TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
çıkar {allg} an etw Interesse haben {allg}
çıkar {i} der Belang {m}
çıkar {i} die Bereicherung {f}
çıkar {a} herausgehend {a}
çıkar {i} das Interesse {n}
çıkar {i} der Nutzen {m}
çıkar {i} der Profit {m}
çıkar {i} der Vorteil {m}
çıkar ağzındaki baklayı {allg} Na schieß mal los {allg}
çıkar ağzındaki baklayı {allg} Na! schieß mal los! {allg}
çıkar ağzındaki baklayı! {allg} Heraus mit der Sprache {allg}
çıkar amaçlı kullanmak {v} [tic]kommerzialisieren {v}
çıkar amaçlı ticari ilişki {s} [tic]kommerziell {adj}
çıkar aramama {i} die Uneigennützigkeit {f}
çıkar beklemeden {s} unwidersprochen {adj}
çıkar birliği {i} die Interessengemeinschaft {f}
çıkar birliği kurma {i} der Zusammenschluss {m}
çıkar birliği kurmak {fi} zusammenschließen {v}
çıkar çatışması {i} die Interessenkollision {f}
çıkar grubu {i} die Interessengruppe {f}
çıkar peşinde koşma {i} der Eigennutz {m}
çıkar politikası {i} die Schaukelpolitik {f}
çıkar sağlama {i} die Vorteilsgewährung {f}
çıkar sağlamak {allg} Geschäfte machen {allg}
çıkar sağlamak {fi} profitieren {v}
çıkar sağlamak {fi} Kapital schlagen (aus etw.) {v}
çıkar temsilciliği {i} die Interessenvertretung {f}
çıkar yol {i} der Ausweg {m}
çıkar yol {i} das Mittel {n}
çıkar yol {i} der Mittelweg {m}
çıkar yol bulamama {i} die Zwickmühle {f}
çıkar yolunu bulmak {allg} es möglich machen {allg}
çıkarabilmek {allg} aus erschließen {allg}
çıkarabilmek {allg} von herunterbekommen {allg}
çıkar {s} berechnend {adj}
çıkar {i} der Egoist {m}
çıkar {s} eigennützig {adj}
çıkar {s} eigensüchtig {adj}
çıkar {i} der Geschäftemacher {m}
çıkar {i} die Geschäftemacherin {f}
çıkar {i} der Opportunist {m}
çıkar {i} der Politiker {m}
çıkar {s} wucherisch {adj}
çıkarcılık {i} die Berechnung {f}
çıkarcılık {i} der Egoismus {m}
çıkarcılık {i} die Eigennützigkeit {f}
çıkarcılık {i} die Eigensucht {f}
çıkarcılık {i} [pol]der Opportunismus {m}
çıkarı için her şeyi yapan kişi {i} der Karrierist {m}
çıkarı için inançlarını satan kişi {i} der Renegat {m}
çıkarı için şirin görünen kişi {i} der Popülist {m}
çıkarı için şirin görünme {i} der Populismus {m}
çıkarı olan {i} der Interessent {m}
çıkarı ve başarısı için her şeyi yapan {i} der Karrieremacher {m}
çıkarılan {adv} [mat]Minus {adv}
çıkarılan ortak {allg} ausgeschlossener Gesellschafter {allg}
çıkarılan şey {i} die Streichung {f}
çıkarılma {i} die Entnahme {f}
çıkarılma {i} die Entziehung {f}
çıkarılma {i} der Entzug {m}
çıkarılma {i} [hek]die Exstirpation {f}
çıkarılmak üzere {s} abzüglich {adj}
çıkarılması zor lekeler {allg} hartnäckige Flecken {allg}
çıkarılmış sermaye {allg} [tic]ausgegebenes Kapital {allg}
çıkarım {i} die Folgerung {f}
çıkarım {i} [fel]die Konklusion {f}
çıkarım {i} [fel]der Schluss {m}
çıkarının tersine {öt} zuungunsten {prp}
çıkarıp vermek {fi} rausgeben {v}
çıkarları koruma {i} die Wahrnehmung {f}
çıkarlarını korumak {allg} seinen Vorteil wahren {allg}
