TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
basın-yayın bilgisi {i} die Zeitungswissenschaft {f}
basın-yayın bilimi {i} die Publizistik {f}
basın-yayın dairesi {i} das Presseamt {n}
Indirekte Treffer
akılsız başın cezasını ayaklar çeker {allg} was man nicht im Kopf hat muss man in den Beinen haben {allg}
akılsız başın cezasını ayaklar çeker {allg} was man nicht im Kopf hat muss man in den Beinen haben {allg}
Avrupa Yayın Birliği {i} EBU {nom}
basın {i} das Zeitungswesen {n}
basın {i} die Presse {f}
basın açıklaması {i} die Presseveröffentlichung {f}
basın açıklaması {i} die Pressemitteilung {f}
basın açıklaması {i} die Pressekonferenz {f}
basın açıklaması {i} die Presseerklärung {f}
basın ajansı {i} die Presseagentur {f}
başın arka tarafı {i} der Hinterkopf {m}
basın bülteni {i} die Presseerklärung {f}
basın bürosu {i} das Pressebüro {n}
başın çatısı {i} der Scheitel {m}
basın danışmanı {i} der Pressereferent {m}
basın dünyası {i} der Blätterwald {m}
basın haberi {i} der Pressebericht {m}
basın hukuku {i} [huk]das Presserecht {n}
basın ile ilgili her şey {i} das Pressewesen {n}
basın kartı {i} der Presseausweis {m}
basın komisyonu {i} der Presserat {m}
basın konferansı {i} die Pressekonferenz {f}
basın muhabiri {i} der Presseberichterstatter {m}
başın ön tarafı {i} [anat]der Vorderkopf {m}
başın ön tarafı {i} [anat]das Vorderhaupt {n}
basın özeti {i} [bas]der Pressespiegel {m}
basın özgürlüğü {i} die Pressefreiheit {f}
basın özgürlüğü {allg} Freiheit der Presse {allg}
basın sitesi {i} das Pressezentrum {n}
basın sözcüsü {i} der Pressesprecher {m}
basın suçu {i} das Pressedelikt {n}
basın temsilcisi {i} der Pressevertreter {m}
basın yayın bilimi {i} die Medienforschung {f}
basın yayın özgürlüğü {i} die Pressefreiheit {f}
basın-yayın bilgisi {i} die Zeitungswissenschaft {f}
basın-yayın bilimi {i} die Publizistik {f}
basın-yayın dairesi {i} das Presseamt {n}
belli bir yöne yayın yapan kısa dalga radyo istasyonu {i} der Richtstrahler {m}
bir yayın gerilme derecesi {i} die Bogenweite {f}
boyalı basın {i} die Skandalpresse {f}
boyalı basın {i} die Regenbogenpresse {f}
cana yayın {a} zutraulich {a}
cana yayın {a} zugänglich {a}
cana yayın {a} umgänglich {a}
cana yayın {a} lieb {a}
cana yayın {a} gesellig {a}
canlı yayın {i} die Übertragung {f}
canlı yayın {i} die Livesendung {f}
canlı yayın {i} die Direktübertragung {f}
canlı yayın {i} die Direktsendung {f}
canlı yayın olarak iletmek {allg} Live senden {allg}
canlı yayın yapmak {allg} Live übertragen {allg}
çok amaçlı yayın organları {i} der Medienverbund {m}
eğitim amaçlı yayın yapan televizyon kanalı {i} das Bildungsfernsehen {n}
Eyalet Basın Kanunu {i} das Landespressegesetz {n}
Federal Basın Dairesi {i} [pol]das Bundespresseamt {n}
gazete yayın kuruluşu {i} der Zeitungsverlag {m}
Genel Yayın Yönetmeni {i} [bas]der Chefredakteur {m}
günlük yayın {i} die Tagespresse {f}
kablolu yayın {i} das Kabelfernsehen {n}
kablolu yayın bağlantısı {i} der Kabelanschluss {m}
kamu yayın organları harcı {i} die Rundfunkgebühr {f}
kedi yayın balığı {i} [hayb]der Katzenwels {m}
konferans yayın {i} die Konferenzsendung {f}
muzır yayın {i} die Pornographie {f}
naklen yayın {i} die Direktübertragung {f}
naklen yayın {i} die Direktsendung {f}
naklen yayın {i} die Übertragung {f}
naklen yayın {i} die Livesendung {f}
parti yayın organı {i} [pol]das Zentralorgan {n}
posta yoluyla yayın dağıtımı {i} die Wurfsendung {f}
radyo yayın kurumu {i} die Rundfunkanstalt {f}
radyo yayın programı {i} die Sendefolge {f}
sansasyoncu basın {i} die Sensationspresse {f}
sansasyonel basın {i} die Regenbogenpresse {f}
televizyon yayın kurumu {i} die Fernsehanstalt {f}
TVde bant yayın {i} die Konserve {f}
uydudan naklen yayın {i} die Satellitenübertragung {f}
yabancı basın {allg} die ausländische Presse {allg}
yabancı dilde yayın {allg} fremdsprachliche Sendung {allg}