DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
viel {a} birçok {a}
viel {adv} büyük ölçüde {adv}
viel {adj} çok {s}
viel {adv} çok miktarda {adv}
viel {adv} çok sayıda {adv}
viel {adj} epey {s}
viel {a} fazla {a}
viel {adv} müteaddit {adv}
viel {adv} sık sık {adv}
viel auf dem Buckel haben {allg} çile çekmek {allg}
viel auf dem Buckel haben {allg} dert çekmek {allg}
viel auf etw geben {allg} bir şeye değer vermek {allg}
viel aufhaben {allg} yapacak çok işi olmak {allg}
viel Aufhebens machen {v} mesele yapmak {fi}
viel Aufsehen erregen {v} tantana etmek {fi}
viel Bewegung machen {allg} çok hareket etmek {allg}
viel einbilden {allg} kendini bir halt sanmak {allg}
viel einbilden {allg} kendini çok beğenmek {allg}
viel essen {allg} çok yemek {allg}
viel gekauft {adj} çok satan {s}
viel Geld {allg} çok para {allg}
viel Geld verdienen {allg} çok para kazanmak {allg}
viel genannt werden {allg} dillerde dolaşmak {allg}
viel genannt werden {allg} dillere destan olmak {allg}
viel gereist {adj} çok gezen {s}
viel Glück {allg} bol şans {allg}
viel Glück {allg} bol şans! {allg}
viel Glück {allg} bol şanslar {allg}
viel Glück! {allg} bol şanslar {allg}
viel herumkommen {allg} çok dolaşmak {allg}
viel herumkommen {allg} çok yer görmek {allg}
viel Lärm um nichts {allg} kuru gürültü {allg}
viel sagend {adj} anlamlı {s}
viel sagend {adj} düşündürücü {s}
viel Spass {allg} bol eğlenceler {allg}
viel Spass {allg} iyi eğlenceler {allg}
viel Staub aufwirbeln {allg} çok gürültü yapmak {allg}
viel Staub aufwirbeln {allg} çok gürültülere sebep olmak {allg}
viel Staub aufwirbeln {allg} sansasyon yaratmak {allg}
viel Vergnügen {allg} bol eğlenceler {allg}
viel Vergnügen {allg} iyi eğlenceler {allg}
viel Vergnügen {allg} iyi eğlenceler! {allg}
viel Vergnügen! {allg} iyi eğlenceler {allg}
viel Wind machen {allg} böbürlenmek {allg}
viel Wind machen {allg} hava atmak {allg}
viel Wind machen {allg} palavra atmak {allg}
viel zu viel {allg} çok fazla {allg}
viel zu wenig {allg} çok az {allg}
viel zuwenig {allg} çok az {allg}
vielbändig {adj} çok ciltli {s}
vielbeschäftigt {adj} çok meşgul {s}
vielbeschäftigt {adj} işi başından aşkın {s}
vielbesprochen {adj} çok ilgi uyandıran {s}
vieldeutig {adj} çok anlamlı {s}
die Vieldeutigkeit {f} çok anlamlılık {i}
viele {a} birçok {a}
viele {a} çok {a}
viele {a} nice {a}
Viele Grüße {allg} [Redw.]Selamlarımla {allg}
Viele Grüße {allg} [Redw.]Selamlar {allg}
viele Grüße von mir {allg} benden çok selam {allg}
viele Jahre hindurch {allg} senelerce {allg}
viele Jahre hindurch {allg} yıllar boyu {allg}
viele Jahre hindurch {allg} yıllarca {allg}
viele Tausende {allg} binlerce {allg}
viele Worte machen {allg} lafı uzatmak {allg}
das Vieleck {n} [mat]çokgen {i}
vieleckig {adj} [mat]çok köşeli {s}
vieleckig {adj} [mat]çokgen biçiminde {s}
die Vielehe {f} çok eşlilik {i}
vielen Dank {allg} çok teşekkürler {allg}
vielen Dank {allg} çok teşekkürler! {allg}
vielenorts {adv} birçok yerde {adv}
vielenorts {adv} çoğu yerde {adv}
vielerlei {adj} çeşit çeşit {s}
vielerlei {a} çeşitli {a}
vielerlei {adj} çok çeşitli {s}
vielerlei {adj} türlü türlü {s}
vielerorts {adv} birçok yerde {adv}
vielerorts {adv} çoğu yerde {adv}
Indirekte Treffer
allzu viel {allg} çok fazla {allg}
allzu viel {allg} pek ziyade {allg}
allzu viel {allg} oldukça fazla {allg}
