TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
tehlikeye atma {i} die Gefährdung {f}
tehlikeye atmak {fi} dransetzen {v}
tehlikeye atmak {allg} einer Gefahr aussetzen {allg}
tehlikeye atmak {v} exponieren {v}
tehlikeye atmak {v} gefährden {v}
tehlikeye atmak {allg} in Gefahr bringen {allg}
tehlikeye atmak {fi} riskieren {v}
tehlikeye atmak {fi} Wagen {v}
tehlikeye düşmek {allg} in Gefahr geraten {allg}
tehlikeye düşürme {i} die Gefährdung {f}
tehlikeye düşürmek {fi} gefährden {v}
tehlikeye düşürmek {allg} in Frage stellen {allg}
tehlikeye koymak {fi} gefährden {v}
tehlikeye maruz bırakmak {v} kompromittieren {v}
tehlikeye maruz kalan {s} gefährdet {adj}
tehlikeye sokma {i} die Gefährdung {f}
tehlikeye sokmak {v} gefährden {v}
Indirekte Treffer
barışı tehlikeye atma {i} die Friedensgefährdung {f}
bir şeyi tehlikeye atmak {fi} daransetzen {v}
bir şeyini tehlikeye atmak {v} Wagen {v}
biri için tehlikeye atılmak {allg} für jemanden die Hand ins Feuer legen {allg}
birinin hayatını tehlikeye atmak {allg} das Wasser abgraben {allg}
borcu yerine getirmenin tehlikeye düşmesi {i} die Leistungsgefahr {f}
büyük bir tehlikeye atılan {i} der Todeskandidat {m}
gereksiz yere kendini tehlikeye atmak {allg} den Helden spielen {allg}
hayatı tehlikeye atmak {allg} das Leben riskieren {allg}
hayatını tehlikeye atmak {allg} sein Leben riskieren {allg}
hayatını tehlikeye atmak {allg} sein Leben wagen {allg}
kendini tehlikeye atmak {fi} in Gefahr begeben {v}
kendini tehlikeye atmak {fi} begeben {v}
kendini tehlikeye atmak {allg} seine Haut zu Markte tragen {allg}
kendini tehlikeye sokma {i} die Selbstgefährdung {f}
tehlikeye atma {i} die Gefährdung {f}
tehlikeye atmak {v} exponieren {v}
tehlikeye atmak {fi} Wagen {v}
tehlikeye atmak {allg} einer Gefahr aussetzen {allg}
tehlikeye atmak {fi} riskieren {v}
tehlikeye atmak {fi} dransetzen {v}
tehlikeye atmak {allg} in Gefahr bringen {allg}
tehlikeye atmak {v} gefährden {v}
tehlikeye düşmek {allg} in Gefahr geraten {allg}
tehlikeye düşürme {i} die Gefährdung {f}
tehlikeye düşürmek {allg} in Frage stellen {allg}
tehlikeye düşürmek {fi} gefährden {v}
tehlikeye koymak {fi} gefährden {v}
tehlikeye maruz bırakmak {v} kompromittieren {v}
tehlikeye maruz kalan {s} gefährdet {adj}
tehlikeye sokma {i} die Gefährdung {f}
tehlikeye sokmak {v} gefährden {v}