DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
einhacken {v} gagalamak {fi}
einhaken {v} araya girmek {fi}
einhaken {v} çengellemek {fi}
einhaken {v} halkayı bir deliğe geçirerek takmak {fi}
einhaken {v} iliştirmek {fi}
einhaken {v} kopçalamak {fi}
einhaken {v} lafa karışmak {fi}
einhaken {v} koluna girmek {fi}
einhalbmal {adj} [mat]yarı katını almak {s}
einhalbmal {adj} [mat]yarısı ile çarpmak {s}
der Einhalt {m} durdurma {i}
der Einhalt {m} engelleme {i}
der Einhalt {m} mani olma {i}
Einhalt gebieten {v} durdurmak {fi}
Einhalt gebieten {v} konuşmasını durdurmak {fi}
Einhalt gebieten {v} önünü almak {fi}
Einhalt gebieten {v} birinin sözünü kesmek {fi}
einhalten {v} bir şeye uymak {fi}
einhalten {v} bitmek {fi}
einhalten {v} dakik olmak {fi}
einhalten {v} [Rel.]dini kurallara uymak {fi}
einhalten {v} durmak {fi}
einhalten {v} izlemek {fi}
einhalten {v} riayet etmek {fi}
einhalten {v} sona ermek {fi}
einhalten {v} söz verdiği gibi gününde ödemek {fi}
einhalten {v} sözünde durmak {fi}
einhalten {v} sözünü tutmak {fi}
einhalten {v} takip etmek {fi}
einhalten {v} uymak {fi}
die Einhaltung {f} ifa etme {i}
die Einhaltung {f} riayet {i}
die Einhaltung {f} riayet etme {i}
die Einhaltung {f} uyma {i}
die Einhaltung {f} yerine getirme {i}
Einhaltung der Frist {allg} süreye uyma {allg}
einhämmern {v} çekiçlemek {fi}
einhämmern {v} dövmek {fi}
einhämmern {allg} beynine sokmak {allg}
einhämmern {allg} kafasına girmek {allg}
einhandeln {v} [Handel]bir şeyi bir şeyle değiştirmek {fi}
einhandeln {v} [Handel]değiş tokuş etmek {fi}
einhandeln {v} [Handel]pazarlık ederek satın almak {fi}
einhandeln {v} [Handel]pazarlık etmek {fi}
einhandeln {v} [Handel]takas etmek {fi}
einhandeln {allg} başına açmak {allg}
einhändig {adj} çolak {s}
einhändig {adj} tek el ile {s}
einhändig {adj} tek elli {s}
einhändigen {v} eline teslim etmek {fi}
einhändigen {v} eline vermek {fi}
einhändigen {v} teslim etmek {fi}
die Einhändigung {f} eline verme {i}
die Einhändigung {f} teslim etme {i}
der Einhängebügel {m} araba kancası {i}
einhängen {v} asmak {fi}
einhängen {v} bir şeyi yerine asmak {fi}
einhängen {v} içine asmak {fi}
einhängen {v} kapı rezelerini yerine geçirmek {fi}
einhängen {v} telefonu kapamak {fi}
einhängen {v} telefonu kapatmak {fi}
einhängen {v} yerine asmak {fi}
einhängen {v} koluna girmek {fi}
einhängter Heizkörper {allg} asılı radyatör {allg}
einhauchen {v} bir yerin içine hava üflemek {fi}
einhauchen {v} hava vermek {fi}
einhauen {v} oyma yapmak {fi}
einhauen {v} vura vura kırmak {fi}
einhauen {v} vurarak delik açmak {fi}
einhauen {v} vurarak kırmak {fi}
einhauen {v} yemeği kabaca kaşıklamak {fi}
einhauen {v} yemek {fi}
einhäusig {adj} [Bot.]erkek ve dişi çiçek aynı kökte {s}
einhäusig {adj} evde kalmayı seven {s}
einhäusig {adj} evde oturan {s}
einhäusig {adj} [Bot.]tekevcikli {s}
einheben {v} kapı rezelerine geçirmek {fi}
einheften {v} birbirine bağlamak {fi}
einheften {v} elbise teğellemek {fi}
einhegen {v} bir yerin etrafına duvar çekmek {fi}