TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
uzak {s} abgelegen {adj}
uzak {s} abgeschieden {adj}
uzak {s} abseits {adj}
uzak {a} entfernt {a}
uzak {s} entlegen {adj}
uzak {s} fern {adj}
uzak {s} fern liegend {adj}
uzak {önk} tele- {prä}
uzak {s} weit {adj}
uzak {a} weitläufig {a}
uzak bir yerde oturan {s} weggewohnt {adj}
uzak bir yerden satın alma {i} der Distanzkauf {m}
uzak bulunmak {fi} fern liegen {v}
uzak diyarlara göçmek {itr} pilgern {itr}
uzak diyarlara taşınmış kişi {i} der Pilger {m}
Uzak Doğu {i} die Ostasien {f}
uzak durma {i} die Abstinenz {f}
uzak durma {i} die Distanzierung {f}
uzak durma {i} die Enthaltsamkeit {f}
uzak durmak {fi} absein {v}
uzak durmak {fi} abstehen {v}
uzak durmak {allg} die Finger von etwas lassen {allg}
uzak durmak {fi} fern stehen {v}
uzak durmak {fi} fernbleiben {v}
uzak durmak {fi} fortbleiben {v}
uzak durmak {fi} meiden {v}
uzak durmak {fi} heraushalten {v}
uzak durmak {fi} distanzieren {v}
uzak durmak {fi} erwehren {v}
uzak durmak {fi} fernhalten {v}
uzak durmak {allg} fernhalten {allg}
uzak durmak {fi} wegbleiben {v}
uzak durmak {allg} weit abliegen {allg}
uzak durunuz {allg} Abstand halten {allg}
uzak durunuz {allg} Betreten verboten {allg}
uzak görüşlü {s} scharf blickend {adj}
uzak görüşlü {s} scharfsichtig {adj}
uzak gözlüğü {i} die Fernbrille {f}
uzak kalma {i} die Distanzierung {f}
uzak kalmak {fi} fernbleiben {v}
uzak kalmak {fi} fortbleiben {v}
uzak kalmak {allg} abseits halten {allg}
uzak kalmak {fi} distanzieren {v}
uzak kalmak {fi} wegbleiben {v}
uzak karakol {i} [ask]die Außenwache {f}
uzak mesafe termometresi {i} das Fernthermometer {n}
uzak mesafeye gidiş {i} die Fernfahrt {f}
uzak olma {i} die Abgelegenheit {f}
uzak olma {i} die Entlegenheit {f}
uzak olmak {fi} abliegen {v}
uzak olmak {fi} hinaus sein {v}
uzak sefer {i} der Fernverkehr {m}
uzak sefer kamyonu {i} der Fernlaster {m}
uzak tutma {i} die Ausschließung {f}
uzak tutmak {fi} fernhalten {v}
uzak tutmak {fi} erwehren {v}
uzak tutmak {fi} weghalten {v}
uzak yere yük ulaştırma {i} der Fernfrachtverkehr {m}
uzak yol {i} der Fernverkehr {m}
uzak yol kamyon şoförü {i} der Fernlastfahrer {m}
uzak yola alışkın {s} weggewohnt {adj}
uzakça {allg} recht abgelegen {allg}
Uzakdoğu {allg} der Ferne Osten {allg}
Uzakdoğu {i} der Fernost {m}
Uzakdoğu {i} der Fernosten {m}
Uzakdoğu {s} fernöstlich {adj}
Uzakdoğuluların yemek yemede kullandıkları çubuklar {ç} [mutf]die Essstäbchen {pl}
uzakiletişim {i} die Telekommunikation {f}
uzaklara gitmek {fi} hinweggehen {v}
uzaklara kadar {adv} weithin {adv}
uzaklaşabilmek {fi} fortkönnen {v}
uzaklaşma {i} die Divergenz {f}
uzaklaşma {i} die Entfernung {f}
uzaklaşmak {fi} abgehen {v}
uzaklaşmak {fi} abkommen {v}
uzaklaşmak {fi} abschieben {v}
uzaklaşmak {fi} absentieren {v}
uzaklaşmak {fi} abwandern {v}
uzaklaşmak {fi} abweichen {v}
uzaklaşmak {allg} das weite suchen {allg}
