olan {s} | befindlich {adj} |
|
olan oldu {allg} | was geschehen ist, ist geschehen {allg} |
|
olan paramızla yetinmeliyiz {allg} | wir müssen mit dem Geld hinkommen was wir haben {allg} |
|
olanak {i} | die Fazilität {f} |
|
olanak {i} | die Gelegenheit {f} |
|
olanak {i} | die Möglichkeit {f} |
|
olanak sağlama {i} | die Zusprechung {f} |
|
olanak sağlamak {v} | erhalten {v} |
|
olanak sağlamak {v} | ermöglichen {v} |
|
olanaklı {adv} | möglich {adv} |
|
olanaksız {a} | ausgeschlossen {a} |
|
olanaksız {s} | unmöglich {adj} |
|
olanaksız eda {allg} | unmögliche Leistung {allg} |
|
olanaksızlık {i} | die Unmöglichkeit {f} |
|
olanaksızlık {i} | das Unvermögen {n} |
|
olanca {s} | wuchtig {adj} |
|
olanca gücüyle çabalamak {itr} | wuchten {itr} |
|
olanca gücüyle çalışan {i} | der Wühler {m} |
|
olanca gücüyle çalışmak {itr} | wühlen {itr} |
|
olanca gücüyle diş geçirmek {fi}
[hayb] | zuschnappen {v} |
|
olanca gücüyle kaldırmak {v} | wuchten {v} |
|
olanca şiddetiyle {allg} | mit größter Heftigkeit {allg} |
|
...ibaret olan {allg} | bestehend aus {allg} |
|
1 nisan günü kandırılmış olan {i} | der Aprilnarr {m} |
|
1900'lü yıllarda tedavülde olan en küçük Alman para birimi {i} | der Heller {m} |
|
acelesi olan {s} | eilig {adj} |
|
acil durumda olan {s} | Not leidend {adj} |
|
acizde alacaklı olan taraf {i} | die Insolvenzgläubigerin {f} |
|
acizde alacaklı olan taraf {i} | der Insolvenzgläubiger {m} |
|
acınacak halde olan {s} | bejammernswürdig {adj} |
|
acınacak halde olan {s} | bejammernswert {adj} |
|
adli sicilde mevcut olan ceza kayıtlarının silinmesi {i}
[huk] | die Straftilgung {f} |
|
aile efradından olan {i} | der Angehöriger {m} |
|
aileye ait olan mal ve mülk {i} | der Familienbesitz {m} |
|
aileye ait olan meşruta {i} | der Familienfideikommiss {m} |
|
ait olan {i} | die Angehörige {f} |
|
ait olan {s} | zugehörig {adj} |
|
akıllı olan kavgaya girmez {allg} | der Klügere gibt nach {allg} |
|
akla yatkın olan {s} | nahe liegend {adj} |
|
aklı başka yerde olan {s} | geistesabwesend {adj} |
|
aklından zoru olan {s} | meschugge {adj} |
|
alacak olan {i} | der Rezipient {m} |
|
alacak olan {i} | der Adressat {m} |
|
alerji hastalığı olan {i} | der Allergiker {m} |
|
aleyhine dava temyiz olan kişi {fm}
[huk] | Berufungsbeklagte {fm} |
|
alım gücü olan {s} | finanzkräftig {adj} |
|
alında yazılı olan {s} | schicksalhaft {adj} |
|
ameliyat edilince iyileşme şansı olan {a} | operabel {a} |
|
anlamsız olan {i} | die Geistlosigkeit {f} |
|
anlatılması yasak olan mesleki sırlar {i} | das Berufsgeheimnis {n} |
|
aralarında kan bağı olan akrabalık {s} | blutsverwandt {adj} |
|
aralarında kan bağı olan akrabalık {i} | die Blutsverwandschaft {f} |
|
araştırılmamış olan {i} | das Niemandsland {n} |
|
arkada olan {adv} | Hintere {adv} |
|
aşırı uçta olan {i} | der Extremist {m} |
