DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
hell {adj} açık {s}
hell {adj} akıllı {s}
hell {adj} aydınlık {s}
hell {adj} berrak {s}
hell {adj} çok büyük {s}
hell {adj} çok yoğun {s}
hell {adj} [Mus]ince {s}
hell {adj} ışıklı {s}
hell {adj} parlak {s}
hell {adj} sarı {s}
hell {adj} saydam {s}
hell {adj} tiz {s}
hell {adj} uyanık {s}
hell {adj} yüksek {s}
hell erleuchtet {allg} bol ışıklı {allg}
hell glänzend {adj} çok parlak {s}
hell glänzend {adj} ışıl ışıl {s}
hell leuchtend {adj} parıl parıl parıldayan {s}
hell lodernd {adj} alevli {s}
Hellas {oA} Yunanistan {tnz}
hellauf lachen {allg} kahkahalara boğularak gülmek {allg}
das Hellbier {n} açık renkli bira {i}
hellblau {adj} açık mavi {s}
hellblau {adj} gökmavisi {s}
hellblond {adj} sarışın {s}
hellbraun {adj} açık kahverengi {s}
hellbraun {adj} kumral {s}
das Helldunkel {n} açık-koyu {i}
helle {adj} açıkgöz {s}
die Helle {f} aydınlık {i}
die Helle {f} berraklık {i}
die Helle {f} açık renk bira {i}
die Helle {f} nur {i}
die Helle {f} parlaklık {i}
helle {adj} uyanık {s}
helle Freude {allg} büyük sevinç {allg}
der Hellene {m} Elen {i}
der Hellene {m} Helen {i}
der Hellene {m} Yunanlı {i}
das Hellenentum {n} Elenlik {i}
das Hellenentum {n} Helenlik {i}
hellenisch {adj} Helenlerle ve Yunanistan'la ilgili {s}
hellenisch {adj} Yunan {s}
hellenisch {adj} Yunanlılarla {s}
der Hellenismus {m} Helenizm {i}
der Hellenismus {m} 300 yıllarında başlayan kültür ve sanat akımı ve dönemin adı {i}
hellenistisch {adj} elenistik {s}
hellenistisch {adj} helenlikle ilgili {s}
der Heller {m} 1900'lü yıllarda tedavülde olan en küçük Alman para birimi {i}
der Heller {m} mangır {i}
der Heller {m} metelik {i}
der Heller {m} para {i}
der Hellespont {m} Çanakkale Boğazı {i}
hellfarben {adj} açık renkli {s}
hellfarben {adj} açık renk {s}
hellfarbig {adj} açık renkli {s}
hellgelb {adj} açık sarı {s}
hellgelb {adj} saman renginde {s}
hellgrau {adj} açık gri {s}
hellgrün {adj} açık yeşil {s}
hellgrün {adj} filizi yeşil {s}
hellhörig {adj} dikkatli {s}
hellhörig {adj} keskin kulaklı birisi {s}
hellhörig {a} kolay ses geçiren {a}
hellhörig {a} kulağı keskin {a}
hellhörig {adj} ses geçiren {s}
die Helligkeit {f} aydınlık {i}
die Helligkeit {f} ışık oranı {i}
die Helligkeit {f} ışıklı olma {i}
die Helligkeit {f} nur {i}
die Helligkeit {f} parlaklık {i}
die Helling {f} [Naut.]gemi ızgarası {i}
hellkastanienbraun {adj} açık kestane rengi {s}
hellkastanienbraun {adj} ela {s}
helllblond {a} sarışın {a}
helllicht {adv} gün ışığında {adv}
hellolivgrün {adj} kimyon rengi {s}
hellrosa {adj} açık pembe {s}
hellrosa {adj} toz pembe {s}
hellsehen {itr} geleceği görmek {itr}
Indirekte Treffer
es wird hell {allg} ortalık aydınlanıyor {allg}
hell erleuchtet {allg} bol ışıklı {allg}
hell glänzend {adj} ışıl ışıl {s}
hell glänzend {adj} çok parlak {s}
hell leuchtend {adj} parıl parıl parıldayan {s}
hell lodernd {adj} alevli {s}