TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
gök {i} das Firmament {n}
gök {i} der Gott {m}
gök {i} der Himmel (sichtbarer) {m}
gök adası {i} [gökb]die Galaxie {f}
gök ağacı {i} [bitk]der Götterbaum {m}
gök cisimleri yüksekliğini tespit etme aleti {i} [gökb]der Quadrant {m}
gök cisimlerinin birbiri arasındaki durumu {i} [gökb]die Konstellation {f}
gök cismi {i} der Himmelskörper {m}
gök cismi {i} der Stern {m}
gök cisminin yaydığı ışınımlar yardımıyla ölçülen sıcaklığı {i} [gökb]die Strahlungstemperatur {f}
gök ekvatoru {i} der Himmelsäquator {m}
gök gürlemesi {i} [metr]der Donner {m}
gök gürlemesi {i} das Grollen {n}
gök gürlüyor {allg} es donnert {allg}
gök gürültüsü {i} [metr]der Donner {m}
gök gürültüsü {i} der Donnerschlag {m}
gök gürültüsü {i} der Schlag {m}
gök haritası {i} die Sternkarte {f}
gök köpekbalığı {i} der Blauhai {m}
gök köpekbalığı {i} der Hai {m}
gök köpekbalığı {i} der Haifisch {m}
gök küresi {i} die Sphäre {f}
gök mavisi {s} azurn {adj}
gök mavisi {s} himmelblau {adj}
gök rengi {i} der Azur {m}
gök rengi {s} himmelblau {adj}
gök yakut {i} der Amaryl {m}
gökardıç kuşu {i} [hayb]die Blaumerle {f}
gökbilim {i} die Astronomie {f}
gökbilimci {i} [gökb]der Astronom {m}
gökbilimci {i} [gökb]der Sterngucker {m}
gökbilimi {i} [gökb]die Astronomie {f}
gökbilimi {i} [gökb]die Sternkunde {f}
gökbilimsel {s} [gökb]astronomisch {adj}
gökbilimsel olayları ışıklı izdüşümle gösterme aleti {i} [gökb]das Planetarium {n}
gökçe otu {i} der Donnerbesen {m}
gökçe otu {i} der Drudenfuß {m}
gökçe otu {i} die Mistel {f}
gökçe otu {allg} weisse Mistel {allg}
gökcisminin yapılan gözleme göre yörüngesinin en üst veya en alt noktasından geçişi {i} [gökb]die Kulmination {f}
gökdelen {i} das Hochhaus {n}
gökdelen {i} der Wolkenkratzer {m}
gökdelen bina {i} der Wolkenkratzer {m}
gökdoğan {i} der Falke {m}
gökdoğan {i} der Wanderfalke {m}
gökev {i} [gökb]das Planetarium {n}
gökfiziği {i} [gökb]die Astrophysik {f}
gökfiziği bilimadamı {i} [gökb]der Astrophysiker {m}
gökkubbe {i} das Himmelsgewölbe {n}
gökküre {i} die Himmelskugel {f}
gökküresi ile ilgili {s} sphärisch {adj}
gökkuşağı {i} [gökb]der Regenbogen {m}
gökkuşağı alabalığı {i} die Forelle {f}
gökkuşağı alabalığı {i} die Regenbogenforelle {f}
gökkuşağı renklerini taşıyan {s} regenbogenfarben {adj}
gökkuşağının tüm renkleri {s} regenbogenfarben {adj}
gökkuzgun {i} die Blauracke {f}
gökkuzgun {i} die Racke {f}
gökle ilgili {s} [gökb]astral {adj}
göklere çıkarma {i} die Verherrlichung {f}
göklere çıkarmak {fi} anpreisen {v}
göklere çıkarmak {v} erheben {v}
göklere çıkarmak {fi} hochjubeln {v}
göklere çıkarmak {fi} in den Himmel heben {v}
göklere çıkarmak {allg} [den]jdn über {allg}
göklere çıkarmak {fi} jemanden über den grünen Klee loben {v}
göklere çıkarmak {v} verherrlichen {v}
göklere çıkarmak {v} anhimmeln {v}
gökmavisi {s} hellblau {adj}
göknar {i} die Tanne {f}
göknar ağaçkakanı {i} [hayb]der Buntspecht {m}
göksel {s} [gökb]ätherisch {adj}
göksel {s} himmlisch {adj}
göksel güçler {allg} die himmlischen Mächte {allg}
göktaşı {i} [gökb]der Asteroid {m}
göktaşı {i} [gökb]der Meteor {m}
göktaşı {i} der Meteorit {m}
göktaşı yağmuru {ç} [gökb]die Perseiden {pl}
gökte ararken yerde buldum {allg} es ist wie ein Geschenk des Himmels {allg}
gökte bir şimşek çaktı {allg} ein Blitz zuckte über dem Himmel {allg}