TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
eksik {s} AB {adj}
eksik {s} [tic]ausständig {adj}
eksik {s} defekt {adj}
eksik {s} defektiv {adj}
eksik {i} das Defizit {n}
eksik {s} dürftig {adj}
eksik {i} das Fehlen {n}
eksik {s} fehlend {adj}
eksik {s} gebrechlich {adj}
eksik {s} karg {adj}
eksik {s} kärglich {adj}
eksik {s} knapp {adj}
eksik {s} lückenhaft {adj}
eksik {a} mangelhaft {a}
eksik {i} die Not {f}
eksik {s} unausgefüllt {adj}
eksik {s} unfertig {adj}
eksik {s} ungenügend {adj}
eksik {s} unvollkommen {adj}
eksik {s} unvollständig {adj}
eksik {s} vacant {adj}
eksik {s} vakant {adj}
eksik {i} die Vakanz {f}
eksik {s} vermisst {adj}
eksik ağırlık {i} das Gewichtsmanko {n}
eksik ağırlık {i} das Manko {n}
eksik ağırlık {i} das Mindergewicht {n}
eksik bedel {i} der Fehlbetrag {m}
eksik bedel {allg} mangelnde Gegenleistung {allg}
eksik bilgi {i} das Halbwissen {n}
eksik bir şeyi gidermek {allg} ein Loch stopfen {allg}
eksik borç {i} die Unvollkommene Verbindlichkeit {f}
eksik çıkan {i} [tic]das Minus {n}
eksik değer {i} der Minderwert {m}
eksik etek {allg} mangelhafter Rock {allg}
eksik etek {allg} unzulängliches Weib {allg}
eksik gramaj {i} das Manko {n}
eksik istihdam {allg} mangelnde Ausnutzung {allg}
eksik istihdamda denge {allg} Gleichgewicht bei Unterbeschäftigung {allg}
eksik istihdamli {s} unterbeschäftigt {adj}
eksik kadrolu {s} unterbesetzt {adj}
eksik kalmış {s} unverrichtet {adj}
eksik likidite {allg} mangelnde Liquidität {allg}
eksik mal teslimi {i} die Mankolieferung {f}
eksik mesai {i} die Fehlschicht {f}
eksik miktar {i} der Fehlbestand {m}
eksik miktar {i} die Fehlmenge {f}
eksik miktar {i} [tic]das Minus {n}
eksik nama yazılı senetler {i} das Hinkendes Inhaberpapier {n}
eksik olmak {fi} abgehen {v}
eksik olmak {itr} ausstehen {itr}
eksik olmak {itr} fehlen {itr}
eksik olmak {itr} hapern {itr}
eksik olmak {itr} mangeln {itr}
eksik pul cezası {i} das Strafporto {n}
eksik pul için ek ücret talebi {i} die Nachgebühr {f}
eksik pul için ek ücret talebi {i} das Nachporto {n}
eksik rekabet {allg} unvollständige Konkurrenz {allg}
eksik sigorta {i} die Unterversicherung {f}
eksik sigortalı {s} unterversichert {adj}
eksik teşebbüs {i} der Untauglicher Versuch {m}
eksik teslim {i} die Minderlieferung {f}
eksik teslim edilmiş {allg} zu knapp geliefert {allg}
eksik yanı {allg} schwache Seite {allg}
eksik yük {i} die Fehlfracht {f}
eksikatör {i} der Exikator {m}
eksikliği hissedilen bir şeyi telafi etme ihtiyacı {i} der Nachholbedarf {m}
eksikliği hissedilen kitap {i} das Desideratum {n}
eksikliği yüzünden {allg} aus Mangel an {allg}
eksikliğinin duyulması {i} die Ebbe {f}
eksiklik {i} der Ausfall {m}
eksiklik {i} der Defekt {m}
eksiklik {i} das Desideratum {n}
eksiklik {i} die Dürftigkeit {f}
eksiklik {i} der Fehlbetrag {m}
