TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
yanılma {i} der Fehlschluss {m}
yanılma {i} der Irrtum {m}
yanılma {i} der Paralogismus {m}
yanılma {i} die Sinnestäuschung {f}
yanılma {i} die Täuschung {f}
yanılma {i} die Verirrung {f}
yanılma {i} das Versehen {n}
yanılma {i} die Zersplitterung {f}
yanılma {i} die Irritation {f}
yanılma insanlara mahsustur {allg} Irren ist menschlich {allg}
yanılmak {allg} auf dem Holzweg sein {allg}
yanılmak {fi} danebenhauen {v}
yanılmak {itr} fehlen {itr}
yanılmak {itr} fehlschießen {itr}
yanılmak {allg} im Irrtum sein {allg}
yanılmak {fi} irregehen {v}
yanılmak {itr} irren {itr}
yanılmak {fi} schief gewickelt sein {v}
yanılmak {allg} schiefgewickelt sein {allg}
yanılmak {fi} irren {v}
yanılmak {fi} schneiden {v}
yanılmak {fi} täuschen {v}
yanılmak {fi} vergaloppieren {v}
yanılmak {fi} vergreifen {v}
yanılmak {allg} verhauen {allg}
yanılmak {fi} verhören {v}
yanılmak {fi} verkalkulieren {v}
yanılmak {fi} verschätzen {v}
yanılmak {fi} vertun {v}
yanılmak {itr} täuschen {itr}
yanılmak {itr} verfallen {itr}
yanılmak {v} verrechnen {v}
yanılmaz {s} unfehlbar {adj}
yanılmazlık {i} die Unfehlbarkeit {f}
Indirekte Treffer
deneme yanılma yöntemi {allg} heuristische Methode {allg}
deneme-yanılma yöntemiyle öğrenme {allg} durch Versuch und Irrtum lernen {allg}
dolaylı yasakta yanılma {i} der Indirekter Verbotsirrtum {m}
hukuki sonuçlarda yanılma {i} [huk]der Rechtsfolgenirrtum {m}
hukuki yanılma {i} [huk]der Verbotsirrtum {m}
kaçınılabilir yasakta yanılma {i} der Verbotsirrtum {m}
mazeret sebebinin hukuki sınırlarında yanılma {i} [huk]der Erlaubnisirrtum {m}
olayda yanılma {i} der Tatsachenirrtum {m}
optik yanılma {allg} optische Täuschung {allg}
suçun şartlarında yanılma {i} der Tatbestandsirrtum {m}
yanılma insanlara mahsustur {allg} Irren ist menschlich {allg}
yasakta yanılma {i} der Direkter Verbotsirrtum {m}
yasakta yanılma {i} der Verbotsirrtum {m}