|
aşırı yağış nedeniyle kötü geçmiş olan tatil {allg} | ein verregneter Urlaub {allg} |
|
askerlik yapmakla yükümlü olan kimse {i}
[ask] | der Wehrpflichtiger {m} |
|
askıda olan {allg} | schwebend {allg} |
|
askıda olan borç {allg} | schwebende Belastung {allg} |
|
aslen akraba olan {s} | urverwandt {adj} |
|
aslının aynı olan suret {allg} | mit der Urschrift übereinstimmende Abschrift {allg} |
|
astımı olan {s}
[hek] | kurzatmig {adj} |
|
atom ağırlığı uranyumdan fazla olan kimyasal radyoaktif madde {i}
[fiz] | das Transuran {n} |
|
avı bol olan bölge {s} | wildreich {adj} |
|
avı bol olan yer {allg} | wildreiche Gegend {allg} |
|
avucun başparmak devamı olan etli kısmı {i} | der Handballen {m} |
|
avukatla temsil edilme zorunluluğu olan dava {i} | der Anwaltsprozess {m} |
|
aydınlatılmamış olan {s} | unaufgeklärt {adj} |
|
ayit olan {i} | die Angehörige {f} |
|
aykırı düşüncede olan {s} | paradox {adj} |
|
aynı bowling klübüne üye olan kişi {i} | der Kegelbruder {m} |
|
aynı değerde olan {a} | gleichhaltend {a} |
|
aynı okuldan olan kişi {i} | der Mitschüler {m} |
|
aynı rütbeye sahip olan {s}
[ask] | gleichrangig {adj} |
|
aynı seviyede olan {s} | gleich gestellt {adj} |
|
aynı yapıda olan {s} | homogen {adj} |
|
aynı zamanda olan {s} | synchron {adj} |
|
aynı zamanda olan {allg} | simultan {allg} |
|
aynı zamanda olan {s} | kontemporär {adj} |
|
aynı zamanda olan {adv} | gleichzeitig {adv} |
|
bağlı olan {i} | der Beischluss {m} |
|
bağlı olan bir şeyi ayırmak {fi} | durchschneiden {v} |
|
bahse konu olan {fm} | Betreffende {fm} |
|
bakıma ihtiyacı olan {s} | schonungsbedürftig {adj} |
|
bakterileri öldüren veya üremesine engel olan maddeler {a} | bakterizid {a} |
|
Baltık bölgesinden olan kimse {i} | der Balte {m} |
|
banknot çıkarma hakkı olan banka {i} | die Notenbank {f} |
|
barış simgesi olan zeytin dalı {i}
[bitk] | der Ölzweig {m} |
|
başarı umudu olan {s} | Erfolg versprechend {adj} |
|
basıldıktan sonra resmi makamlara birkaç örnek verilmesi zorunlu olan basılı eser {i} | das Pflichtexemplar {n} |
|
basıldıktan sonra resmi makamlara birkaç örnek verilmesi zorunlu olan basılı eser {i} | das Pflichtstück {n} |
|
başka bir gezegenin dünyaya olan yakınlığı {i}
[gökb] | die Erdnähe {f} |
|
başka bir işi yapabilmesi için uygun olan {s} | abkömmlich {adj} |
|
başkalarına oyuncak olan kişi {i} | das Spielzeug {n} |
|
başkalarının başına bela olan kişi {i} | der Plagegeist {m} |
|
baskı hatası olan kağıt {i}
[bas] | die Makulatur {f} |
|
baskın olan {s} | dominant {adj} |
|
bataklığı çok olan yer {s} | moorig {adj} |
|
batmak üzere olan bir işletme {allg} | wackeliges Unternehmen {allg} |
|
bayrakta kullanılan ülkenin sembolü olan renkler {ç} | die Nationalfarben {pl} |
|
beklentisi olan {s} | erwartungsvoll {adj} |
|
belgesi olan {s} | dokumentarisch {adj} |
|