DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
nahe {adv} bitişik {adv}
nahe {adv} dip dibe {adv}
nahe {adv} samimi {adv}
nahe {adv} yakın {adv}
nahe {adv} yakında {adv}
nahe {adv} yan yana {adv}
die Nähe {f} akrabalık {i}
die Nähe {f} çevre {i}
die Nähe {f} civar {i}
die Nähe {f} dolay {i}
die Nähe {f} komşuluk {i}
die Nähe {f} yakın dostluk {i}
die Nähe {f} yakın muhit {i}
die Nähe {f} yakınlık {i}
nahe am Wasser gebaut haben {allg} sulu gözlü olmak {allg}
nahe bringen {allg} birisinin bir konuda ilgisini uyandırmak {allg}
nahe bringen {v} bilgi vermek {fi}
nahe bringen {v} bilgilendirmek {fi}
nahe bringen {v} ilgisini çekmek {fi}
nahe bringen {v} ilgisini uyandırmak {fi}
nahe bringen {v} yakınına getirmek {fi}
nahe bringen {v} yaklaştırmak {fi}
nahe der Stadt {allg} şehrin bitişiğinde {allg}
nahe gehen {v} derinden yaralamak {fi}
nahe gehen {v} içine işlemek {fi}
nahe gehen {v} kederlendirmek {fi}
nahe gehen {v} sarsmak {fi}
nahe gehen {v} üzmek {fi}
nahe gehen {v} yüreğine işlemek {fi}
nahe gehend {adj} acındırıcı {s}
nahe gehend {adj} dokunaklı {s}
nahe gehend {adj} kederli {s}
nahe gehend {adj} üzüntülü {s}
nahe kommen {v} yakınına gelmek {fi}
nahe kommen {v} yaklaşmak {fi}
nahe legen {v} ısrarla tavsiye etmek {fi}
nahe legen {v} tavsiye etmek {fi}
nahe liegen {v} akla yakın olmak {fi}
nahe liegen {v} akla yatkın gelmek {fi}
nahe liegen {v} inanası gelmek {fi}
nahe liegend {adj} akla yatkın olan {s}
nahe liegend {adj} çok yakın olan {s}
nahe sein {allg} yakın olmak {allg}
nahe stehen {v} yakın olmak {fi}
nahe stehend {adj} içli dışlı {s}
nahe stehend {adj} samimi {s}
nahe stehend {adj} sıkı fıkı {s}
nahe stehend {adj} yakın {s}
nahe treten {allg} birisine yaklaşmak {allg}
nahe treten {allg} sokulmak {allg}
nahe treten {v} içlidışlı olmak {fi}
nahe treten {v} sıkı fıkı olmak {fi}
nahebei {adv} çok yakında {adv}
nahebei {adv} pek yakınlarda {adv}
nahegelegen, anliegend {adj} mücavir {s}
naheliegend {a} akla yakın {a}
nahen {v} dibine sokulmak {v}
nahen {v} yaklaşmak {v}
nahen {v} yanına yanaşmak {v}
das Nähen {n} dikiş {i}
das Nähen {n} dikiş atmak {i}
nähen {v} dikiş dikmek {v}
nähen {v} dikmek {fi}
naher {adj} ayrıntılı {s}
naher {adj} daha yakın {s}
naher {adj} inceden inceye {s}
näher {adj} daha yakın {s}
näher {adv} detaylı {adv}
näher {adv} detaylı olarak {adv}
näher {adv} inceden inceye {adv}
näher {adv} tafsilatlı {adv}
näher angeben {allg} daha etraflı anlatmak {allg}
näher bringen {v} açıklamak {fi}
näher bringen {v} detaylarıyla bilgilendirmek {fi}
näher bringen {v} izah etmek {fi}
näher bringen {v} yakınına getirmek {fi}
näher bringen {v} yaklaştırmak {fi}
näher heran {allg} yaklaşsana! {allg}
näher kennen {v} yakından bilmek {fi}
näher kommen {v} yakınına gelmek {fi}
Indirekte Treffer
aus der Nähe {allg} yakından {allg}
dem Tod nahe sein {allg} ölmesine az kalmak {allg}
dem Tod nahe sein {allg} ölümü yakın olmak {allg}
dem Ziel nahe kommen {allg} hedefe yaklaşmak {allg}
der Wahrheit nahe kommen {allg} gerçeğe yaklaşmak {allg}
eine nahe Freundin von mir {allg} yakın bir kız arkadaşım {allg}
ganz in der Nähe {allg} şuralarda {allg}
ganz in der Nähe {allg} oracıkta {allg}
ganz in der Nähe {allg} çok yakınında {allg}
ganz nahe {allg} çok yakın {allg}
ich war nahe daran {allg} çok yaklaşmıştım {allg}
ich war nahe daran {allg} yapmak üzereydim {allg}
ich war nahe daran {allg} tam yapacaktım {allg}
in der Nähe {allg} yakınında {allg}
jemandem zu nahe treten {allg} rencide etmek {allg}
jemandem zu nahe treten {allg} birini gücendirmek {allg}
nahe {adv} yakında {adv}
nahe {adv} yakın {adv}
nahe {adv} samimi {adv}
nahe {adv} dip dibe {adv}
nahe {adv} yan yana {adv}
nahe {adv} bitişik {adv}
nahe am Wasser gebaut haben {allg} sulu gözlü olmak {allg}
nahe bringen {v} ilgisini çekmek {fi}
nahe bringen {allg} birisinin bir konuda ilgisini uyandırmak {allg}
nahe bringen {v} bilgilendirmek {fi}
nahe bringen {v} yaklaştırmak {fi}
nahe bringen {v} bilgi vermek {fi}
nahe bringen {v} yakınına getirmek {fi}
nahe bringen {v} ilgisini uyandırmak {fi}
nahe der Stadt {allg} şehrin bitişiğinde {allg}
nahe gehen {v} yüreğine işlemek {fi}
nahe gehen {v} derinden yaralamak {fi}
nahe gehen {v} üzmek {fi}
nahe gehen {v} sarsmak {fi}
nahe gehen {v} kederlendirmek {fi}
nahe gehen {v} içine işlemek {fi}
nahe gehend {adj} üzüntülü {s}
nahe gehend {adj} kederli {s}
nahe gehend {adj} dokunaklı {s}
nahe gehend {adj} acındırıcı {s}
nahe kommen {v} yaklaşmak {fi}
nahe kommen {v} yakınına gelmek {fi}
nahe legen {v} tavsiye etmek {fi}
nahe legen {v} ısrarla tavsiye etmek {fi}
nahe liegen {v} akla yakın olmak {fi}
nahe liegen {v} inanası gelmek {fi}
nahe liegen {v} akla yatkın gelmek {fi}
nahe liegend {adj} çok yakın olan {s}
nahe liegend {adj} akla yatkın olan {s}
nahe sein {allg} yakın olmak {allg}
nahe stehen {v} yakın olmak {fi}
nahe stehend {adj} sıkı fıkı {s}
nahe stehend {adj} samimi {s}
nahe stehend {adj} içli dışlı {s}
nahe stehend {adj} yakın {s}
nahe treten {allg} birisine yaklaşmak {allg}
nahe treten {v} sıkı fıkı olmak {fi}
nahe treten {v} içlidışlı olmak {fi}
nahe treten {allg} sokulmak {allg}
von nahe und fern {allg} uzaktan yakından {allg}
zu nahe treten {allg} küstürmek {allg}