DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
liegen {v} bulunmak {fi}
liegen {v} durmak {fi}
liegen {itr} uzanmak {itr}
liegen {itr} yatmak {itr}
liegen bleiben {v} bir yerde unutulmak {fi}
liegen bleiben {v} [Auto]bozulup kalmak {fi}
liegen bleiben {v} [Handel]malın elde kalması {fi}
liegen bleiben {v} olduğu yerde yatmak {fi}
liegen bleiben {v} satılmaması {fi}
liegen bleiben {v} sürüncemede kalmak {fi}
liegen bleiben {v} yarım kalmak {fi}
liegen bleiben {v} yatıp kalmak {fi}
liegen bleiben {v} yattığı yerden kalkmamak {fi}
liegen bleiben {v} yüzüstü kalmak {fi}
liegen lassen {v} bir şeyi bir yerde unutmak {fi}
liegen lassen {v} bırakmak {fi}
liegen lassen {v} değer vermemek {fi}
liegen lassen {v} işi sermek {fi}
liegen lassen {v} önem vermemek {fi}
liegen lassen {v} önemsememek {fi}
liegen lassen {v} sürüncemede bırakmak {fi}
liegen lassen {v} unutmak {fi}
liegend aufbewahren {v} yatar şekilde saklamak {fi}
das Liegende {n} [Berg]maden yatağı {i}
das Liegende {n} [Berg]taban {i}
die Liegenschaft {f} akar {i}
die Liegenschaft {f} akarat {i}
die Liegenschaft {f} arazi {i}
die Liegenschaft {f} arsa {i}
die Liegenschaft {f} emlak {i}
die Liegenschaft {f} gayri menkul {i}
die Liegenschaft {f} gayrimenkul {i}
die Liegenschaft {f} taşınmaz {i}
die Liegenschaft {f} taşınmaz gayrimenkul mal {i}
die Liegenschaftssteuer {f} gayrimenkul vergisi {i}
Indirekte Treffer
die am Strand liegen {allg} plajda güneşlenmek {allg}
auf dem Rücken liegen {v} sırtüstü yatmak {fi}
auf dem Sterbebett liegen {allg} ölüm döşeğinde olmak {allg}
auf den Knien liegen {allg} diz çökmüş durumda olmak {allg}
auf der faulen Haut liegen {allg} tembel tembel oturmak {allg}
auf der faulen Haut liegen {allg} sırt üstü yatmak {allg}
auf der faulen Haut liegen {allg} ense yapmak {allg}
auf der faulen Haut liegen {allg} yan gelip yatmak {allg}
auf der faulen Haut liegen {allg} tembellik yapmak {allg}
auf der Hand liegen {v} besbelli olmak {fi}
auf der Lauer liegen {allg} pusuda yatmak {allg}
auf der Nase liegen {allg} hastalıktan dolayı yatmak {allg}
auf der Straße liegen {allg} yola atılmış şekilde durmak {allg}
auf der Straße liegen {allg} sokaklarda yatmak {allg}
auf der Straße liegen {allg} evsiz barksız olmak {allg}
auseinander liegen {v} birbirinden uzakta bulunmak {fi}
davor liegen {v} önünde durmak {fi}
davor liegen {v} önünde bulunmak {fi}
fern liegen {v} uzak bulunmak {fi}
fern liegen {v} aklına bile gelmemek {fi}
im Bett liegen {allg} yatakta yatmak {allg}
im Krankenhaus liegen {allg} hastanede yatmak {allg}
in Agonie liegen {allg} can çekişmek {allg}
in den Federn liegen {allg} yatakta yatmak {allg}
in den Haaren liegen {allg} saç saça baş başa gelmek {allg}
in den Haaren liegen {allg} kavga etmek {allg}
in der Luft liegen {allg} bir olayın olmasını beklemek {allg}
in der Luft liegen {allg} yakında gerçekleşebilmek {allg}
in Quarantäne liegen {v} karantinada yatmak {fi}
jemandem auf der Tasche liegen {allg} birinin eline bakmak {allg}
jemandem auf der Tasche liegen {allg} birinin boynuna yük olmak {allg}
jemandem etwas liegen {allg} birine göre bir {allg}
jemandem mit etwas in den Ohren liegen {allg} birinin başının etini yemek {allg}
jemandem schwer im Magen liegen {allg} içine dert olmak {allg}
jemanden links liegen lassen {allg} birini sollamak {allg}
jemanden links liegen lassen {allg} birini geçmek {allg}
klar auf der Hand liegen {allg} besbelli olmak {allg}
klar auf der Hand liegen {allg} apaçık {allg}
liegen bleiben {v} sürüncemede kalmak {fi}
liegen bleiben {v} bir yerde unutulmak {fi}
liegen bleiben {v} yüzüstü kalmak {fi}
liegen bleiben {v} satılmaması {fi}
liegen bleiben {v} yattığı yerden kalkmamak {fi}
liegen bleiben {v} olduğu yerde yatmak {fi}
liegen bleiben {v} yatıp kalmak {fi}
liegen bleiben {v} [Handel]malın elde kalması {fi}
liegen bleiben {v} yarım kalmak {fi}
liegen bleiben {v} [Auto]bozulup kalmak {fi}
liegen lassen {v} önem vermemek {fi}
liegen lassen {v} işi sermek {fi}
liegen lassen {v} unutmak {fi}
liegen lassen {v} değer vermemek {fi}
liegen lassen {v} sürüncemede bırakmak {fi}
liegen lassen {v} bırakmak {fi}
liegen lassen {v} önemsememek {fi}
liegen lassen {v} bir şeyi bir yerde unutmak {fi}
links liegen lassen {v} umursamamak {v}
nahe liegen {v} akla yakın olmak {fi}
nahe liegen {v} inanası gelmek {fi}
nahe liegen {v} akla yatkın gelmek {fi}
offen liegen {allg} ortada olmak {allg}
offen liegen {allg} açık olmak {allg}
richtig liegen {v} haklı çıkmak {fi}
richtig liegen {v} haklı olmak {fi}
schief liegen {v} yanlış fikirler ileri sürmek {fi}
schief liegen {v} yanlış bir görüşü savunmak {fi}
vor Anker liegen {allg} gemi demirli olmak {allg}
vor Anker liegen {allg} gemi demir atmış olmak {allg}
wund liegen {v} yata yata arkası açılmak {fi}
zugrunde liegen {s*be} esas olmak {s*be}