TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
kalan {allg} das Übrige {allg}
kalan {i} der Rest {m}
kalan {i} der Restbestand {m}
kalan {allg} restlich {allg}
kalan {i} der Überrest {m}
kalan {i} der Überschuss {m}
kalan {a} übrig {a}
kalan {s} verbleibend {adj}
kalan atıklar {i} [tek]der Restmüll {m}
kalan ceza {i} [huk]die Reststrafe {f}
kalan kireç {i} der Restkalk {m}
kalan kireç içeriği {i} der Rastkalkgehalt {m}
kalan melas {i} die Restmelasse {f}
kalan süre {i} die Verbleibende Zeit {f}
kalan şurup {i} der Restsirup {m}
kalanlar {i} das Surplus {n}
kalantor {i} der Geldprotz {m}
Indirekte Treffer
açık kalan kimse {fm} Obdachloser {fm}
ağızda kalan tat {i} der Nachgeschmack {m}
akılda kalan {i} das Erinnerliche {n}
akılda kalan {s} einprägsam {adj}
akılda kalan {s} erinnerlich {adj}
akılda kolay kalan melodi {i} [hayb]der Ohrenwurm {m}
akılda kolay kalan melodi {i} [hek]das Ohrenleiden {n}
akılda kolay kalan melodi {i} [müz]der Ohrwurm {m}
anadan kalan miras {allg} das mütterliche Erbe {allg}
anüs ve sigmoid kolon arasında kalan bağırsağın düz ve son kısmı {i} das Rektum {n}
aralık kalan {s} klaffend {adj}
arta kalan {s} überständig {adj}
arta kalan {s} überschüssig {adj}
arta kalan {i} das Überbleibsel {n}
arta kalan {s} remanent {adj}
arta kalan kazanç {i} der Überschuss {m}
artık kalan {i} der Überschuss {m}
askıda kalan {allg} ausstehend {allg}
avlanmış hayvandan geriye kalan ve saklanan hatıra {i} die Trophäe {f}
Avrupa'nın doğusunda kalan ülkeler {i} das Morgenland {n}
aynı kalan {s} unwandelbar {adj}
bakım yurdunda kalan kimse {i} der Pfründner {m}
bir cismin geride kalan kısmı {i} der Stumpf {m}
bir taşıma aracının tabanıyla yer arasında kalan boşluk {i} die Bodenfreiheit {f}
birbirine geçen makine parçaları arasında kalan boşluk {i} [tek]der Spielraum {m}
devlete kalan miras {allg} an den Staat heimfallende Erbschaft {allg}
Ekvator'un kuzey ve güneyinde 25 ve 40 derece enlemleri arasında kalan bölgeler {ç} [den]die Rossbreiten {pl}
elde kalan mal {i} der Rest {m}
emekli kişinin yetim kalan çocuklarına ödenen yetim aylığı {i} die Waisenrente {f}
etkisiz kalan {s} eindruckslos {adj}
fazla kalan {s} überschüssig {adj}
finale kalan {i} [sp]der Finalist {m}
geç kalan kimse {i} der Nachzügler {m}
geç kalan kimse {mf} Zuspätkommende {mf}
geç kalan kişi {i} der Nachzügler {m}
geçmişte kalan şey {allg} Schnee von gestern {allg}
gelgit döneminde suyun altında kalan bölge {i} [coğ]das Watt {n}
geri kalan {s} restlich {adj}
geri kalan {s} übrig {adj}
geri kalan {s} überständig {adj}
geri kalan {s} sonstige {adj}
geri kalan {s} rückständig {adj}
geri kalan {a} verblieben {a}
geri kalan kişi {i} der Nachzügler {m}
geride kalan {s} remanent {adj}
geride kalan iz {i} die Spur {f}
geriye kalan {i} das Überbleibsel {n}
geriye kalan süre {allg} restliche Laufzeit {allg}
geriye kalan vade {allg} restliche Laufzeit {allg}
hayatta kalan {i} der Hinterbliebener {m}
hayatta kalan {fm} Hinterbliebene(r) {fm}
hayatta kalan {i} die Hinterbliebene {f}
hayatta kalan {i} der Überlebende {m}
hece sayısı aynı kalan ad {i} [dilb]das Parisyllabum {n}
her zaman yeşil kalan {adv} Immergrün {adv}
iki paralel düzlem arasında kalan yuvar parçası {i} [mat]das Segment {n}
iki ülke arasında kalan saha {i} der Korridor {m}
insandan kaynaklanan kötü etkiler nedeniyle doğal yaşama alanını terk etmek zorunda kalan bitki veya hayvan {ç} die Kulturflüchter {pl}
kalan atıklar {i} [tek]der Restmüll {m}
kalan ceza {i} [huk]die Reststrafe {f}
kalan kireç {i} der Restkalk {m}
kalan kireç içeriği {i} der Rastkalkgehalt {m}
kalan melas {i} die Restmelasse {f}
kalan süre {i} die Verbleibende Zeit {f}
kalan şurup {i} der Restsirup {m}
kavga eden iki taraf arasında kalan kişi {i} [demy]der Prellbock {m}
kesilmiş ağaçtan kalan kök {i} der Strunk {m}
kesintilerden sonra kalan net bakiye {s} netto {adj}
kilisede sütunlar arasında kalan yol {i} der Kreuzgang {m}
kimyasal ve biyolojik silahların haricinde kalan tüm silahlar {allg} [ask]konventionelle Waffen {allg}
kırılan dişten kalan parça {i} der Zahnstummel {m}
kızartma yapılmasından sonra arta kalan yağ {i} das Bratenfett {n}