eksiklik {i} das Fehlen {n}
eksiklik {i} der Fehler {m}
eksiklik {i} die Fehlmenge {f}
eksiklik {i} die Halbheit {f}
eksiklik {i} die Kargheit {f}
Indirekte Treffer
başından bela ve felaket hiç eksik olmayan kimse {i} der Unglückswurm {m}
başından bela ve felaket hiç eksik olmayan kimse {i} der Unglücksvogel {m}
baştaki eksik ölçü {i} der Auftakt {m}
bir tahtası eksik {allg} bei jemandem ist eine Schraube locker {allg}
bir tahtası eksik olmak {allg} nicht alle Tassen im Schrank haben {allg}
bir tahtası eksik olmak {fi} einen Vogel haben {v}
bir vidası eksik olmak {allg} nicht ganz normal sein {allg}
bir vidası eksik olmak {fi} einen Vogel haben {v}
eksik ağırlık {i} das Mindergewicht {n}
eksik ağırlık {i} das Manko {n}
eksik ağırlık {i} das Gewichtsmanko {n}
eksik bedel {allg} mangelnde Gegenleistung {allg}
eksik bedel {i} der Fehlbetrag {m}
eksik bilgi {i} das Halbwissen {n}
eksik bir şeyi gidermek {allg} ein Loch stopfen {allg}
eksik borç {i} die Unvollkommene Verbindlichkeit {f}
eksik çıkan {i} [tic]das Minus {n}
eksik değer {i} der Minderwert {m}
eksik etek {allg} unzulängliches Weib {allg}
eksik etek {allg} mangelhafter Rock {allg}
eksik gramaj {i} das Manko {n}
eksik istihdam {allg} mangelnde Ausnutzung {allg}
eksik istihdamda denge {allg} Gleichgewicht bei Unterbeschäftigung {allg}
eksik istihdamli {s} unterbeschäftigt {adj}
eksik kadrolu {s} unterbesetzt {adj}
eksik kalmış {s} unverrichtet {adj}
eksik likidite {allg} mangelnde Liquidität {allg}
eksik mal teslimi {i} die Mankolieferung {f}
eksik mesai {i} die Fehlschicht {f}
eksik miktar {i} der Fehlbestand {m}
eksik miktar {i} [tic]das Minus {n}
eksik miktar {i} die Fehlmenge {f}
eksik nama yazılı senetler {i} das Hinkendes Inhaberpapier {n}
eksik olmak {fi} abgehen {v}
eksik olmak {itr} mangeln {itr}
eksik olmak {itr} hapern {itr}
eksik olmak {itr} fehlen {itr}
eksik olmak {itr} ausstehen {itr}
eksik pul cezası {i} das Strafporto {n}
eksik pul için ek ücret talebi {i} das Nachporto {n}
eksik pul için ek ücret talebi {i} die Nachgebühr {f}
eksik rekabet {allg} unvollständige Konkurrenz {allg}
eksik sigorta {i} die Unterversicherung {f}
eksik sigortalı {s} unterversichert {adj}
eksik teşebbüs {i} der Untauglicher Versuch {m}
eksik teslim {i} die Minderlieferung {f}
eksik teslim edilmiş {allg} zu knapp geliefert {allg}
eksik yanı {allg} schwache Seite {allg}
eksik yük {i} die Fehlfracht {f}
hiçbir şeyi eksik etmemek {allg} es an nichts fehlen lassen {allg}
kafada tahtası eksik olmak {i} der Dachschaden {m}
kafanda bir tahtan eksik galiba! {allg} bei dir stimmt's wohl nicht {allg}
sadece kuş sütü eksik {s} lukullisch {adj}
su eksik değil {allg} es fehlt nicht an Wasser {allg}
tahtası eksik {allg} er ist nicht ganz richtig im Kopf {allg}
tahtası eksik {allg} er ist nicht ganz bei Trost {allg}