TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
yanı başında {adv} apropo {adv}
yanı başında {s} beiläufig {adj}
yanı başta {s} angrenzend {adj}
yanı sıra {a} daneben {a}
yanı sıra {a} neben {a}
yanı sıra {adv} nebenbei {adv}
yanı sıra {adv} nebenher {adv}
yanı sıra {allg} zusammen mit {allg}
yanıbaşına {öt} Hierneben {prp}
yanıbaşına düşmek {fi} danebenfallen {v}
yanıbaşında {allg} dicht dabei {allg}
yanıbaşında {allg} neben ihm {allg}
yanıbaşında {s} übrigens {adj}
yanı {s} brennbar {adj}
yanı {s} entzündbar {adj}
yanı {s} entzündlich {adj}
yanı {s} feuergefährlich {adj}
yanı {s} verbrennbar {adj}
yanı gazlar {ç} die Verbrennungsgase {pl}
yanı madde {i} [San]das Gefahrgut {n}
yanı madde {i} das Brennelement {n}
yanı madde {i} der Brennstoff {m}
yanı madde {i} das Feuerungsmaterial {n}
yanı madde {i} der Zündstoff {m}
yanı madde yakmak {v} verfeuern {v}
yanık {s} angebrannt {adj}
yanık {adv} angesangt {adv}
yanık {i} die Brandwunde {f}
yanık {i} das Feuermal {n}
yanık {a} sentimental {a}
yanık {i} die Verbrennung {f}
yanık {allg} zu Herzen gehend {allg}
yanık izi {i} das Brandmal {n}
yanık izi {i} die Brandwunde {f}
yanık izi {i} das Feuermal {n}
yanık kabarcığı {i} die Brandblase {f}
yanık kabarcığı {i} die Brandblase {f}
yanık kokan {s} brenzlich {adj}
yanık kokan {s} brenzlig {adj}
yanık kokmak {allg} angebrannt riechen {allg}
yanık kokmak {itr} brenzeln {itr}
yanık kokmak {allg} brenzlig riechen {allg}
yanık kokulu {s} brandig {adj}
yanık kokusu {i} der Brandgeruch {m}
yanık kokusu {allg} brenzliger Geruch {allg}
yanık kremi {i} die Brandsalbe {f}
yanık lekesi {i} das Brandmal {n}
yanık lekesi {i} die Brandwunde {f}
yanık merhemi {i} die Brandsalbe {f}
yanık oluşmak {fi} durchbrennen {v}
yanık renkli {s} Braunbär {adj}
yanık sargısı {i} die Brandbinde {f}
yanık sonucu oluşmuş kabarcık {i} die Brandblase {f}
yanık tedavisinde kullanılan gazlı bez {i} die Brandbinde {f}
yanık yanık {s} rührend {adj}
yanık yarası {i} die Brandwunde {f}
yanılabilir {s} fehlbar {adj}
yanılgı {i} der Fehler {m}
yanılgı {i} der Fehlgriff {m}
yanılgı {i} die Irrigkeit {f}
yanılgı {i} der Irrtum {m}
yanılgı {i} die Irrung {f}
yanılgı {i} der Missgriff {m}
yanılgı {i} der Paralogismus {m}
yanılgı {i} das Unrecht {n}
yanılgı {i} das Versehen {n}
yanılgı eseri olarak {adv} irrtümlicherweise {adv}
yanılgı içinde olma {i} die Irrigkeit {f}
yanılgı içinde olmak {allg} im Irrtum sein {allg}
yanılgısal {s} irrig {adj}
yanılgıya düşmek {fi} danebenhauen {v}
yanılgıya düşmek {allg} in die Finger schneiden {allg}
yanılgıya düşmek {fi} vergaloppieren {v}
yanılgıya düşmek {fi} verkalkulieren {v}
yanılgıya düşmek {fi} verschätzen {v}
yanılgıya düşmek {itr} verfallen {itr}
yanılgıya düşmek {v} verrechnen {v}
yanılım {i} die Luftspiegelung {f}
yanılırlık {i} die Fehlbarkeit {f}
yanılma {i} der Fehlschluss {m}
Indirekte Treffer
cezbedici yanı olmayan {s} reizlos {adj}
dört bir yanı açık {s} freistehend {adj}
dört bir yanı gezmek {fi} durchlaufen {v}
duygusal yanı ağır basan {s} [ed]romantisch {adj}
eksik yanı {allg} schwache Seite {allg}
ele avuca alır yanı olmamak {allg} unter aller Kritik sein {allg}
eleştirilecek yanı olmayan {s} untadelig {adj}
geminin rüzgar alan yanı {i} [den]die Luv {f}
her bir yanı kaplamak {itr} [bitk]überwachsen {itr}
her iki yanı sütunlu geçiş yeri {i} der Säulengang {m}
her yanı kaplama {i} [bitk]die Überwucherung {f}
her yanı kaplamak {v} [bitk]überwuchern {v}
her yanı sarmak {v} [bitk]überwuchern {v}
iki yanı ağaçlıklı geniş cadde {i} der Boulevard {m}
işin güç yanı asıl bu {allg} da liegt der Hund begraben {allg}
iskele yanı {i} [den]das Backford {n}
keyif yanı ağır basan {s} lustbetont {adj}
menfaat için her yanı karıştırmak {itr} luchsen {itr}
okunacak bir yanı olmayan gazete {i} das Wurstblatt {n}
üst yanı {allg} das Übrige {allg}
yanı başında {s} beiläufig {adj}
yanı başında {adv} apropo {adv}
yanı başta {s} angrenzend {adj}
yanı sıra {a} daneben {a}
yanı sıra {allg} zusammen mit {allg}
yanı sıra {adv} nebenher {adv}
yanı sıra {adv} nebenbei {adv}
yanı sıra {a} neben {a}