das Rektum {n}
arasında ilişki olmak {fi} zusammenhängen {v}
arasında kalmak {allg} zwischen bleiben {allg}
arasında sayılmak {fi} zählen zu {v}
arasında yer almak {allg} einen Platz dazwischen nehmen {allg}
arz ile talep arasında dengesizlik {allg} Missverhältnis zwischen Angebot und Nachfrage {allg}
aynı iki nokta arasında gidip gelmek {itr} pendeln {itr}
bir başka şehirdeki işyeri ile evi arasında mekik dokuyan kişi {i} der Pendler {m}
bir taşıma aracının tabanıyla yer arasında kalan boşluk {i} die Bodenfreiheit {f}
birbirine geçen makine parçaları arasında kalan boşluk {i} [tek]der Spielraum {m}
bunların arasında {allg} unter anderem {allg}
cari tahsilat ile harcamalar arasında eşgüdüm {allg} Abstimmung laufender Einnahmen und Ausgaben {allg}
çeşitli işler arasında uyum sağlama {i} die Koordination {f}
devletler arasında birlik {i} [pol]die Konföderation {f}
din adamı ve cemaat arasında karşılıklı olarak okunan uzun dua {i} [din]die Liturgie {f}
Ekvator'un kuzey ve güneyinde 25 ve 40 derece enlemleri arasında kalan bölgeler {ç} [den]die Rossbreiten {pl}
erkekler arasında arkadaşlık {i} die Männerfreundschaft {f}
eşler arasında mallar konusunda yapılan sözleşme {i} der Ehevertrag {m}
etkiye tepki arasında geçen süre {i} [fiz]die Latenzperiode {f}
ev sahibi ile kiraci arasında karara bağlanan maddeler {i} das Mietverhältnis {n}
evlerin arasında yangını önlemek amacıyla bırakılmış aralık {i} die Brandgasse {f}
Eylül ve Ekim ayları arasında kutlanan iki haftalık halk eğlencesi {i} das Oktoberfest {n}
göller arasında bulunan düzlük arazi {i} die Seenplatte {f}
görüntü ve ses arasında bağı oluşturma {i} die Synchronisation {f}
görüşler arasında anlam bağı kurma {i} die Kombination {f}
hak sahipleri arasında bölmek {fi} umlegen {v}
halk arasında söylenmesi moda olan söz {i} der Modeausdruck {m}
havası alınmış yer ile normal basınçlı havalı yer arasında geçişi sağlayan bölme {i} die Luftschleuse {f}
hayvan derisinde tüyler arasında küçük yer {i} der Fleck {m}
hesaplar arasında uyum sağlamak {allg} [tic]Konten abstimmen {allg}
iki boru arasında bağlantı parçası {i} [tek]die Rohrmuffe {f}
iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek {allg} zwischen zwei Stühle setzen {allg}
iki değer arasında seçim yapan bilgi {i} [biliş]das Bit {n}
iki kişi arasında geçen konuşma {i} der Dialog {m}
iki kişi arasında hesaplaşma {i} der Zweikampf {m}
iki kişi arasında konuşma {i} der Dialog {m}
iki kısa mesafeli yer arasında gidip gelen otobüs {i} der Pendelbus {m}
iki konu arasında ilişki kurmak {allg} in Bezug setzen {allg}
iki önemli olay arasında önemli olmayan ara olay {i} [tiy]das Zwischenspiel {n}
iki paralel düzlem arasında kalan yuvar parçası {i} [mat]das Segment {n}
iki şey arasında kalmak {itr} schweben {itr}
iki şey arasında karar verememe {i} der Zwiespalt {m}
iki şey arasında zor karar verme {i} das Dilemma {n}
iki sporcu arasında yapılan müsabaka {i} [sp]der Zweikampf {m}
iki ülke arasında kalan saha {i} der Korridor {m}
iki ülke arasında karşılıklı olarak nota vermek {i} [pol]der Notenwechsel {m}
iki yerleşim yeri arasında gidip gelmek {fi} pendeln {v}
ikisi arasında bir şey {i} das Zwischending {n}
arkadaşları arasında görüş alış verişi {i} die Ideenfindung {f}
arkadaşları arasında görüş alış verişi toplantısı {i} die Ideensitzung {f}
işçi sendikası ve işveren sendikası arasında yapılan toplu sözleşmesi {i} der Verbandstarifvertrag {m}
kadın erkek arasında kaplıca arkadaşlığı {i} der Kurschatten {m}
kadınlar arasında kabul günü {i} das Kränzchen {n}
kadınlar arasında tek erkek olmak {allg} Hahn im Korb sein {allg}
karı koca arasında mal durumu {i} das Güterrecht {n}
kaşla göz arasında {allg} im hui {allg}
kaşla göz arasında {allg} im Handumdrehen {allg}
kaşla göz arasında {allg} im Umsehen {allg}
kaşla göz arasında {allg} im Nu {allg}
kavga eden iki taraf arasında kalan kişi {i} [demy]der Prellbock {m}
kendi arasında bölümlere {allg} gliedern {allg}
kilisede sütunlar arasında kalan yol {i} der Kreuzgang {m}
kitaplar arasında kaybolmak {itr} Schwarten {itr}
kitapların arasında kalmak {allg} über seinen Bücher hocken {allg}
laf arasında {adv} gesprächsweise {adv}
makinenin iki çalışır parçası arasında kalan boşluk {i} [tek]das Spiel {n}
mal çeşitleri arasında bulundurmamak {allg} Ware nicht führen {allg}