DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
zwei {adj} 2 {s}
zwei {adj} iki {s}
die Zwei {f} iki rakamı {i}
die Zwei {f} iki sayısı {i}
die Zwei {f} ikili {i}
zwei Busse kollidierten {allg} iki otobüs çarpıştı {allg}
zwei Fliegen mit einer Klappe schlagen {v} bir taşla iki kuş vurmak {fi}
zwei Grad unter Null {allg} eksi iki derece {allg}
zwei Grad unter Null {allg} sıfırın altında iki derece {allg}
zwei mal zwei {allg} iki kere iki {allg}
zwei Stück Eier {allg} iki adet yumurta {allg}
zwei Wörter zusammenschreiben {allg} iki lafı bir araya getirmek {allg}
die Zwei-aus-Fünf-Code {f} [EDV]beşten ikisi kodu {i}
zweiachsig {adj} [Auto]iki aksı olan {s}
zweiachsig {adj} [Auto]iki akslı {s}
zweiarmig {adj} iki kollu {s}
zweibändig {adj} iki ciltlik {s}
der Zweibeiner {m} iki ayaklı {i}
der Zweibeiner {m} insan {i}
zweibeinige Tiere {allg} iki ayaklı hayvanlar {allg}
das Zweibettzimmer {n} iki kişilik oda {i}
das Zweibettzimmer {n} iki yataklı oda {i}
zweiblättrige Zaunrübe {allg} akasma {allg}
zweiblättrige Zaunrübe {allg} şalgam {allg}
zweiblättrige Zaunrübe {allg} şeytan şalgamı {allg}
zweiblättriger Blaustern {allg} kampana çiçeği {allg}
zweideutig {adj} açık olmayan {s}
zweideutig {adj} açık saçık {s}
zweideutig {adj} belirsiz {s}
zweideutig {adj} çift anlamlı {s}
zweideutig {a} edepsiz {a}
zweideutig {adj} anlamlı {s}
zweideutig {adj} iki anlamlı {s}
zweideutig {adj} müphem {s}
zweideutig {adj} müstehcen {s}
die Zweideutigkeit {f} açık olmama {i}
die Zweideutigkeit {f} açık saçık konuşma {i}
die Zweideutigkeit {f} anlaşılır olmama {i}
die Zweideutigkeit {f} belirsizlik {i}
die Zweideutigkeit {f} müphemlik {i}
die Zweideutigkeit {f} müstehcen söz {i}
zweidimensional {a} çift boyutlu {a}
zweidimensional {adj} [Phy]iki boyutlu {s}
zweidimensional {adj} [Phy]sadece yükseklik ve genişlik belirten {s}
die Zweidimensionalität {f} çift boyutluluk {i}
die Zweidrittelmehrheit {f} üçte iki çoğunluk {i}
zweieiig {adj} çift yumurtadan oluşma {s}
zweieiig {adj} iki yumurtadan çıkmış {s}
zweieiige Zwillinge {allg} [Bio]çift yumurta ikizi {allg}
zweieinhalb {adj} iki buçuk {s}
der Zweier {m} [Sp]çifte {i}
der Zweier {m} [Sp]iki numaralı {i}
der Zweier {m} [Sp]ikili {i}
das Zweierkomplement {n} [mat]ikiye tümler {i}
zweierlei {adj} iki ayrı türlü {s}
zweierlei {adj} iki türlü {s}
zweifach {adj} çift {s}
zweifach {adj} iki defa {s}
zweifach {a} iki kat {a}
zweifach {adj} iki kere {s}
zweifach {a} iki misli {a}
zweifädig {adj} çift iplikli {s}
das Zweifamilienhaus {n} iki ailenin oturabilmesi için yapılmış ev {i}
zweifarbig {adj} iki renkli {s}
der Zweifel {m} endişe {i}
der Zweifel {m} ikilem {i}
der Zweifel {m} kararsızlık {i}
der Zweifel {m} kaygı {i}
der Zweifel {m} kuruntu {i}
der Zweifel {m} kuşku {i}
der Zweifel {m} şüphe {i}
der Zweifel {m} tasa {i}
der Zweifel {m} tereddüt {i}
Zweifel erwecken {v} şüphelendirmek {fi}
zweifelhaft {adj} kesin olmayan {s}
zweifelhaft {a} kuşku {a}
zweifelhaft {adj} kuşkulu {s}
zweifelhaft {adj} net olmayan {s}
zweifelhaft {adj} şüphe uyandırıcı {s}
zweifelhaft {adj} şüpheli {s}
Indirekte Treffer
Abstand zwischen zwei Punkten {allg} iki nokta arasındaki mesafe {allg}
alle zwei {allg} her ikisi {allg}
auf zwei Hochzeiten tanzen {allg} iki işi birden yapmak {allg}
aus beiden Augen wie aus zwei Brunnen weinen {allg} iki gözü iki çeşme ağlamak {allg}
aus der Ehe gingen zwei Kinder hervor {allg} evlilikten iki çocuk oldu {allg}
ein Kind von zwei Jahren {allg} iki yaşında bir çocuk {allg}
einen Keil zwischen zwei Personen treiben {allg} iki kişinin arasını açmak {allg}
es ist zwei Jahre her {allg} iki sene oldu {allg}
es ist zwei Jahre her {allg} aradan iki sene geçti {allg}
je zwei {allg} ikişer {allg}
mit zwei Dottern {allg} çift sarılı yumurta {allg}
mit zwei Fingern nehmen {allg} yanak almak {allg}
mit zwei Fingern nehmen {allg} çimdiklemek {allg}
nach Verlauf von zwei Tagen {allg} iki gün sonra {allg}
seit zwei Wochen {allg} iki haftadan beri {allg}
wir zwei {allg} biz ikimiz {allg}
zwei Busse kollidierten {allg} iki otobüs çarpıştı {allg}
zwei Fliegen mit einer Klappe schlagen {v} bir taşla iki kuş vurmak {fi}
zwei Grad unter Null {allg} sıfırın altında iki derece {allg}
zwei Grad unter Null {allg} eksi iki derece {allg}
zwei mal zwei {allg} iki kere iki {allg}
zwei Stück Eier {allg} iki adet yumurta {allg}
zwei Wörter zusammenschreiben {allg} iki lafı bir araya getirmek {allg}
Zwei-aus-Fünf-Code {f} [EDV]beşten ikisi kodu {i}
die zwischen zwei Stühle setzen {allg} iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek {allg}
zwischen zwei Stühle setzen {allg} iki arada bir derede kalmak {allg}