TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
aya {i} [anat]die Handinnenfläche {f}
aya bakarak havlamak {fi} anheulen {v}
aya iniş {i} die Mondlandung {f}
Aya İrini Kilisesi {i} die Irenenkirche {f}
ayabakan {i} die Sonnenblume {f}
ayağa fırlamak {fi} aufspringen {v}
ayağa kaldırmak {allg} auf die Beine stellen {allg}
ayağa kaldırmak {fi} aufheben {v}
ayağa kaldırmak {fi} aufrichten {v}
ayağa kaldırmak {fi} sträuben {v}
ayağa kalk! {a} [ask]auf {a}
ayağa kalk! {allg} Steh auf {allg}
ayağa kalkabilmek {fi} aufkönnen {v}
ayağa kalkma {i} das Aufstehen {n}
ayağa kalkmak {fi} Aufkommen {v}
ayağa kalkmak {fi} Aufstehen {v}
ayağa kalkmak {fi} auflehnen {v}
ayağa kalkmak {fi} aufrichten {v}
ayağa kalkmak {fi} erheben {v}
ayağa kalkmak istemek {fi} aufwollen {v}
ayağa kalkmasına yardım etmek {fi} aufhelfen {v}
ayağa kalkmasına yardımcı olmak {fi} aufheben {v}
ayağı dolaşmak {i} das Stolpern {n}
ayağı kayarak düşmek {fi} ausrutschen {v}
ayağı kaymak {fi} ausgleiten {v}
ayağı kaymak {fi} ausglitschen {v}
ayağın tarak kısmı {i} [anat]der Mittelfuß {m}
ayağın üst kısmı {i} [anat]der Spann {m}
ayağına çabuk {adv} leichtfüßig {adv}
ayağına çağırmak {allg} zu sich bestellen {allg}
ayağına gelmek {fi} bieten {v}
ayağını burkmak {fi} den Fuß verstauchen {v}
ayağını burkmak {allg} den Fuß vertreten {allg}
ayağını burkmak {fi} [hek]umknicken {v}
ayağını duvara çarpmak {allg} mit dem Fuß auf die Wand hauen {allg}
ayağını içe doğru basarak yürümek {itr} onkeln {itr}
ayağını incitmek {a} [den]sich {a}
ayağını incitmek {fi} Übertreten {v}
ayağını incitmek {fi} [hek]umknicken {v}
ayağını kaydırma {i} die Verdrängung {f}
ayağını kaydırmak {fi} ausstechen {v}
ayağını kaydırmak {v} verdrängen {v}
ayağını sürterek {s} latschig {adj}
ayağını yere basmak {fi} auftreten {v}
ayağını yere koymak {fi} auftreten {v}
ayağını yorgana göre uzatmak {allg} nach der Decke strecken {allg}
Ayağını yorganına göre uzat {allg} Bleib auf dem Teppich {allg}
ayağını yorganına göre uzatmamak {fi} über seine Verhältnisse leben {v}
ayağını yorganma göre uzatmamak {fi} über seine Verhältnisse leben {v}
ayak {i} der Fuß {m}
ayak {i} der Halter {m}
ayak {i} der Huf {m}
ayak {i} [mim]der Pfeiler {m}
ayak {i} [hayb]das Pfötchen {n}
ayak {i} [hayb]die Pfote {f}
ayak {i} die Sprosse {f}
ayak {i} [anat]das Bein {n}
ayak alnı {i} der Strebstoß {m}
ayak altına almak {v} zertreten {v}
ayak altında bulunmak {fi} herumstehen {v}
ayak altında çiğnemek {fi} zusammentreten {v}
ayak altında dolaşmak {allg} jemandem dauernd im Wege stehen {allg}
ayak ayak üstüne atmak {v} überschlagen {v}
ayak bağı {i} die Ehe {f}
ayak bağı {allg} ein Klotz am Bein {allg}
ayak bağı {i} der Hemmschuh {m}
ayak bağını çözmek {fi} losketten {v}
ayak bakımı {i} die Fußpflege {f}
ayak bakımı {i} die Pediküre {f}
ayak banyosu {i} das Fußbad {n}
ayak basmak {v} betreten {v}
ayak basmak {itr} treten {itr}
ayak basparmağı {allg} Großzehe {allg}
ayak başparmağı {allg} der große Zehe {allg}
ayak başparmağı {allg} Großzehe {allg}
ayak bastı parası {i} die Landungsgebühr {f}
ayak bastı parası {ç} die Landungskosten {pl}
ayak bileği {i} die Fessel {f}
ayak bileği {i} das Fesselgelenk {n}
ayak bileği {i} das Fußgelenk {n}