sahip {i}
[tek] | der Alleininhaber {m} |
|
sahip {i} | der Besitzer {m} |
|
sahip {i} | die Besitzerin {f} |
|
sahip {i} | der Eigner {m} |
|
sahip {i} | der Halter {m} |
|
sahip {i} | der Herr {m} |
|
sahip {i} | der Inhaber {m} |
|
sahip {i} | die Inhaberin {f} |
|
sahip {i} | der Padrone {m} |
|
sahip çıkıcı {a} | besitzergreifend {a} |
|
sahip çıkma {i} | die Aneignung {f} |
|
sahip çıkmak {v} | adoptieren {v} |
|
sahip çıkmak {fi} | aneignen {v} |
|
sahip çıkmak {fi} | eintreten für {v} |
|
sahip değiştirmek {allg} | Inhaber wechseln {allg} |
|
sahip olan {i} | der Inhaber {m} |
|
sahip olma {adv} | habhaft {adv} |
|
sahip olma hırsı {i} | die Habgier {f} |
|
sahip olma hırsı {i} | die Habsucht {f} |
|
sahip olmak {fi} | aufweisen {v} |
|
sahip olmak {v} | bekommen {v} |
|
sahip olmak {v} | besitzen {v} |
|
sahip olmak {v} | haben {v} |
|
sahip olmak {allg} | in Besitz nehmen {allg} |
|
sahip olmak {fi} | verfügen über {v} |
|
sahip olmamak {v} | ermangeln {v} |
|
sahip olunan ödeme gücüne göre vergilendirme ilkesi {allg} | Grundsatz der Leistungsfähigkeit {allg} |
|
sahiplenici {a} | besitzergreifend {a} |
|
sahiplenme {i} | die Aneignung {f} |
|
sahiplenme {i} | die Inbesitznahme {f} |
|
sahiplenmek {fi} | aneignen {v} |
|
sahiplenmek {allg} | Besitz ergreifen {allg} |
|
sahiplenmek {fi} | Besitz ergreifen, sich einsetzen für ... {v} |
|
sahiplerine bağlı olmak {allg} | an den Herrchen hängen {allg} |
|
sahiplik {i} | der Besitz {m} |
|
sahiplik {i} | das Besitzrecht {n} |
|
sahiplik {i} | der Besitztitel {m} |
|
sahiplik {i} | das Besitztum {n} |
|
sahiplik {i} | das Eigentumsrecht {n} |
|
sahiplik {i} | die Protektion {f} |
|
sahiplik belirten {s}
[dilb] | possessiv {adj} |
|
sahiplik zamiri {i}
[dilb] | das Possessiv {n} |
|
sahiplik zamiri {i}
[dilb] | das Possessivpronomen {n} |
|
sahiplik zamiri {i}
[dilb] | das Possessivum {n} |
|
sahipsiz {s} | hergelaufen {adj} |
|
sahipsiz {s} | herrenlos {adj} |
|
sahipsiz malı sahiplenme {i}
[ask] | die Okkupation {f} |
|
sahipsiz şey {allg} | herrenlose Sache {allg} |
|
"das" artikeline sahip {s}
[dilb] | sächlich {adj} |
|
20 khz üzerinde frekansa sahip ses dalgası {i}
[elek] | die Ultraschallwelle {f} |
|
ağzına sahip {s} | wortgewandt {adj} |
|
ağzına sahip olmak {allg} | seine Zunge zügeln {allg} |
|
alma gücüne sahip {s} | rezeptiv {adj} |
|
aynı anlama sahip {s} | gleich bedeutend {adj} |
|
aynı cinsiyete sahip {s} | gleichgeschlechtlich {adj} |
|
aynı düşünceye sahip {s} | gleich gesinnt {adj} |
|
aynı düşünceye sahip {s} | gleich denkend {adj} |
|
aynı düşünceye sahip {s} | wahlverwandt {adj} |
|
aynı haklara sahip {s} | gleichberechtigt {adj} |
|
aynı haklara sahip {s} | gleich gestellt {adj} |
|
aynı karaktere sahip {s} | Wesensgleich {adj} |
|
aynı rütbeye sahip olan {s}
[ask] | gleichrangig {adj} |
|
baronun sahip olduğu mülkler {i} | die Baronie {f} |
|
başına sahip olma {i}
[tek] | der Eigenbesitz {m} |
|
bir kişinin sahip olduğu tüm atlar {i}
[sp] | der Stall {m} |
|
bir mekanda oturma hakkına sahip olan {s} | wohnberechtigt {adj} |
|
bir şeyden bir miktar sahip olmak {allg} | angehaucht sein {allg} |
|
bir şeye çok bol miktarda sahip olmak {allg} | in Hülle und Fülle haben {allg} |
|
bir şeye sahip olmak {allg} | über etw gebieten {allg} |
|
bir şeye sahip olmayı istemek {allg} | begehren {allg} |
|
bizzat sahip olma {i}
[tek] | der Eigenbesitz {m} |
|
büyük araziye sahip olma {i} | der Latifundienbesitz {m} |
