TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
durumu {ç} [yol]die Straßenverhältnisse {pl}
durumu anlamaya başlamak {allg} jemandem geht ein Licht auf {allg}
durumu çok kötü olmak {allg} nichts zu lachen haben {allg}
durumu dikkate alan {s} zuständig {adj}
durumu iyi {s} bemittelt {adj}
durumu iyi {s} gut situiert {adj}
durumu iyi olmak {fi} gut aufgehoben sein {v}
durumu kabullenmek {fi} dareinfinden {v}
durumu rahatsız eden {i} der Zustandsstörer {m}
durumu raporu {i} [yol]der Straßenzustandsbericht {m}
durumu vahim {s} bitterernst {adj}
durumu zorlaştırmak {v} verschlimmern {v}
durumum kötü {allg} Es geht mir schlecht {allg}
durumun açıklanması {i} das Stimmungsbild {n}
durumun kötüleşmesi {fi} verdüstern {v}
durumun kötüleşmesi {fi} verschärfen {v}
durumunda {adv} gegebenenfalls {adv}
durumunda {allg} im Falle {allg}
durumunu bildirmek {allg} etwas von sich hören lassen {allg}
durumunu değiştirmek {fi} umlegen {v}
durumunu düzeltmek {allg} sanieren {allg}
durumunu soruşturmak {fi} nachfragen {v}
durumunun değişikliğini polise bildirmek {fi} ummelden {v}
Indirekte Treffer
"ich" zamiri dativ yönelme durumu {tan.} mir {Art.}
ad durumu {i} [dilb]der Casus {m}
aile durumu {i} der Zivilstand {m}
aile durumu {ç} die Familienverhältnisse {pl}
alarm durumu {i} der Alarmzustand {m}
arabanın yol durumu {i} [yol]die Straßenlage {f}
araç gereç durumu {i} der Instrumentalis {m}
arz durumu {i} die Angebotslage {f}
aşırı doyma durumu {i} [kim]die Übersättigung {f}
askıda olma durumu {allg} schwebender Fall {allg}
askıda olma durumu {i} der Schwebezustand {m}
ayakları üzerinde durup eğilerek atlama beygiri durumu almak {allg} Bock machen {allg}
aynı seviyede olma durumu {adv} [Redw.]auf Augenhöhe {adv}
azalma durumu {i} der Delativus {m}
bakım durumu {i} der Pflegezustand {m}
bakım ve onarım durumu {i} der Erhaltungszustand {m}
banka hesap durumu {i} der Kontostand {m}
bankadaki nakit para durumu {allg} Barvorrat der Bank {allg}
barınacak yeri olmama durumu {i} die Obdachlosigkeit {f}
barış durumu {i} der Friedenszustand {m}
belirtme durumu {i} [dilb]der Akkusativ {m}
beslenme durumu {i} der Ernährungszustand {m}
bir sürü trafik levhasının bir arada bulunması durumu {i} der Schilderwald {m}
bir ülkenin yasalarının yalnızca o ülke içindeki olaylarda uygulanabilinir olması durumu {i} [huk]das Territorialitätsprinzip {n}
birliktelik durumu {i} [dilb]der Komitativus {m}
bitkinlik durumu {i} der Erschöpfungszustand {m}
bölgenin hava durumu {i} die Großwetterlage {f}
borsadaki fiyat durumu {i} die Kursgestaltung {f}
cari hesap durumu {i} [tic]die Kontokorrentrechnung {f}
çatışma durumu {i} der Konfliktfall {m}
çiçek durumu {i} die Infloreszenz {f}
çiçek durumu {i} der Blütenstand {m}
çıkma durumu {i} [dilb]der Ablativ {m}
çocuk sahibi olamama durumu {i} die Infertilität {f}
çoğul die'nin tamlayan durumu {tan.} deren {Art.}
dayanma durumu {i} [sp]das Stehvermögen {n}
denk ağırlık durumu {i} der Gleichgewichtzustand {m}
der ve das artikellerinin tamlama durumu {allg} [dilb]Des {allg}
der ve das artikellerinin tamlama durumu {tan.} [dilb]dessen {Art.}
die'nin tamlayan durumu {tan.} deren {Art.}
dış uyarılara tam tepkisizlik durumu {i} [hek]der Stupor {m}
doğum anındaki yıldızların durumu {i} [gökb]die Nativität {f}
doğum esnasında ceninin ters durumu {i} [hek]die Steißlage {f}
dosya durumu {i} die Aktenlage {f}
döviz durumu {i} die Devisenposition {f}
döviz durumu {i} die Devisenbilanz {f}
durumu anlamaya başlamak {allg} jemandem geht ein Licht auf {allg}
durumu çok kötü olmak {allg} nichts zu lachen haben {allg}
durumu dikkate alan {s} zuständig {adj}
durumu iyi {s} gut situiert {adj}
durumu iyi {s} bemittelt {adj}
durumu iyi olmak {fi} gut aufgehoben sein {v}
durumu kabullenmek {fi} dareinfinden {v}
durumu rahatsız eden {i} der Zustandsstörer {m}
durumu raporu {i} [yol]der Straßenzustandsbericht {m}
durumu vahim {s} bitterernst {adj}
durumu zorlaştırmak {v} verschlimmern {v}
düşüncelerini sözle anlatamama durumu {i} [hek]die Aphasie {f}
eden durumu {i} [dilb]der Ergativ {m}
eğitim durumu {i} der Bildungsstand {m}
eğitim durumu {i} die Bildungsstufe {f}
eğitim durumu ilişkisi {i} das Ausbildungsverhältnis {n}
eksilme durumu {i} der Delativus {m}
emek piyasasının durumu {i} die Arbeitsmarktsituation {f}
emek piyasasının durumu {i} die Arbeitsmarktlage {f}
eşit olmama durumu {i} die Ungleichheit {f}
eşitlik durumu {i} das Patt {n}
evlilik dışı olma durumu {i} die Unehelichkeit {f}
evlilik durumu {i} der Familienstand {m}
evlilik durumu {i} der Ehestand {m}
evlilikteki mal durumu {i} der Güterstand {m}
fiyat durumu {i} die Preislage {f}
garantör durumu {i} die Garantenstellung {f}
gelir durumu {i} die Einkommenssituation {f}
gelir durumu {ç} die Einkommensverhältnisse {pl}
gelişim durumu {i} der Entwicklungsstand {m}
gelişme durumu {i} die Entwicklungslinie {f}
genel sağlık durumu {allg} allgemeiner Gesundheitszustand {allg}
genel sağlık durumu {i} das Allgemeinbefinden {n}