TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
zina {i} der Ehebruch {m}
zina {i} die Seitensprung {f}
zina ilişkisi {allg} ehebrecherische Beziehung {allg}
zina işleyen erkek {i} der Ehebrecher {m}
zina işleyen kadın {i} die Ehebrecherin {f}
zina yapan {i} der Ehebrecher {m}
zina yapan {allg} ehebrecherisch {allg}
zina yapmak {fi} die Ehe brechen {v}
zina yapmak {fi} ehebrechen {v}
zina yapmak {allg} Ehebruch begehen {allg}
zinacı {i} der Ehebrecher {m}
zinakar {s} ehebrecherisch {adj}
zincifre {i} [yerb]der Zinnober {m}
zincifre kırmızısı {s} zinnoberrot {adj}
zincir {i} der Band {m}
zincir {i} das Coilier {n}
zincir {i} die Fessel {f}
zincir {i} die Halskette {f}
zincir {i} die Kette {f}
zincir baklası {i} das Kettenglied {n}
zincir baklası {i} die Kettenschacke {f}
zincir baklası {i} die Schacke {f}
zincir çarkı {i} das Kettenrad {n}
zincir çengeli {i} der Kettenhaken {m}
zincir dikişi {i} der Kettenstich {m}
zincir düğümü {i} der Kettenstich {m}
zincir etkisi {i} die Kettenwirkung {f}
zincir halka {allg} Glied einer Kette {allg}
zincir halka {i} [den]der Stropp {m}
zincir halkası {i} [anat]das Gelenk {n}
zincir halkası {i} das Glied {n}
zincir halkası {i} das Kettenglied {n}
zincir halkası {i} der Kettenring {m}
zincir ızgara {i} der Kettenrost {m}
zincir kasnağı {i} die Kettentrommel {f}
zincir kilidi {i} der Kettenschäkel {m}
zincir kilidi {i} der Schäkel {m}
zincir kilidi cıvatası {i} der Schäkelbolzen {m}
zincir kilidi somunu {i} die Schäkelmutter {f}
zincir kopması {i} der Kettenbruch {m}
zincir kutusu {i} der Kettenkasten {m}
zincir mahfazası {i} der Kettenschutz {m}
zincir makarası {i} die Kettenrolle {f}
zincir sargısı {i} die Kettenwicklung {f}
zincirden kurtulmaya çalışmak {allg} an der Kette reißen {allg}
zincire bağlamak {v} ketten {v}
zincire vurma {i} die Verkettung {f}
zincire vurmak {fi} anketten {v}
zincire vurmak {fi} anlegen {v}
zincire vurmak {v} binden {v}
zincire vurmak {v} fesseln {v}
zincire vurmak {allg} in Fesseln legen {allg}
zincire vurmak {fi} in Ketten legen {v}
zincire vurmak {v} ketten {v}
zincire vurmak {fi} schlagen {v}
zincire vurmak {v} verketten {v}
zinciri kırmak {allg} Fesseln abwerfen {allg}
zincirini çözmek {fi} losketten {v}
zincirini çözmek {fi} losschäckeln {v}
zincirle bağlama {i} die Fesselung {f}
zincirle bağlamak {fi} anketten {v}
zincirle bağlamak {v} verketten {v}
zincirle çalışma {i} der Kettentrieb {m}
zincirle işleme {i} der Kettentrieb {m}
zincirleme {allg} am laufenden Band {allg}
zincirleme {i} die Anadiplose {f}
zincirleme {i} die Aneinanderkettung {f}
zincirleme {i} die Fesselung {f}
zincirleme {s} gesamtschuldnerisch {adj}
zincirleme {i} die Konkatenation {f}
zincirleme {s} solidarisch {adj}
zincirleme birlikte borç {i} der Gesamtschuldner {m}
zincirleme birlikte borçlu olarak sorumlu olmak {allg} als Gesamtschuldner haften {allg}
zincirleme birlikte borçlu ortak {allg} gesamtschuldnerischer Gesellschafter {allg}
zincirleme birlikte borçluluk {allg} gesamtschuldnerisch {allg}
zincirleme birlikte kefalet {allg} gesamtschuldnerische Bürgschaft {allg}
zincirleme birlikte kefil ortak {allg} gesamtschuldnerischer Gesellschafter {allg}
zincirleme birlikte sorumlu {allg} gesamtschuldnerisch haftbar {allg}
zincirleme birlikte sorumlu olmak {allg} gesamtschuldnerisch haften {allg}
zincirleme birlikte sorumlu sayılmak {allg} als gesamtschuldnerisch haftend gelten {allg}