TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
yasak {i} die Sperre {f}
yasak {i} die Sperrung {f}
yasak {allg} unerlaubt {allg}
yasak {s} untersagt {adj}
yasak {s} unzulässig {adj}
yasak {i} das Verbot {n}
yasak {s} verboten {adj}
yasak {s} verpönt {adj}
yasak aşk {i} die Verbotene Liebe {f}
yasak avlanma {i} der Aufgang {m}
yasak bölge {i} [ask]das Sperrgebiet {n}
yasak işareti {i} das Verbotsschild {n}
yasak karakter {allg} verbotenes Zeichen {allg}
yasak kitapları yakma odunu {i} der Scheiterhaufen {m}
yasak koşul {allg} unzulässige Bedingung {allg}
yasak meyveyi yeme {i} der Sündenfall {m}
yasakçı {i} der Prohibitionist {m}
yasaklama {i} die Aberkennung {f}
yasaklama {i} die Abschaffung {f}
yasaklama {i} die Prohibition {f}
yasaklama {i} die Untersagung {f}
yasaklamacı {i} der Prohibitionist {m}
yasaklamak {v} inhibieren {v}
yasaklamak {fi} legen {v}
yasaklamak {fi} verlangsamen {v}
yasaklamak {fi} sperren {v}
yasaklamak {v} untersagen {v}
yasaklamak {v} verbieten {v}
yasaklamak {v} verbitten {v}
yasaklamak {v} wehren {v}
yasaklamak men etmek {itr} verwehen {itr}
yasaklanmış {s} tabu {adj}
yasaklayıcı {s} prohibitiv {adj}
yasakoyucu {i} der Gesetzgeber {m}
yasakoyucu {i} die Gesetzgeberin {f}
yasakta yanılma {i} der Direkter Verbotsirrtum {m}
yasakta yanılma {i} der Verbotsirrtum {m}
Indirekte Treffer
ağır yasak {i} das Repressives Verbot {n}
anlatılması yasak olan mesleki sırlar {i} das Berufsgeheimnis {n}
birine bir konuda konuşmayı yasak etmek {allg} jemandem den Mund verbieten {allg}
cinsel açıdan yasak tanımayan {s} unkeusch {adj}
cinsel açıdan yasak ve sınır tanımama {i} die Unkeuschheit {f}
cinsellikle ilgili yasak tanımayan {s} unkeusch {adj}
dinen yasak olan şeylerden sakınma {i} [din]der Kirchenglaube {m}
evli kadının yasak aşkı {i} der Cicisbeo {m}
geçiş yasak {allg} Durchgang verboten {allg}
giriş yasak {allg} Einfahrt verboten! {allg}
giriş yasak {allg} Einfahrt verboten {allg}
giriş yasak {allg} Anfahrt verboten {allg}
önleyici yasak {i} das Präventives Verbot {n}
saygınlığın veya yasak edilmiş hakların geri verilmesi {i} [pol]die Rehabilitierung {f}
tam yasal olmasa da yasak da olmayan alan {i} die Grauzone {f}
taşıt trafiğine yasak {i} [huk]das Fahrverbot {n}
yasak aşk {i} die Verbotene Liebe {f}
yasak avlanma {i} der Aufgang {m}
yasak bölge {i} [ask]das Sperrgebiet {n}
yasak işareti {i} das Verbotsschild {n}
yasak karakter {allg} verbotenes Zeichen {allg}
yasak kitapları yakma odunu {i} der Scheiterhaufen {m}
yasak koşul {allg} unzulässige Bedingung {allg}
yasak meyveyi yeme {i} der Sündenfall {m}
yenmesi yasak {s} treife {adj}