Indirekte Treffer
-den uzak {a} abseits {a}
-den uzak {a} AB {a}
benden uzak dur {allg} weiche von mir {allg}
bir şeyden uzak bulunmak {allg} einer Sache entrückt sein {allg}
bir şeyden uzak durmak {allg} meiden {allg}
bir şeyden uzak kalmak {allg} fernhalten {allg}
bir yerden uzak olmak {fi} abliegen {v}
birisinden uzak durmak {allg} jdn meiden {allg}
birisini bir şeyden uzak tutmak {allg} jdn von etw zurückhalten {allg}
buradan çok uzak {allg} fern von hier {allg}
ciddiyetten uzak gazete {i} das Revolverblatt {n}
çok uzak {adv} weitab {adv}
çok uzak {s} meilenweit {adj}
daha uzak {s} weiter {adj}
düşünsellikten uzak {s} ungeistig {adj}
eleştiriden uzak düşünce tarzı {i} der Dogmatismus {m}
en uzak erişim mesafesi {i} der Aktionsradius {m}
gerçekçilikten uzak {s} [ed]romantisch {adj}
gerçeklerden uzak olmak {allg} der Wahrheit entrückt sein {allg}
görevden uzak kalmak {fi} blau machen {v}
gözden uzak tutmamak {allg} im Augen behalten {allg}
insanlardan uzak durma {i} die Menschenscheu {f}
kendinden uzak tutmak {fi} forthalten {v}
kuşkudan uzak {allg} außer Zweifel {allg}
masanın kapıdan en uzak olan yerinde {adv} obenan {adv}
merkezden uzak ve bahçeli evler bölgesi {i} die Suburb {f}
millerce uzak {s} meilenweit {adj}
olgunluktan uzak {s} pubertär {adj}
pek uzak {s} meilenweit {adj}
peşin hükümlerden uzak {s} liberal {adj}
resmiyetten uzak {s} ungezwungen {adj}
sahilden uzak bölge {i} das Inland {n}
sanatsallıktan uzak {i} die Kunstlosigkeit {f}
şehirden uzak {allg} j.w.d. {allg}
tabulardan uzak {s} tabufrei {adj}
tehlikeden uzak olmak {fi} außer Gefahr sein {v}
titizlikten uzak {s} unordentlich {adj}
uygarlıktan uzak {s} [hayb]wild {adj}
uzak bir yerde oturan {s} weggewohnt {adj}
uzak bir yerden satın alma {i} der Distanzkauf {m}
uzak bulunmak {fi} fern liegen {v}
uzak diyarlara göçmek {itr} pilgern {itr}
uzak diyarlara taşınmış kişi {i} der Pilger {m}
Uzak Doğu {i} die Ostasien {f}
uzak durma {i} die Abstinenz {f}
uzak durma {i} die Enthaltsamkeit {f}
uzak durma {i} die Distanzierung {f}
uzak durmak {allg} fernhalten {allg}
uzak durmak {fi} abstehen {v}
uzak durmak {fi} meiden {v}
uzak durmak {fi} fernhalten {v}
uzak durmak {fi} absein {v}
uzak durmak {fi} fortbleiben {v}
uzak durmak {fi} erwehren {v}
uzak durmak {fi} fernbleiben {v}
uzak durmak {allg} weit abliegen {allg}
uzak durmak {fi} distanzieren {v}
uzak durmak {fi} fern stehen {v}
uzak durmak {fi} wegbleiben {v}
uzak durmak {allg} die Finger von etwas lassen {allg}
uzak durmak {fi} heraushalten {v}
uzak durunuz {allg} Betreten verboten {allg}
uzak durunuz {allg} Abstand halten {allg}
uzak görüşlü {s} scharf blickend {adj}
uzak görüşlü {s} scharfsichtig {adj}
uzak gözlüğü {i} die Fernbrille {f}
uzak kalma {i} die Distanzierung {f}
uzak kalmak {fi} fernbleiben {v}
uzak kalmak {fi} wegbleiben {v}
uzak kalmak {fi} distanzieren {v}