DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
vorragen {v} dışarı taşmak {fi}
der Vorrang {m} önce gelme {i}
der Vorrang {m} öncelik {i}
der Vorrang {m} üstünlük {i}
der Vorrang des Gesetzes {m} kanunun üstünlüğü {i}
vorrangig {a} öncelikle {a}
vorrangig {adj} öncelikli {s}
vorrangig {adj} üstünlüğü bulunan {s}
vorrangig haftender Gesellschafter {allg} birinci derecede mesul ortak {allg}
vorrangig haftender Gesellschafter {allg} ön derecede mesul ortak {allg}
vorrangiger Gläubiger {allg} birinci derecede alacaklı {allg}
der Vorrat {m} depo mevcudu {i}
der Vorrat {m} stok {i}
der Vorrat {m} stok mal {i}
der Vorrat {m} yedek malzeme {i}
Vorräte angreifen {allg} stok yapılmış mallara el koymak {allg}
vorrätig {adj} elde mevcut {s}
vorrätig {adj} hazır {s}
vorrätig {adj} stok olarak {s}
vorrätig {adj} yedek olarak {s}
die Vorratskammer {f} bodrum {i}
die Vorratskammer {f} kiler {i}
die Vorratslösung {f} ihtiyat çözeltisi {i}
der Vorratsraum {m} ambar {i}
der Vorratsraum {m} depo {i}
der Vorratsschrank {m} kiler {i}
die Vorratsschuld {f} stokların borcu {i}
die Vorratswirtschaft {f} servet işletmesi {i}
die Vorratswirtschaft {f} varlık işletmesi {i}
der Vorratszucker {m} stok şeker {i}
der Vorraum {m} giriş {i}
der Vorraum {m} hol {i}
vorrechnen {v} detaylarıyla izah etmek {fi}
vorrechnen {v} gözünün önünde hesaplamak {fi}
vorrechnen {v} hesap ederek göstermek {fi}
vorrechnen {v} hesaplayarak göstermek {fi}
das Vorrecht {n} ayrıcalık {i}
das Vorrecht {n} imtiyaz {i}
das Vorrecht {n} öncelik hakkı {i}
das Vorrecht {n} rüçhan hakkı {i}
Vorrechte genießen {allg} imtiyaz sahibi olmak {allg}
die Vorrede {f} açılış konuşması {i}
die Vorrede {f} giriş {i}
die Vorrede {f} giriş konuşması {i}
die Vorrede {f} önsöz {i}
die Vorrede {f} girizgah {i}
vorreden {v} anlatarak inandırmak {fi}
vorreden {v} ikna etmeye çalışmak {fi}
der Vorredner {m} ön konuşmacı {i}
der Vorredner {m} sunucu {i}
der Vorreiber {m} pencere menteşesi {i}
die Vorreife {f} [Chem.]alkali selülozu olgunlaştırma {i}
die Vorreinigung {f} ilk temizleme {i}
die Vorreinigung {f} ön tasfiye {i}
vorreiten {v} ata binme hünerlerini göstermek {fi}
vorreiten {v} atla önden gitmek {fi}
der Vorreiter {m} öncü {i}
vorrichten {v} [Drck]baskıya hazırlamak {fi}
vorrichten {v} düzenlemek {fi}
vorrichten {v} hazırlamak {fi}
vorrichten {v} organize etmek {fi}
vorrichten {v} tertiplemek {fi}
die Vorrichtung {f} aygıt {i}
die Vorrichtung {f} düzenek {i}
die Vorrichtung {f} mekanizma {i}
die Vorrichtung {f} tertip {i}
vorroden {v} ilk sökmek {fi}
das Vorroden {n} ilk söküm {i}
vorrücken {v} bir şeyi ön sıraya almak {fi}
vorrücken {v} ileri sürmek {fi}
vorrücken {v} [mil.]ilerlemek {fi}
vorrücken {v} öne almak {fi}
der Vorruhestand {m} erken emeklilik {i}
die Vorrunde {f} [Sp]birinci tur {i}
die Vorrunde {f} [Sp]ilk tur {i}
die Vorrunde {f} [Sp]ön eleme {i}