|
büyük bir ticari şirketin sahip olduğu banka {i}
[tic] | die Konzernbank {f} |
|
büyük sermayelerin tüm piyasaya sahip olması {i}
[tic] | das Oligopol {n} |
|
çevre bilincine sahip {s} | umweltbewusst {adj} |
|
daha çok olanaklara sahip olmak {allg} | am längeren Hebel sitzen {allg} |
|
dava açma ehliyetine sahip {s}
[huk] | prozessfähig {adj} |
|
dava açma ehliyetine sahip olmayan {s}
[huk] | prozessunfähig {adj} |
|
degişken faiz oranına sahip menkul değer {i} | der Dividendenwert {m} |
|
doğrudan doğruya sahip olma {i} | der Unmittelbarer Besitz {m} |
|
egemenlik haklarına sahip {s} | eigenstaatlich {adj} |
|
eşit haklara sahip {s} | gleichberechtigt {adj} |
|
eşit haklara sahip olan {s} | paritätisch {adj} |
|
eşit haklara sahip olan {a} | gleichberechtigt {a} |
|
eşit haklara sahip olma {i} | die Gleichberechtigung {f} |
|
fikri hakka sahip kimse {i} | die Urheberin {f} |
|
fikri hakka sahip kimse {i} | der Urheber {m} |
|
gerekli özelliklere sahip olmak {fi} | das Zeug haben zu {v} |
|
geri ödeme yapılması hakkına sahip olmak {i} | der Rückzahlungsanspruch {m} |
|
güçlükle sahip olmak {v} | entringen {v} |
|
hakka sahip olma yaşı {i} | das Berechtigungsalter {n} |
|
halkın sahip olduğu tüm değerler {i} | das Volksvermögen {n} |
|
hayati öneme sahip {s} | lebensnotwendig {adj} |
|
her tarafında aynı özelliğe sahip olan {s} | homogen {adj} |
|
herkesten değişik düşünceye sahip olma {i} | die Ketzerei {f} |
|
hiçbir ülkenin vatandaşlığına sahip olmayan {s} | heimatlos {adj} |
|
hislerine sahip olmak {allg} | seinen Gefühlen gebieten {allg} |
|
hisse çoğunluğuna sahip aksiyoner {i} | der Mehrheitsaktionär {m} |
|
hisse senedine sahip olmak {allg} | Aktien besitzen {allg} |
|
hukuki olarak evlenme yetisine sahip olma {s}
[huk] | heiratsfähig {adj} |
|
içilebilme vasfına sahip {i} | die Trinkbarkeit {f} |
|
ikamet etme hakkına sahip olmak {allg} | wohnberechtigt sein {allg} |
|
ikamet hakkına sahip olmak {allg} | Heimatberechtigung erwerben {allg} |
|
iki çizgiye sahip {s} | doppellinig {adj} |
|
ikinci derecede öneme sahip şey {i} | die Nebensache {f} |
|
imparator seçiminde seçme hakkına sahip seçmen prens {i} | der Kurfürst {m} |
|
insanüstü güce sahip {s}
[din] | dämonisch {adj} |
|
iradesine sahip olmak {allg} | Selbstbeherrschung üben {allg} |
|
iyi bir şöhrete sahip olmak {allg} | einen guten Ruf genießen {allg} |
|
iyi bir şöhrete sahip olmak {allg} | einen guten Leumund haben {allg} |
|
ırzına sahip olmak {allg} | seine Ehre verteidigen {allg} |
|
kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması {i} | die Frauenemanzipation {f} |
|
katılma hakkına sahip {s} | teilnahmeberechtigt {adj} |
|
kilise inancına sahip olan {s} | orthodox {adj} |
|
kin duygularına sahip {s} | grimmig {adj} |
|
kötü bir şöhrete sahip olmak {allg} | einen schlechten Leumund haben {allg} |
|
kusur ehliyetine sahip {allg} | schuldfähig {allg} |
|
mala sahip olmak {allg} | Eigentum besitzen {allg} |
|
miras alma hakkına sahip {s} | erbfähig {adj} |
|
mülke sahip olmak {allg} | Eigentum besitzen {allg} |
|
müstakil sahip {i} | der Einzelinhaber {m} |
|
müşterek sahip {i} | der Mitinhaber {m} |
|
müzik yeteneğine sahip {s} | musikalisch {adj} |
|
müziksel yetiye sahip {s} | musisch begabt {adj} |
|
ödeme gücüne sahip {s}
[tic] | potent {adj} |
|
ödeme gücüne sahip {a} | leistungsfähig {a} |
|
ödeme gücüne sahip {s} | Zahlungskräftig {adj} |
|
ödeme gücüne sahip {a} | zahlungsfähig {a} |
|