TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
yaslı {allg} in Trauer {allg}
yaslı {i} die Leidtragende {f}
yaslı {i} der Leidtragender {m}
yaşlı {s} alt {adj}
yaşlı {i} die Alte {f}
yaşlı {i} der Alter {m}
yaşlı {s} angejahrt {adj}
yaşlı {s} bejahrt {adj}
yaşlı {s} bemoost {adj}
yaşlı {a} betagt {a}
yaşlı {s} klapperig {adj}
yaşlı {i} der Senior {m}
yaşlı {i} Alte/r {nom}
yaşlı adam {allg} alter Mann {allg}
yaşlı adam {i} der Greis {m}
yaşlı ağaç {i} [bitk]der Überständer {m}
yaşlı asker {i} [ask]der Landsturm {m}
yaşlı at {i} [hayb]der Gaul {m}
yaşlı at {i} die Mähre {f}
yaşlı at {i} die Rosinante {f}
yaşlı at {i} [hayb]die Schabracke {f}
yaşlı at {i} die Schindmähre {f}
yaşlı bakıcısı {i} der Altenpfleger {m}
yaşlı bakımı {i} die Altenhilfe {f}
yaşlı bakımı {i} die Altenpflege {f}
yaşlı başlı {allg} von gesetztem Alter {allg}
yaşlı dalları budamak {v} [bitk]verjüngen {v}
yaslı durmak {itr} lehnen {itr}
yaşlı hala {i} die Muhme {f}
yaşlı kadın {i} die Matrone {f}
yaşlı kadın {i} die Muhme {f}
yaşlı kadın {i} das Mütterchen {n}
yaşlı kadın {i} [dilb]die Seniorin {f}
yaşlı karı {allg} alte Schachtel {allg}
yaşlı karı {i} die Schachtel {f}
yaşlı kişi {i} der Oldie {m}
yaşlı komşu kadın {i} die Muhme {f}
yaşlı kurt {adv} altbewährt {adv}
yaşlı kurt {allg} alte Hase {allg}
yaşlı kurt {allg} ein alter Fuchs {allg}
yaşlı kurt {i} der Haudegen {m}
yaşlı kurt {s} seeerfahren {adj}
yaşlı olan {i} der Senior {m}
yaşlı olmak {allg} bei Jahren sein {allg}
yaşlı politikacı {allg} alteingesessener Politiker {allg}
yaşlı soytarı tipi {i} [tiy]der Pantalone {m}
yaşlı suçlu {allg} alter Sünder {allg}
yaşlı teyze {i} die Muhme {f}
yaşlı ve aksi kadın {allg} eine alte Spinne {allg}
yaşlı ve saygın {s} altehrwürdig {adj}
yaşlı ve saygın kişi {i} der Alterspräsident {m}
yaşlıca {s} älter {adj}
yaşlıca {s} ältlich {adj}
yaşlık {i} die Feuchtigkeit {f}
yaşlık {i} die Nässe {f}
yaşlılar {ç} die Senioren {pl}
yaşlılar evi {i} das Altersheim {n}
yaşlılar için bakımevi {i} das Altenheim {n}
yaşlılar için bakımevi {i} das Altenwohnheim {n}
yaşlılar takımı {i} [sp]die Altherrenmannschaft {f}
yaşlılar takımı {i} [sp]die Seniorenmannschaft {f}
yaşlılar yurdu {i} das Altenheim {n}
yaşlılar yurdu {i} das Altenwohnheim {n}
yaşlılar yurdu {i} das Altersheim {n}
yaşlılar yurdu {i} das Seniorenheim {n}
yaşlılara bakım yurdu {i} das Seniorenheim {n}
yaşlılara uygun {a} seniorengerecht {a}
yaşlılık {i} das Alter {n}
yaşlılık {i} die Bejahrtheit {f}
yaşlılık {i} das Greisenalter {n}
yaşlılık aylığı {i} das Altersruhegeld {n}
yaşlılık bakımı {i} die Altersversorgung {f}
yaşlılık bilimi {i} [hek]die Gerontologie {f}
yaşlılık güvencesi {i} die Alterssicherung {f}
yaşlılık hekimliği {i} die Altersmedizin {f}
yaşlılık kırışıklığı {i} die Falte {f}
yaşlılık maaşı {i} die Altersversorgung {f}
yaşlılık sigortası {i} die Altersversicherung {f}