çıkarlarını korumak {allg} nicht die Butter vom Brot nehmen lassen {allg}
çıkarma {i} der Abbau {m}
çıkarma {i} die Ablegung {f}
çıkarma {i} die Abnahme {f}
çıkarma {i} die Abschreibung {f}
çıkarma {i} die Abzahlung {f}
çıkarma {i} der Abzug {m}
çıkarma {i} die Ausräumung {f}
çıkarma {i} die Ausscheidung {f}
Indirekte Treffer
"ilk giren ilk çıkar" sistemi {allg} [tic]FIFO {allg}
aynı kapıya çıkar {allg} es ist Jacke wie Hose {allg}
aynı kapıya çıkar {allg} es ist gehupft wie gesprungen {allg}
aynı kapıya çıkar {allg} dasselbe in Grün {allg}
bir çıkar yolunu bulmak {allg} einen Ausweg finden {allg}
bir şeyden çıkar sağlamak {allg} Vorteil aus einer Sache ziehen {allg}
bir şeyden çıkar sağlamak {allg} aus etw Nutzen ziehen {allg}
birisine çıkar sağlamak {fi} bevorteilen {v}
bu cadde ..... 'e çıkar {allg} diese Straße mündet auf ... {allg}
cadde istasyona çıkar {allg} die Straße führt zum Bahnhof {allg}
çıkar ağzındaki baklayı {allg} Na! schieß mal los! {allg}
çıkar ağzındaki baklayı {allg} Na schieß mal los {allg}
çıkar ağzındaki baklayı! {allg} Heraus mit der Sprache {allg}
çıkar amaçlı kullanmak {v} [tic]kommerzialisieren {v}
çıkar amaçlı ticari ilişki {s} [tic]kommerziell {adj}
çıkar aramama {i} die Uneigennützigkeit {f}
çıkar beklemeden {s} unwidersprochen {adj}
çıkar birliği {i} die Interessengemeinschaft {f}
çıkar birliği kurma {i} der Zusammenschluss {m}
çıkar birliği kurmak {fi} zusammenschließen {v}
çıkar çatışması {i} die Interessenkollision {f}
çıkar grubu {i} die Interessengruppe {f}
çıkar peşinde koşma {i} der Eigennutz {m}
çıkar politikası {i} die Schaukelpolitik {f}
çıkar sağlama {i} die Vorteilsgewährung {f}
çıkar sağlamak {fi} Kapital schlagen (aus etw.) {v}
çıkar sağlamak {fi} profitieren {v}
çıkar sağlamak {allg} Geschäfte machen {allg}
çıkar temsilciliği {i} die Interessenvertretung {f}
çıkar yol {i} der Mittelweg {m}
çıkar yol {i} das Mittel {n}
çıkar yol {i} der Ausweg {m}
çıkar yol bulamama {i} die Zwickmühle {f}
çıkar yolunu bulmak {allg} es möglich machen {allg}
haklı çıkar {allg} berechtigtes Interesse {allg}
işe ilk giren ilk çıkar metodu {i} die FIFO-Methode {f}
karışıklıktan faydalanarak çıkar sağlamak {allg} im Trüben fischen {allg}
kişisel çıkar {i} der Eigennutz {m}
kişisel çıkar {i} der Eigenvorteil {m}
maddi çıkar amaçlı {s} professionell {adj}
maddi çıkar için bir işi yapan kişi {i} der Professional {m}
müşterek çıkar {allg} gemeinsames Interesse {allg}
ne çıkar {allg} was ist denn dabei {allg}
ne çıkar {allg} na wennschon {allg}
özel çıkar {i} das Privatinteresse {n}
özel çıkar {i} der Eigenvorteil {m}
sigorta edilebilir çıkar {allg} versicherbares Interesse {allg}
sigorta edilebilir çıkar {allg} versicherungsfähiges Interesse {allg}
söylentilerle oluşan fiyat dalgalanmalarından çıkar sağlama {i} [tic]die Spekulation {f}
stok değerlemede son giren ilk çıkar metodu {i} die Lifo-Methode {f}
ticari çıkar {allg} [tic]geschäftliches Interesse {allg}
tüfek çıkar! {allg} Gewehr ab {allg}