DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
der Spat {m} [Zoo]at ayağı oynak yeri şişmesi {i}
spät {adj} geç {s}
spät {adj} geç vakit {s}
spät {adj} son zamanları {s}
spät aufstehen {allg} geç kalkmak {allg}
spät werden {allg} geç olmak {allg}
der Spateisenstein {m} [Berg]siderit {i}
der Spatel {m} boğaz kontrolü için dil bastırma çubuğu {i}
der Spatel {m} [Med.]dilbasan {i}
der Spatel {m} harç malası {i}
der Spatel {m} mala {i}
der Spatel {m} sürgü {i}
der Spaten {m} bel {i}
der Spaten {m} kürek {i}
der Spätentwickler {m} [Bio]ergenlik gelişimini geç tamamlayan çocuk {i}
später {a} bilahare {a}
später {adv} daha geç {adv}
später {adv} daha ilerki {adv}
später {adv} daha sonra {adv}
später {a} ilerki {a}
später {a} sonradan {a}
später {a} sonraki {a}
später eingetretener Gesellschafter {allg} sonradan katılan ortak {allg}
späterhin {adv} arkasından {adv}
späterhin {adv} daha sonra {adv}
späterhin {adv} peşinden {adv}
späterhin {adv} sonradan {adv}
späterhin {adv} takiben {adv}
spätestens {adv} en geç {adv}
spätestens {adv} en geç olarak {adv}
der Spätherbst {m} kış başları {i}
der Spätherbst {m} sonbaharın son günleri {i}
das Spätjahr {n} [Lit.]sonbahar {i}
die Spätlese {f} geç toplanmış üzümlerle yapılan kaliteli şarap {i}
die Spätlese {f} normal bağbozumu zamanından sonraki bağbozumu {i}
der Spätling {m} diğer kardeşlerden çok uzun süre sonra doğmuş çocuk {i}
der Spätling {m} [Bot.]geç olgunlaşan sebze {i}
der Spätnachmittag {m} akşam üzeri {i}
die Spätromantik {f} [Lit.]geç romantizm {i}
die Spätschäden {pl} [Med.]geç beliren hasarlar {ç}
die Spätschicht {f} gece vardiyası {i}
die Spätschicht {f} öğlen vardiyası {i}
der Spätsommer {m} yaz sonu {i}
der Spätsommer {m} yazın son günleri {i}
das Spätstadium {n} geç aşama {i}
der Spatz {m} becet {i}
der Spatz {m} [Zoo]minik {i}
der Spatz {m} [Zoo]serçe {i}
der Spatz {m} [Zoo]zayıf ve ufak çoçuklara sevgi sözcüğü {i}
das Spätzchen {n} [Zoo]minik serçe {i}
die Spatze {f} [Zoo]serçe {i}
der Spätzünder {m} anlayışı kıt {i}
der Spätzünder {m} geç idrak eden kişi {i}
der Spätzünder {m} idrak kabiliyeti zayıf kişi {i}
der Spätzündhebel {m} geç ateşleme kolu {i}
die Spätzündung {f} geç ateş alma {i}
Indirekte Treffer
die allzu spät {allg} çok geç {allg}
besser spät als nie {allg} hiç yoktan iyidir {allg}
es wird spät {allg} vakit geç oluyor {allg}
lieber spät als nie {allg} geç olması hiç olmamasından iyi! {allg}
spät {adj} son zamanları {s}
spät {adj} geç vakit {s}
spät {adj} geç {s}
spät aufstehen {allg} geç kalkmak {allg}
spät werden {allg} geç olmak {allg}
von früh bis spät {allg} sabahtan akşama kadar {allg}
wie spät ist es {allg} saat kaç? {allg}
wie spät ist es {allg} saat kaç {allg}