bis dahin kann noch viel passieren {allg} [Redw.]gün doğmadan neler doğar {allg}
daran ist mir viel gelegen {allg} buna çok önem veriyorum {allg}
Die Ehre einer Frau ist viel wichtiger als ihr Leben {allg} Karının kanı bir kuruş namusu yüz kuruş {allg}
dort ist viel los {allg} orada çok şey oluyor {allg}
ebenso viel {adv} aynı miktarda çok {adv}
ebenso viel {adv} aynı derecede çok {adv}
ebenso viel {adv} aynı oranda çok {adv}
ein viel sagender Blick {allg} çok anlamlı bir bakış {allg}
für jemanden viel empfinden {allg} birine karşı iyi duygular beslemek {allg}
für jemanden viel empfinden {allg} birine ilgi duymak {allg}
geradeso viel {adj} onun kadar çok {s}
gleich viel {allg} aynı miktarda {allg}
hat nicht viel Grütze {allg} o akılsızdır {allg}
ich wünsche dir viel Spass {allg} iyi eğlenceler! {allg}
jemandem viel Zeit kosten {v} vaktini almak {fi}
jemandem viel zu schaffen machen {allg} birine bin dereden su getirtmek {allg}
lausig viel Geld {allg} epey para {allg}
mir liegt viel daran {allg} benim için çok önemli {allg}
mit jemandem oder etwas nicht viel Federlesens machen {allg} uzatmamak {allg}
mit seinem Erfolg machte er viel her {allg} başarısıyla çok sükse yaptı {allg}
mit viel Lametta {allg} fiyakalı {allg}
nicht viel wert {allg} fazla değeri yok {allg}
noch einmal So viel {allg} bir o kadar daha {allg}
noch viel eher {allg} haydi haydi {allg}
noch viel kleiner {allg} eskisinden daha küçük {allg}
recht viel {allg} oldukça fazla {allg}
recht viel {allg} epeyce {allg}
Scharfe Schwerter schneiden sehr, Scharfe Zungen noch viel mehr. {allg} dil kılıçtan keskindir {allg}
sehr viel {allg} pek çok {allg}
sehr viel {allg} pekçok {allg}
seitdem ist viel Wasser den Fluss hinabgeflossen {allg} köprünün altından çok sular geçti {allg}
so viel {adv} anladığım kadarıyla {adv}
so viel {adv} bildiğim kadarıyla {adv}
so viel {adv} aynı tutar {adv}
so viel {adv} kadar {adv}
so viel {adv} aynı ölçü {adv}
so viel {allg} kaç {allg}
so viel {adv} aynı miktar {adv}
so viel {adv} gördüğüm kadarıyla {adv}
so viel ist gewiss {allg} şurası kesin ki {allg}
viel auf dem Buckel haben {allg} dert çekmek {allg}
viel auf dem Buckel haben {allg} çile çekmek {allg}
viel auf etw geben {allg} bir şeye değer vermek {allg}
viel aufhaben {allg} yapacak çok işi olmak {allg}
viel Aufhebens machen {v} mesele yapmak {fi}
viel Aufsehen erregen {v} tantana etmek {fi}
viel Bewegung machen {allg} çok hareket etmek {allg}
viel einbilden {allg} kendini çok beğenmek {allg}
viel einbilden {allg} kendini bir halt sanmak {allg}
viel essen {allg} çok yemek {allg}
viel gekauft {adj} çok satan {s}
viel Geld {allg} çok para {allg}
viel Geld verdienen {allg} çok para kazanmak {allg}
viel genannt werden {allg} dillere destan olmak {allg}
viel genannt werden {allg} dillerde dolaşmak {allg}
viel gereist {adj} çok gezen {s}
viel Glück {allg} bol şanslar {allg}
viel Glück {allg} bol şans! {allg}
viel Glück {allg} bol şans {allg}
viel Glück! {allg} bol şanslar {allg}
viel herumkommen {allg} çok yer görmek {allg}
viel herumkommen {allg} çok dolaşmak {allg}
viel Lärm um nichts {allg} kuru gürültü {allg}
viel sagend {adj} anlamlı {s}
viel sagend {adj} düşündürücü {s}
viel Spass {allg} iyi eğlenceler {allg}
viel Spass {allg} bol eğlenceler {allg}
viel Staub aufwirbeln {allg} çok gürültülere sebep olmak {allg}