TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
bozuk {s} abgestanden {adj}
bozuk {s} angegangen {adj}
bozuk {allg} außer Betrieb {allg}
bozuk {allg} außer Dienst {allg}
bozuk {s} außerdienstlich {adj}
bozuk {a} beschädigt {a}
bozuk {s} defekt {adj}
bozuk {s} [hek]degenerativ {adj}
bozuk {önk} dys- {prä}
bozuk {adv} entzwei {adv}
bozuk {s} faul {adj}
bozuk {a} fehlerhaft {a}
bozuk {adv} hin {adv}
bozuk {s} kaputt {adj}
bozuk {s} matsch {adj}
bozuk {s} misslaunig {adj}
bozuk {s} moderig {adj}
bozuk {s} schlecht {adj}
bozuk {s} schwach {adj}
bozuk {s} ungenießbar {adj}
bozuk {a} verdorben {a}
bozuk {i} die Verwesung {f}
bozuk büyüme {i} [bitk]der Misswuchs {m}
bozuk çalışmak {allg} schlecht funktionieren {allg}
bozuk çalmak {fi} sauer werden {v}
bozuk denge {allg} gestörtes Gleichgewicht {allg}
bozuk denge {i} das Missverhältnis {n}
bozuk döküm {i} der Fehlguss {m}
bozuk duruma uygun olarak {allg} den Umständen entsprechend {allg}
bozuk gelişme {i} [bitk]der Misswuchs {m}
bozuk ifade {i} das Kauderwelsch {n}
bozuk işlemek {allg} schlecht funktionieren {allg}
bozuk Latince {i} das Küchenlatein {n}
bozuk moral {s} brüchig {adj}
bozuk olmak {fi} außer Betrieb sein {v}
bozuk olmayan {s} funktionsfähig {adj}
bozuk olmayan {s} funktionstüchtig {adj}
bozuk para {i} das Geld {n}
bozuk para {i} die Geldmünze {f}
bozuk para {i} das Geldstück {n}
bozuk para {allg} kleines Geld {allg}
bozuk para {i} das Kleingeld {n}
bozuk para {ç} die Kontanten {pl}
bozuk para {i} die Münze {f}
bozuk para {i} das Münzgeld {n}
bozuk para {i} die Scheidemünze {f}
bozuk para {i} das Wechselgeld {n}
bozuk sesli {s} [müz]disharmonisch {adj}
bozuk Türkçe {allg} gebrochenes Türkisch {allg}
bozukluğu {i} der Gewebsschaden {m}
bozukluk {i} der Defekt {m}
bozukluk {i} der Fehler {m}
bozukluk {allg} fehlerhafte Funktion {allg}
bozukluk {i} die Fehlerhaftigkeit {f}
bozukluk {i} die Funktionsstörung {f}
bozukluk {i} das Kleingeld {n}
bozukluk {i} [tek]die Panne {f}
bozukluk {i} die Schlechtigkeit {f}
bozukluk {i} die Störung {f}
bozukluk {i} das Versagen {n}
bozukluklara karşı tazminat yükümlülüğü {allg} Gewährleistungspflicht wegen Sach- und Rechtsmängel {allg}
bozukluklara karşı tazminat zorunluluğu {allg} Gewährleistungspflicht wegen Sach- und Rechtsmängel {allg}
Indirekte Treffer
ağzı bozuk {i} das Schandmaul {n}
ağzı bozuk {allg} loses Maul {allg}
ağzı bozuk {allg} lästerlich fluchend {allg}
ahlakı bozuk {s} depraviert {adj}
ahlakı bozuk {s} charakterschwach {adj}
akli dengesi bozuk {s} umnachtet {adj}
akli dengesi bozuk olmama {s} [huk]geschäftsfähig {adj}
aklı bozuk {a} geistesgestört {a}
akordu bozuk {a} verstimmt {a}
arabam bozuk {allg} mein Auto ist kaputt {allg}
araları bozuk {s} verfeindet {adj}
araları bozuk olmak {fi} Misshelligkeiten haben {v}
arası bozuk {s} entzweit {adj}
arası bozuk olmak {fi} Misshelligkeiten haben {v}
bağırsak emiliminin bozuk oluşu {i} die Malabsorption {f}
bozuk büyüme {i} [bitk]der Misswuchs {m}
bozuk çalışmak {allg} schlecht funktionieren {allg}
bozuk çalmak {fi} sauer werden {v}
bozuk denge {i} das Missverhältnis {n}
bozuk denge {allg} gestörtes Gleichgewicht {allg}
bozuk döküm {i} der Fehlguss {m}
bozuk duruma uygun olarak {allg} den Umständen entsprechend {allg}
bozuk gelişme {i} [bitk]der Misswuchs {m}
bozuk ifade {i} das Kauderwelsch {n}
bozuk işlemek {allg} schlecht funktionieren {allg}
bozuk Latince {i} das Küchenlatein {n}
bozuk moral {s} brüchig {adj}
bozuk olmak {fi} außer Betrieb sein {v}
bozuk olmayan {s} funktionsfähig {adj}
bozuk olmayan {s} funktionstüchtig {adj}
bozuk para {i} das Münzgeld {n}
bozuk para {i} das Geldstück {n}
bozuk para {i} die Münze {f}
bozuk para {i} die Geldmünze {f}
bozuk para {ç} die Kontanten {pl}
bozuk para {i} das Geld {n}
bozuk para {i} das Kleingeld {n}
bozuk para {i} das Wechselgeld {n}
bozuk para {allg} kleines Geld {allg}
bozuk para {i} die Scheidemünze {f}
bozuk sesli {s} [müz]disharmonisch {adj}
bozuk Türkçe {allg} gebrochenes Türkisch {allg}
eski ve bozuk {s} schrottreif {adj}
kanı bozuk {allg} von schlechtem Charakter {allg}
kanı bozuk {s} charakterlos {adj}
kanı bozuk {allg} aus schlechter Familie {allg}
keyfi bozuk olmak {fi} [Redw.]schlechte Laune haben {v}
morali bozuk olmak {allg} jemandem ist eine Laus über die Leber gelaufen {allg}
morali bozuk olmak {fi} geknickt sein {v}
peşin ödeme sebebiyle veya malın kalitesinin bozuk olması nedeniyle fiyatta indirim yapmak {v} [tic]dekortieren {v}
peşin ödeme sebebiyle veya malın kalitesinin bozuk olması yüzünden fiyatta indirim {i} [tic]der Dekort {m}
sağlığı bozuk {adv} indisponiert {adv}
şekli bozuk {s} [bitk]missgewachsen {adj}
şivesi bozuk konuşmak {allg} nicht korrekt sprechen {allg}
sütü bozuk {allg} von schlechter Herkunft {allg}
sütü bozuk {a} charakterlos {a}
sütü bozuk {allg} aus schlechter Familie {allg}
tamamen bozuk {s} totalkaputt {adj}