yaşlılık tedbirleri {i} die Altersvorsorge {f}
yaşlılık yardımı {i} die Altenhilfe {f}
Indirekte Treffer
çok yaşlı {a} steinalt {a}
çok yaşlı {s} hochbetagt {adj}
çok yaşlı {allg} das biblische Alter {allg}
çok yaşlı {s} uralt {adj}
çok yaşlı {s} überaltert {adj}
çok yaşlı adam {i} der Methusalem {m}
daha yaşlı {s} älter {adj}
daha yaşlı {s} Senior {adj}
en yaşlı {i} der Senior {m}
en yaşlı {s} ältest {adj}
en yaşlı olan {i} der Ältester {m}
en yaşlı olan {i} die Älteste {f}
en yaşlı olması sebebiyle başkanlığa getirile kişi {i} [pol]der Senior {m}
en yaşlı temsilci {i} [pol]der Nestor {m}
en yaşlı üçüncü kişi {adv} drittältest {adv}
epey yaşlı {s} uralt {adj}
evli veya yaşlı bir kadına hitap şekli {i} die Madam {f}
ikinci en yaşlı {fm} Zweitältester {fm}
kilisenin en yaşlı üyesi {i} der Kirchenvater {m}
küçük ve yaşlı kadın {i} das Weiblein {n}
o için yaşlı olmak {allg} aus dem Alter heraus sein {allg}
ölümcül ve çok yaşlı kişiler için hastane {i} das Hospiz {n}
orta yaşlı {allg} von mittlerem Alter {allg}
orta yaşlı {allg} mittleren Alters {allg}
orta yaşlı {s} mittelalterlich {adj}
saygıdeğer yaşlı kadın {i} die Matrone {f}
yaşlı {s} bemoost {adj}
yaşlı {s} alt {adj}
yaşlı {i} Alte/r {nom}
yaşlı {s} bejahrt {adj}
yaşlı {i} der Senior {m}
yaşlı {s} angejahrt {adj}
yaşlı {s} klapperig {adj}
yaşlı {i} der Alter {m}
yaşlı {a} betagt {a}
yaşlı {i} die Alte {f}
yaşlı adam {i} der Greis {m}
yaşlı adam {allg} alter Mann {allg}
yaşlı ağaç {i} [bitk]der Überständer {m}
yaşlı asker {i} [ask]der Landsturm {m}
yaşlı at {i} [hayb]der Gaul {m}
yaşlı at {i} die Schindmähre {f}
yaşlı at {i} [hayb]die Schabracke {f}
yaşlı at {i} die Rosinante {f}
yaşlı at {i} die Mähre {f}
yaşlı bakıcısı {i} der Altenpfleger {m}
yaşlı bakımı {i} die Altenpflege {f}
yaşlı bakımı {i} die Altenhilfe {f}
yaşlı başlı {allg} von gesetztem Alter {allg}
yaşlı dalları budamak {v} [bitk]verjüngen {v}
yaslı durmak {itr} lehnen {itr}
yaşlı hala {i} die Muhme {f}
yaşlı kadın {i} [dilb]die Seniorin {f}
yaşlı kadın {i} das Mütterchen {n}
yaşlı kadın {i} die Muhme {f}
yaşlı kadın {i} die Matrone {f}
yaşlı karı {allg} alte Schachtel {allg}
yaşlı karı {i} die Schachtel {f}
yaşlı kişi {i} der Oldie {m}
yaşlı komşu kadın {i} die Muhme {f}
yaşlı kurt {allg} alte Hase {allg}
yaşlı kurt {adv} altbewährt {adv}
yaşlı kurt {s} seeerfahren {adj}
yaşlı kurt {i} der Haudegen {m}
yaşlı kurt {allg} ein alter Fuchs {allg}
yaşlı olan {i} der Senior {m}
yaşlı olmak {allg} bei Jahren sein {allg}
yaşlı politikacı {allg} alteingesessener Politiker {allg}
yaşlı soytarı tipi {i} [tiy]der Pantalone {m}
yaşlı suçlu {allg} alter Sünder {allg}
yaşlı teyze {i} die Muhme {f}
yaşlı ve aksi kadın {allg} eine alte Spinne {allg}
yaşlı ve saygın {s} altehrwürdig {adj}
yaşlı ve saygın kişi {i} der Alterspräsident {m}
yöneticiler arasında en yaşlı olanı {i} [tic]der Seniorchef {m}