TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
emek-yoğun {a} arbeitsintensiv {a}
emek-yoğun {a} arbeitskostenintensiv {a}
emek-yoğun sanayi {allg} lohnkostenintensive Industrie {allg}
Indirekte Treffer
bir duyguyu yoğun bir şekilde yaşamak {itr} glühen {itr}
bir etkinliğin veya bir işin hazırlığının yoğun düzeyde yürümesi {allg} etwas läuft auf Hochtouren {allg}
birim emek maliyeti {ç} [eko]die Lohnstückkosten {pl}
boşa giden emek {allg} ein Schlag ins Wasser {allg}
çok yoğun {s} hell {adj}
dışsatım-yoğun sanayi {allg} exportintensive Industrie {allg}
durgun emek piyasası {allg} leerer Arbeitsmarkt {allg}
emek {i} die Arbeit {f}
emek {i} die Mühe {f}
emek {i} der Fleiß {m}
emek değeri {i} der Arbeitswert {m}
emek dünyası {i} die Arbeitswelt {f}
emek kapasitesi {i} die Arbeitskapazität {f}
emek piyasası {i} der Arbeitsmarkt {m}
emek piyasası araştırması {i} die Arbeitsmarktforschung {f}
emek piyasası istatistiği {i} die Arbeitsmarktstatistik {f}
emek piyasası sayıları {ç} die Arbeitsmarktzahlen {pl}
emek piyasası takviye kesintisi {i} die Arbeitsmarktabgabe {f}
emek piyasasının durumu {i} die Arbeitsmarktsituation {f}
emek piyasasının durumu {i} die Arbeitsmarktlage {f}
emek piyasasının geleceği {ç} die Arbeitsmarktaussichten {pl}
emek piyasasının gelişmesi {i} die Arbeitsmarktentwicklung {f}
emek piyasasının iyi çalışamamasından doğan işsizl {allg} friktionelle Arbeitslosigkeit {allg}
emek piyasasının iyi çalışamamasından doğan işsizl {allg} fluktuierende Arbeitslosigkeit {allg}
emek piyasasının iyi çalışamamasından doğan işsizl {allg} Arbeitslosigkeit durch Fluktuation {allg}
emek piyasasının iyi çalışamamasından doğan işsizlik {allg} Arbeitslosigkeit durch Fluktuation {allg}
emek piyasasının iyi çalışamamasından doğan işsizlik {allg} friktionelle Arbeitslosigkeit {allg}
emek piyasasının iyi çalışamamasından doğan işsizlik {allg} fluktuierende Arbeitslosigkeit {allg}
emek ve sermaye {allg} Arbeit und Kapital {allg}
emek verimi {i} der Arbeitsertrag {m}
emek yoğun {a} lohnkostenintensiv {a}
emek-değer öğretisi {i} die Arbeitswertlehre {f}
emek-yoğun sanayi {allg} lohnkostenintensive Industrie {allg}
fazla emek harcamadan {s} mühelos {adj}
işçilik maliyeti yoğun {a} lohnkostenintensiv {a}
işçilik maliyeti yoğun {a} arbeitskostenintensiv {a}
işlerin en yoğun olduğu sezon {i} die Hochsaison {f}
nüfusu yoğun {s} übervölkert {adj}
piyasayı yoğun arzla basmak {allg} den Markt überschwemmen {allg}
şehirleşmenin yoğun olduğu bölge {i} der Ballungsraum {m}
şehirleşmenin yoğun olduğu bölge {i} das Ballungsgebiet {n}
sermaye-yoğun {a} kapitalintensiv {a}
sıkışık emek piyasası {allg} angespannter Arbeitsmarkt {allg}
tarımsal emek {i} die Landarbeit {f}
trafiği çok yoğun cadde {i} die Einfallstraße {f}
trafiğin çok yoğun olduğu saatler {i} der Hochbetrieb {m}
trafiğin en yoğun olduğu saat {i} die Hauptverkehrszeit {f}
trafiğin yoğun olduğu saatler {i} der Stoßverkehr {m}
trafiğin yoğun olduğu yol {i} die Verkehrsstraße {f}
trafiğin yoğun zamanı {i} die Stoßzeit {f}
trafikte en yoğun zaman {i} die Spitzenzeit {f}
ücret yoğun {a} lohnintensiv {a}
yoğun {s} kompakt {adj}
yoğun {s} intensiv {adj}
yoğun {s} trübe {adj}
yoğun {s} dicht gedrängt {adj}
yoğun {s} stark {adj}
yoğun {s} [fiz]dicht {adj}
yoğun {s} [bitk]saftig {adj}
yoğun ateş {s} [ask]lebhaft {adj}
yoğun bakım {i} die Intensivbehandlung {f}
yoğun bakım {i} die Intensivpflege {f}
yoğun bakım birimi {i} [hek]die Intensivstation {f}
yoğun bakım hemşiresi {i} die Intensivschwester {f}
yoğun bakım servisi {i} die Intensivstation {f}
yoğun bakım ünitesi {i} [hek]die Wache {f}
yoğun bir şekilde {s} intensiv {adj}
yoğun bulut kümesi {ç} [metr]die Schäfchenwolken {pl}
yoğun çalışma {i} der Hochbetrieb {m}
yoğun çalışma gerektiren {a} arbeitsintensiv {a}
yoğun ders çalışma {allg} intensives Lernen {allg}
yoğun dönüş trafiği {i} die Rückreisewelle {f}
yoğun duman {i} der Qualm {m}
yoğun duman çıkarmak {itr} qualmen {itr}
yoğun duman yaymak {itr} schmauchen {itr}
yoğun duygular {allg} intensive Gefühle {allg}
yoğun emek {s} lohnintensiv {adj}
yoğun faaliyet {i} der Hochbetrieb {m}