DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
dicht {adj} çok {s}
dicht {adj} çok yakın duran {s}
dicht {adj} geçirmez {s}
dicht {adj} gür {s}
dicht {adj} katı {s}
dicht {adj} kesif {s}
dicht {adj} sık {s}
dicht {adj} sıkı {s}
dicht {adj} sızdırmaz {s}
dicht {adj} yan yana {s}
dicht {adj} [Phy]yoğun {s}
dicht an {allg} yanında {allg}
dicht an oder bei {allg} yakınında {allg}
dicht an oder bei {allg} yanında {allg}
dicht behaart {adj} gür saçlı {s}
dicht behaart {adj} kıllı {s}
dicht behaart {adj} sık saçlı {s}
dicht behaartes Fell {allg} pösteki {allg}
dicht bei {allg} yakınında {allg}
dicht beieinander sitzen {allg} dip dibe oturmak {allg}
dicht beieinander sitzen {allg} diz dize oturmak {allg}
dicht beim Bahnhof {allg} garın bitişiğinde {allg}
dicht belaubt {adj} sık yapraklı {s}
dicht besetzter Markt {allg} yoğun rekabet piyasası {allg}
dicht besiedelt {allg} çok nüfuslu {allg}
dicht besiedelt {allg} kalabalık yerleşimli {allg}
dicht besiedelt {allg} yoğun yerleşimli {allg}
dicht bevölkert {adj} kalabalık {s}
dicht bevölkert {allg} kalabalık yerleşimli {allg}
dicht bevölkert {allg} nüfus olarak kalabalık {allg}
dicht bevölkert {adj} yoğun nüfuslu {s}
dicht dabei {allg} yanıbaşında {allg}
dicht gedrängt {adj} kalabalık {s}
dicht gedrängt {adj} sıkışık {s}
dicht gedrängt {adj} yoğun {s}
dicht halten {allg} ağzı sıkı olmak {allg}
dicht halten {allg} sır saklamak {allg}
die Dichte {f} kesafet {i}
die Dichte {f} sıkılık {i}
die Dichte {f} sıkışıklık {i}
die Dichte {f} sıklık {i}
die Dichte {f} sızdırmazlık {i}
die Dichte {f} [Phy]yoğunluk {i}
dichte Bevölkerung {allg} yoğun nüfus {allg}
dichte Masse {allg} yoğun kütle {allg}
die Dichtebestimmung {f} yoğunluk saptaması {i}
das Dichteisen {n} kalafat demiri {i}
dichten {v} bestelemek {fi}
dichten {v} [Tec]contalamak {v}
dichten {v} kalafatlamak {v}
dichten {v} salmastra sarmak {v}
dichten {v} şiir bestelemek {v}
dichten {v} sıklaştırmak {v}
dichten {v} sızdırmaz hale getirmek {v}
dichten {v} türkü yakmak {v}
dichten {v} uydurmak {v}
dichten {v} yakmak {fi}
dichten {v} yazmak {v}
dichten {v} yoğunlaştırmak {v}
der Dichter {m} edip {i}
der Dichter {m} muharrir {i}
der Dichter {m} ozan {i}
der Dichter {m} şair {i}
der Dichter {m} yazar {i}
dichter Nebel {allg} yoğun sis {allg}
dichter Wald {allg} sık ağaçlıklı orman {allg}
die Dichterin {f} edibe {i}
die Dichterin {f} kadın şair {i}
die Dichterin {f} muharrire {i}
die Dichterin {f} ozan {i}
die Dichterin {f} şair {i}
die Dichterin {f} şaire {i}
die Dichterin {f} yazar {i}
dichterisch {adj} şairane {s}
dichterisches Sprechen {allg} şairane konuşma {allg}
der Dichterling {m} kötü şair {i}
der Dichterling {m} küçük şair {i}
der Dichterling {m} şair bozuntusu {i}
die Dichternarzisse {f} [Bot.]nergis çiçeği {i}
das Dichterross {n} mitolojide kanatlı at {i}
Indirekte Treffer
das dicht an {allg} yanında {allg}
dicht an oder bei {allg} yanında {allg}
dicht an oder bei {allg} yakınında {allg}
dicht behaart {adj} sık saçlı {s}
dicht behaart {adj} kıllı {s}
dicht behaart {adj} gür saçlı {s}
dicht behaartes Fell {allg} pösteki {allg}
dicht bei {allg} yakınında {allg}
dicht beieinander sitzen {allg} diz dize oturmak {allg}
dicht beieinander sitzen {allg} dip dibe oturmak {allg}
dicht beim Bahnhof {allg} garın bitişiğinde {allg}
dicht belaubt {adj} sık yapraklı {s}
dicht besetzter Markt {allg} yoğun rekabet piyasası {allg}
dicht besiedelt {allg} kalabalık yerleşimli {allg}
dicht besiedelt {allg} çok nüfuslu {allg}
dicht besiedelt {allg} yoğun yerleşimli {allg}
dicht bevölkert {adj} yoğun nüfuslu {s}
dicht bevölkert {allg} nüfus olarak kalabalık {allg}
dicht bevölkert {allg} kalabalık yerleşimli {allg}
dicht bevölkert {adj} kalabalık {s}
dicht dabei {allg} yanıbaşında {allg}
dicht gedrängt {adj} yoğun {s}
dicht gedrängt {adj} sıkışık {s}
dicht gedrängt {adj} kalabalık {s}
dicht halten {allg} sır saklamak {allg}
dicht halten {allg} ağzı sıkı olmak {allg}