TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
gözleri açmak {fi} Augen aufschlagen {v}
gözleri başka tarafa çevirmek {fi} wegsehen {v}
gözleri çakmak çakmak olmak {itr} lodern {itr}
gözleri dolmak {itr} tränen {itr}
gözleri dolu dolu {s} weinerlich {adj}
gözleri fal taşı gibi açılmak {allg} Kulleraugen machen {allg}
gözleri görmeyen {mf} Blinde {mf}
gözleri iyi görmek {fi} gute Augen haben {v}
gözleri iyi görmemek {fi} schlechte Augen haben {v}
gözleri kararan {s} [hek]schwindlig {adj}
gözleri parıldayarak bakmak {fi} anfunkeln {v}
gözleri yarı kapalı bakmak {fi} anblinzeln {v}
gözleri yaşarmak {itr} tränen {itr}
gözlerim kararıyor {allg} es schwindelt mir {allg}
gözlerimin önünde {allg} vor meinen Augen {allg}
gözlerin karanlığa intibakı {i} die Dunkeladaption {f}
gözlerinden okumak {fi} durchblicken {v}
gözlerine inanamamak {allg} Augen nicht trauen wollen {allg}
gözlerine inanamamak {allg} seinen Augen nicht trauen {allg}
gözlerini açmak {allg} die Augen aufschlagen {allg}
gözlerini bağlamak {allg} die Augen verbinden {allg}
gözlerini bağlamak {fi} jemandem die Augen verbinden {v}
gözlerini bir şeyden ayırmamak {allg} kein Augen lassen von {allg}
gözlerini çıkarmak {v} blenden {v}
gözlerini dikerek bakmak {itr} starren {itr}
gözlerini dikerek bakmak {itr} stieren {itr}
gözlerini dünyaya açmak {allg} das Licht der Welt erblicken {allg}
gözlerini fal taşı gibi açmak {fi} große Augen machen {v}
gözlerini kaçırmak {fi} abwenden {v}
gözlerini kaçırmak {fi} wegsehen {v}
gözlerini kaldırıp bakmak {fi} Aufsehen {v}
gözlerini kamaştırmak {v} blenden {v}
gözlerini kapamak {allg} die Augen schließen {allg}
gözlerini ovuşturmak {fi} auswischen {v}
gözlerini ovuşturmak {allg} die Augen reiben {allg}
gözlerini oymak {fi} ausstechen {v}
gözlerini süzerek bakmak {itr} äugeln {itr}
gözlerini yakmak {v} Beißen {v}
gözlerinin içine bakmak {allg} in die Augen schauen {allg}
gözleriyle araştırmak {fi} ausblicken {v}
gözleriyle araştırmak {fi} Aussehen {v}
gözleriyle etrafı araştırmak {fi} Umblicken {v}
gözleriyle görmek {fi} zusehen {v}
gözleriyle izlemek {allg} nachblicken {allg}
gözleriyle izlemek {allg} nachsehen {allg}
gözleriyle izlemek {fi} nachschauen {v}
gözleriyle takip etmek {fi} nachschauen {v}
Indirekte Treffer
av hayvanlarının gece parlayan gözleri {i} das Licht {n}
birden gözleri yaşla doldu {allg} Tränen schossen ihr in die Augen {allg}
gözleri açmak {fi} Augen aufschlagen {v}
gözleri başka tarafa çevirmek {fi} wegsehen {v}
gözleri çakmak çakmak olmak {itr} lodern {itr}
gözleri dolmak {itr} tränen {itr}
gözleri dolu dolu {s} weinerlich {adj}
gözleri fal taşı gibi açılmak {allg} Kulleraugen machen {allg}
gözleri görmeyen {mf} Blinde {mf}
gözleri iyi görmek {fi} gute Augen haben {v}
gözleri iyi görmemek {fi} schlechte Augen haben {v}
gözleri kararan {s} [hek]schwindlig {adj}
gözleri parıldayarak bakmak {fi} anfunkeln {v}
gözleri yarı kapalı bakmak {fi} anblinzeln {v}
gözleri yaşarmak {itr} tränen {itr}
gülmekten gözleri yaşarmak {allg} da bleibt kein Auge trocken {allg}
kar ışığından gözleri kamaşan {s} schneeblind {adj}
sevinçten gözleri parlamak {fi} anstrahlen {v}