yapacak bir şey yok! {allg} | nichts zu machen {allg} |
|
yapacak çok işi olmak {allg} | eine Menge Arbeit haben {allg} |
|
yapacak çok işi olmak {allg} | viel aufhaben {allg} |
|
aklına yapacak başka bir şey gelmemek {allg} | mit seinem Latein am Ende sein {allg} |
|
bir şeyi yapacak durumda olmak {fi} | in der Lage sein {v} |
|
daha yapacak çok şeyi olmak {allg} | noch zu tun haben {allg} |
|
görüşmeyi yapacak şahıs {i}
[hek] | die Kontaktperson {f} |
|
ödeme yapacak durumda olmamak {fi}
[tic] | festliegen {v} |
|
yapacak bir şey yok! {allg} | nichts zu machen {allg} |
|
yapacak çok işi olmak {allg} | viel aufhaben {allg} |
|
yapacak çok işi olmak {allg} | eine Menge Arbeit haben {allg} |
|