DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
der Tran {m} balıkyağı {i}
die Trance {f} bilincini kaybetme {i}
die Trance {f} kendinden geçme {i}
die Tranche {f} borç dilimi {i}
die Tranche {f} et dilimi {i}
die Tranche {f} [Handel]taksit {i}
die Tranche {f} tranç {i}
tranchieren {v} dilim dilim kesmek {v}
tranchieren {v} dilimlemek {v}
das Tranchiermesser {n} özel dilimleme bıçağı {i}
die Tranchierung {f} dilimlere ayırma {i}
die Tranchierung {f} et dilimleme {i}
die Träne {f} damla {i}
die Träne {f} gözyaşı {i}
die Träne {f} zerre {i}
tränen {itr} gözleri dolmak {itr}
tränen {itr} gözleri yaşarmak {itr}
Tränen der Freude {allg} mutluluk gözyaşları {allg}
Tränen der Freude {allg} sevinç gözyaşları {allg}
Tränen schossen ihr in die Augen {allg} birden gözleri yaşla doldu {allg}
die Tränendrüse {f} [anat.]gözyaşı bezi {i}
das Tränengas {n} [mil.]göz yaşartıcı gaz {i}
tränenreich {adj} acıklı {s}
tränenreich {adj} ağlatıcı {s}
tränenreich {adj} göz yaşartıcı {s}
der Tränensack {m} [anat.]gözyaşı kesesi {i}
tranig {adj} balıkyağı tadında {s}
tranig {adj} balıkyağını andırır {s}
tranig {adj} tembel {s}
tranig {adj} uyuşuk {s}
der Trank {m} [Lit.]içki {i}
die Tränke {f} hayvan su içme kabı {i}
die Tränke {f} suvat {i}
die Tränke {f} yalak {i}
tränken {v} doyurmak {fi}
tränken {v} işba etmek {fi}
tränken {v} su içirmek {v}
tränken {v} su vermek {v}
tränken {v} suvarmak {fi}
die Tränkung {f} emdirme {i}
die Tränkung {f} emprenyasyon {i}
die Tränkung {f} içirme {i}
die Tranlampe {f} balıkyağlı lamba {i}
die Tranlampe {f} tembel {i}
die Tranlampe {f} uyuşuk {i}
der Tranquilizer {m} sakinleştirici ilaç {i}
der Tranquilizer {m} teskin edici ilaç {i}
die Tranquilizer {pl} trankilizan {ç}
Tranquilizer pl {allg} sakinleştirici ilaç {allg}
Tranquilizer pl {allg} trankilizan {allg}
die Transaktion {f} [Handel]önemli ticari muamele {i}
die Transaktion {f} [Handel]transaksiyon {i}
transatlantisch {adj} atlantik denizini aşan {s}
transatlantisch {adj} denizaşırı {s}
transatlantisch {adj} okyanus ötesi {s}
transchieren {v} dilim dilim kesmek {v}
transchieren {v} et dilimlemek {v}
die Transcodierung {f} kod dönüşümü {i}
der Transducer {m} [Tec]transdüser {i}
der Transduktor {m} [Phy]manyetik güçlendirici {i}
Transept {mn} çapraz sahın {mn}
Transept {mn} transept {mn}
der Transfer {m} aktarım {i}
der Transfer {m} aktarma {i}
der Transfer {m} başka takıma geçme {i}
der Transfer {m} bir yerden başka bir yere geçiş {i}
der Transfer {m} [Sp]kulüp değiştirme {i}
der Transfer {m} otele veya otelden başka yere götürme {i}
der Transfer {m} transfer {i}
der Transferdruck {m} transfer baskı {i}
transferieren {v} havale etmek {v}
transferieren {v} transfer etmek {v}
das Transferpressen {n} [Tec]Transfer makinesi {i}
die Transformation {f} biçim değiştirme {i}
die Transformation {f} [Sprachw]dönüştürme {i}
die Transformation {f} dönüşüm {i}
die Transformation {f} şekil değiştirme {i}
das Transformationsgesetz {n} dönüşüm yasası {i}
die Transformationsgrammatik {f} [Sprachw]dönüşümsel dilbilgisi {i}
der Transformator {m} [elek]dönüştürücü {i}
Indirekte Treffer
der im Tran sein {allg} uyku sersemi olmak {allg}
im Tran sein {allg} sarhoş olmak {allg}
im Tran sein {allg} mahmur olmak {allg}
im Tran sein {allg} kafayı bulmak {allg}
im Tran sein {allg} uykulu olmak {allg}
im Tran sein {allg} fitil gibi sarhoş olmak {allg}