DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
anfachen {v} kışkırtmak {fi}
anfachen {v} körüklemek {fi}
anfachen {v} provoke etmek {fi}
anfachen {v} tahrik etmek {fi}
anfachen {v} üflemek {fi}
anfachen {v} üfleyerek yakmak {fi}
anfachen {v} yellemek {fi}
anfachen {v} yelpazelemek {fi}
anfahren {v} araçla getirmek {fi}
anfahren {v} araçla götürmek {fi}
anfahren {v} araçla nakletmek {fi}
anfahren {v} araçla taşımak {fi}
anfahren {v} azarlamak {fi}
anfahren {v} bir şeye çarpmak {fi}
anfahren {v} çarpmak {fi}
anfahren {v} çıkışmak {fi}
anfahren {v} gelmek {fi}
anfahren {v} [Naut.]gemiden karaya çıkmak {fi}
anfahren {v} götürmek {fi}
anfahren {v} harekete geçmek {fi}
anfahren {v} [Tec]işletmek {fi}
anfahren {v} kaba davranmak {fi}
anfahren {v} [Berg]kuyuya inmek {fi}
anfahren {v} sunmak {fi}
anfahren {v} takdim etmek {fi}
anfahren {v} taşıt aracı ile gelmek {fi}
anfahren {v} terslemek {fi}
anfahren {v} toslamak {fi}
anfahren {v} varmak {fi}
die Anfahrt {f} [Verk.]araç giriş yolu {i}
die Anfahrt {f} yaklaşma {i}
die Anfahrt {f} yanaşma {i}
Anfahrt frei {allg} giriş serbest {allg}
Anfahrt freihalten {allg} çıkışa park etmeyin {allg}
Anfahrt freihalten {allg} girişi açık bırakın {allg}
Anfahrt verboten {allg} giriş yasak {allg}
der Anfahrwiderstand {m} [Tec]işletme mukavemeti {i}
der Anfall {m} ani heyecan {i}
der Anfall {m} harabe bina {i}
der Anfall {m} hastalaık nöbeti {i}
der Anfall {m} hastalığa tutulma {i}
der Anfall {m} hastalık bunalımı {i}
der Anfall {m} hastalık nöbeti {i}
der Anfall {m} hücum {i}
der Anfall {m} kazanç {i}
der Anfall {m} kriz {i}
der Anfall {m} mirasın geçmesi {i}
der Anfall {m} mirasın intikali {i}
der Anfall {m} nöbet {i}
der Anfall {m} saldırı {i}
der Anfall {m} suikast {i}
der Anfall {m} tecavüz {i}
der Anfall {m} tevarüs {i}
der Anfall {m} yıkılmak üzere olan yapı {i}
Anfall der Erbschaft {allg} [Jur.]mirasın intikali {allg}
anfallen {v} çıkmak {fi}
anfallen {v} hastalık tutmak {fi}
anfallen {v} hastalık yakalamak {fi}
anfallen {itr} miras intikal etmek {itr}
anfallen {itr} ortaya çıkmak {itr}
anfallen {v} saldırmak {fi}
anfallen {v} suikast yapmak {fi}
anfallen {v} tahakkuk etmek {fi}
anfallen {v} tecavüz etmek {fi}
anfallen {v} üzerine atlamak {fi}
anfallen {v} yakalamak {fi}
anfallend {adj} tahakkuk etmiş {s}
anfallende Kosten {allg} oluşan maliyet {allg}
anfallende Kosten {allg} tahakkuk eden masraflar {allg}
anfällig {adj} [Med.]dispoze {s}
anfällig {adj} [Med.]hastalığa yatkın {s}
die Anfälligkeit {f} [Med.]dispozisyon {i}
die Anfälligkeit {f} [Med.]hastalığa yakalanmaya eğilimlilik {i}
das Anfallsrecht {n} [Jur.]intikal hakkı {i}
der Anfang {m} açılış {i}
der Anfang {m} baş {i}
der Anfang {m} baş taraf {i}
der Anfang {m} başlangıç {i}
der Anfang {m} belirti {i}
der Anfang {m} ipucu {i}