DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
benachbart {adj} bitişik {s}
benachbart {adj} komşu {s}
benachbart {adj} yakın {s}
benachbart {adj} yakınında {s}
benachbart sein {allg} komşu olmak {allg}
benachrichtigen {v} bildirmek {fi}
benachrichtigen {v} bilgi vermek {v}
benachrichtigen {v} birisine bilgi vermek {v}
benachrichtigen {v} birisini bir şeyden haberdar etmek {v}
benachrichtigen {v} haber vermek {fi}
benachrichtigen {v} haberdar etmek {v}
benachrichtigen {v} resmen ilan etmek {v}
benachrichtigen {allg} haberler {allg}
benachrichtigen {itr} haberleşmek {itr}
benachrichtigt {a} haberdar {a}
die Benachrichtigung {f} bildirme {i}
die Benachrichtigung {f} bilgi {i}
die Benachrichtigung {f} haber {i}
die Benachrichtigung {f} haber verme {i}
die Benachrichtigung {f} ihbarname {i}
die Benachrichtigung {f} ihtar {i}
die Benachrichtigung {f} ilan {i}
die Benachrichtigung {f} malumat {i}
die Benachrichtigung {f} tebliğ {i}
die Benachrichtigungsnotiz {f} bildirim mektubu {i}
die Benachrichtigungsnotiz {f} tebligat {i}
die Benachrichtigungspflicht {f} haber verme yükümlülüğü {i}
das Benachrichtigungsschreiben {n} bildirim {i}
das Benachrichtigungsschreiben {n} ihbarname {i}
die Benachrichtung {f} bildirim {i}
benachteiligen {v} birisine haksızlık etmek {v}
benachteiligen {v} birisini zarara sokmak {v}
benachteiligen {v} birisinin hakkına tecavüz etmek {v}
benachteiligen {v} haksızlık etmek {fi}
benachteiligen {v} halel getirmek {v}
benachteiligen {v} mağdur etmek {fi}
benachteiligt {a} kıygın {a}
benachteiligt {adj} mağdur {s}
benachteiligt werden {allg} mağdur olmak {allg}
benachteiligt werden {allg} zarar görmek {allg}
die Benachteiligung {f} dezavantaj {i}
die Benachteiligung {f} haksızlık {i}
die Benachteiligung {f} haksızlık etme {i}
die Benachteiligung {f} mağdur etme {i}
die Benachteiligung {f} zarar {i}
die Benachteiligung {f} zarar ve ziyana sokma {i}
die Benachteiligung {f} mağduriyet {i}
benageln {v} çivilemek {v}
benageln {v} mıhlamak {v}
benagen {v} aşındırmak {v}
benagen {v} kemirmek {v}
benagen {v} yıpratmak {v}
benähen {v} dikiş işi yapmak {v}
benähen {v} dikiş üstüne dikiş dikmek {v}
benähen {v} üzerine dikmek {v}
benamsen {v} ad takmak {v}
benamsen {v} ad vermek {v}
benamsen {v} adlandırmak {v}
benannte Bank {allg} [Handel]yetkili banka {allg}
benannte Zahl {allg} [mat]somut sayı {allg}
benässen {v} ıslatmak {v}
benässen {v} nemlendirmek {v}
benässen {v} sulamak {v}
benätzbar {adj} ıslanabilir {s}
die Benätzbarkeit {f} ıslanabilirlik {i}
benätzen {v} ıslatmak {v}
benätzen {v} nemlendirmek {v}
die Benätzung {f} ıslatma {i}
die Benätzung {f} nemlendirme {i}
die Benchmark {f} performans göstergesi {i}
benebeln {v} akıl dağıtmak {v}
benebeln {v} birisini sarhoş etmek {v}
benebeln {v} ortalığı bulandırmak {v}
benebeln {v} sersemletmek {fi}
benebelt {adj} çakırkeyif {s}
benebelt {adj} kafası kıyak {s}
benebelt {a} mest {a}
benebelt {adj} sarhoş {s}
benebelt sein {v} sersem gibi olmak {fi}
das Benediktenkraut {n} bostan otu {i}