DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
das Nicaragua {n} Nikaragua {i}
nicht {a} değil {a}
nicht {allg} yok {allg}
nicht ... noch ... {allg} ne ... ne de... {allg}
nicht abbringen lassen {allg} bildiğinden şaşmamak {allg}
nicht abfließen {allg} irkilmek {allg}
nicht aktiv {allg} aktif olmayan {allg}
nicht aktiv {allg} faal olmayan {allg}
nicht aktiv {allg} pasif {allg}
nicht akzeptabel {allg} kabul edilemez {allg}
nicht akzeptabel {allg} uygun değil {allg}
nicht alle Tassen im Schrank haben {allg} bir tahtası eksik olmak {allg}
nicht alle Tassen im Schrank haben {allg} kafadan çatlak olmak {allg}
nicht alle Tassen im Schrank haben {allg} kafadan kontak olmak {allg}
nicht alle Tassen im Schrank haben {allg} keçileri kaçırmak {allg}
nicht alteriert {allg} [Mus]natürel {allg}
nicht anerkennen {allg} kabul etmemek {allg}
nicht anerkennen {allg} tanımamak {allg}
nicht anerkennen {allg} tensip etmemek {allg}
nicht anmerken lassen {allg} belli etmemek {allg}
nicht anmerken lassen {allg} çaktırmamak {allg}
nicht ansprechend {allg} kötü {allg}
nicht ansprechend {allg} sevimsiz {allg}
nicht auf dem Posten sein {allg} hazır olmamak {allg}
nicht auf dem Posten sein {allg} sıhhatli olmamak {allg}
nicht auf dem Posten sein {allg} tetikte olmamak {allg}
nicht auf den Kopf gefallen sein {allg} uyanık olmak {allg}
nicht auf den Mund gefallen sein {allg} [Redw.]hazır cevap olmak {allg}
nicht auf Lager {allg} stokta bulunmamak {allg}
nicht aus der Hand lassen {allg} elinden bırakmamak {allg}
nicht aus seiner Haut herauskönnen {allg} kendi benliğinden çıkamamak {allg}
nicht aus seiner Haut raus können {allg} kendini değiştirememek {allg}
nicht aushalten können {allg} yüzü tutmamak {allg}
nicht aushalten können {allg} dayanamamak {allg}
nicht ausreichen {allg} kafi gelmemek {allg}
nicht ausreichen {allg} yetmemek {allg}
nicht ausüben können {allg} yapamamak {allg}
nicht bedeutend {allg} önemli değil {allg}
nicht beirren lassen {v} bildiğinden şaşmamak {fi}
nicht beirren lassen {v} istifini bozmamak {fi}
nicht bekömmlich {allg} dokunaklı {allg}
nicht berücksichtigen {allg} hiçe saymak {allg}
nicht berücksichtigen {allg} yok saymak {allg}
nicht besonders {allg} eh işte {allg}
nicht besonders {allg} idare eder {allg}
nicht besonders {allg} pek o kadar değil {allg}
nicht besonders {allg} şöyle böyle {allg}
nicht bevorrechtigte Aktien {allg} imtiyazsız hisse senetleri {allg}
nicht bevorrechtigte Konkursforderung {allg} iflasta öncelik hakkı olmayan alacak {allg}
nicht bis drei zählen können {allg} çok aptal olmak {allg}
nicht bis drei zählen können {allg} elifi görse mertek sanır {allg}
nicht dafür {allg} estağfurullah {allg}
nicht daran zu denken {allg} ne münasebet! {allg}
nicht darum kümmern {v} oralı olmamak {fi}
nicht datiert {allg} tarihsiz {allg}
nicht dauerhaft {allg} dayanıksız {allg}
nicht dauerhaft {allg} süreksiz {allg}
Nicht die Bohne {allg} ne münasebet! {allg}
nicht die Butter vom Brot nehmen lassen {allg} çıkarlarını korumak {allg}
nicht die Butter vom Brot nehmen lassen {allg} hakkını {allg}
nicht dinglich abgesicherte Bürgschaft {allg} ayni teminatlı olmayan kefalet {allg}
nicht dinglich abgesicherte Bürgschaft {allg} nesnel teminatlı olmayan kefalet {allg}
nicht doch {allg} yapma be! {allg}
nicht doch {allg} yapma! {allg}
nicht doch {allg} yok canım {allg}
nicht doch! {allg} yok canım {allg}
nicht dokumentär {allg} vesikasız {allg}
nicht eben {allg} pek öyle değil {allg}
nicht ehelich {adj} evlilikdışı {s}
nicht ein Bisschen {allg} hiç {allg}
nicht ein noch aus wissen {v} ne yapacağını bilmemek {fi}
nicht eines Pfennigs mächtig sein {allg} beş para etmemek {allg}
nicht eines Pfennigs mächtig sein {allg} meteliği olmamak {allg}
nicht einmal {allg} bile değil {allg}
nicht einverstanden sein {v} vakti olmamak {fi}
nicht empfehlenswert {allg} tavsiye edilemez {allg}
nicht erhältlich {allg} bulunmaz {allg}
nicht ernst nehmen {allg} ciddiye almamak {allg}
nicht erschrecken lassen {allg} yüreği dayanmamak {allg}
nicht etwa {allg} hiç {allg}