TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
ayak {i} der Fuß {m}
ayak {i} der Halter {m}
ayak {i} der Huf {m}
ayak {i} [mim]der Pfeiler {m}
ayak {i} [hayb]das Pfötchen {n}
ayak {i} [hayb]die Pfote {f}
ayak {i} die Sprosse {f}
ayak {i} [anat]das Bein {n}
ayak alnı {i} der Strebstoß {m}
ayak altına almak {v} zertreten {v}
ayak altında bulunmak {fi} herumstehen {v}
ayak altında çiğnemek {fi} zusammentreten {v}
ayak altında dolaşmak {allg} jemandem dauernd im Wege stehen {allg}
ayak ayak üstüne atmak {v} überschlagen {v}
ayak bağı {i} die Ehe {f}
ayak bağı {allg} ein Klotz am Bein {allg}
ayak bağı {i} der Hemmschuh {m}
ayak bağını çözmek {fi} losketten {v}
ayak bakımı {i} die Fußpflege {f}
ayak bakımı {i} die Pediküre {f}
ayak banyosu {i} das Fußbad {n}
ayak basmak {v} betreten {v}
ayak basmak {itr} treten {itr}
ayak basparmağı {allg} Großzehe {allg}
ayak başparmağı {allg} der große Zehe {allg}
ayak başparmağı {allg} Großzehe {allg}
ayak bastı parası {i} die Landungsgebühr {f}
ayak bastı parası {ç} die Landungskosten {pl}
ayak bileği {i} die Fessel {f}
ayak bileği {i} das Fesselgelenk {n}
ayak bileği {i} das Fußgelenk {n}
ayak bileği {i} der Fußknöchel {m}
ayak bileği {i} die Fußwurzel {f}
ayak bileği {i} der Knöchel {m}
ayak bileği {i} das Sprunggelenk {n}
ayak bileği kemiği {i} [anat]der Knöchel {m}
ayak bileği kırığı {i} [hek]der Knöchelbruch {m}
ayak bileği yaralanması {i} [sp]die Knöchelverletzung {f}
ayak bileziği {i} der Fußreif {m}
ayak bileziği {i} der Knöchelreif {m}
ayak boyu {i} der Fußbreit {m}
ayak burnu {i} die Fußspitze {f}
ayak direme {i} die Persistenz {f}
ayak diremek {itr} bestehen {itr}
ayak direten {s} eigensinnig {adj}
ayak diretme {i} der Eigensinn {m}
ayak diretme {i} der Starrsinn {m}
ayak diretmek {allg} bei der Stange bleiben {allg}
ayak eklem kemiği {i} das Sprunggelenk {n}
ayak eklemi {i} das Fußgelenk {n}
ayak eklemi kırığı {i} die Fußgelenkfraktur {f}
ayak freni {i} die Fußbremse {f}
ayak giysisi {i} die Fußbekleidung {f}
ayak içi nakliyat {i} [mad]die Abbauförderung {f}
ayak işi {i} die Zuarbeit {f}
ayak iskemlesi {i} die Fußbank {f}
ayak iskemlesi {i} der Fußschemel {m}
ayak işlerine bakan yardımcı çocuk {i} der Laufbursche {m}
ayak izi {i} der Fußabdruck {m}
ayak izi {i} die Fußspur {f}
ayak izi {i} die Fußstapfe {f}
ayak izi {i} die Stapfe {f}
ayak izi {i} die Tapfe {f}
ayak izi {i} der Tapfen {m}
ayak izi {i} der Taps {m}
ayak izi {i} der Tritt {m}
ayak izleri bırakarak yere basmak {itr} stapfen {itr}
ayak kare {i} der Quadratfuß {m}
ayak kemiği {i} der Fußknochen {m}
ayak kirası {i} der Botenlohn {m}
ayak kırılması {i} [hek]der Beinbruch {m}
ayak koymak {fi} [sp]draufhalten {v}
ayak küpü {i} der Kubikfuß {m}
ayak mafsalı {i} das Fußgelenk {n}
ayak mantarı {i} [hek]der Fußpilz {m}
ayak numarası {i} die Schuhgröße {f}
ayak otu {i} das Riedgras {n}
ayak otu {i} das Schilfgras {n}
ayak otu {i} die Segge {f}
ayak parası {i} der Bringerlohn {m}
Indirekte Treffer
arka ayak {i} der Hinterfuß {m}
arka ayak {i} das Hinterbein {n}
arzın kabulü ayak uydurma {allg} Annahme eines Angebots {allg}
aşırı terleyen ayak {i} der Schweißfuß {m}
atın ayak bileğinin dışındaki çıkıntı {i} [hayb]das Rehbein {n}
ayak alnı {i} der Strebstoß {m}
ayak altına almak {v} zertreten {v}
ayak altında bulunmak {fi} herumstehen {v}
ayak altında çiğnemek {fi} zusammentreten {v}
ayak altında dolaşmak {allg} jemandem dauernd im Wege stehen {allg}
ayak ayak üstüne atmak {v} überschlagen {v}
ayak bağı {i} der Hemmschuh {m}
ayak bağı {allg} ein Klotz am Bein {allg}
ayak bağı {i} die Ehe {f}
ayak bağını çözmek {fi} losketten {v}
ayak bakımı {i} die Pediküre {f}
ayak bakımı {i} die Fußpflege {f}
ayak banyosu {i} das Fußbad {n}
ayak basmak {itr} treten {itr}
ayak basmak {v} betreten {v}
ayak başparmağı {allg} Großzehe {allg}
ayak başparmağı {allg} der große Zehe {allg}
ayak basparmağı {allg} Großzehe {allg}
ayak bastı parası {i} die Landungsgebühr {f}
ayak bastı parası {ç} die Landungskosten {pl}
ayak bileği {i} der Fußknöchel {m}
ayak bileği {i} das Fußgelenk {n}
ayak bileği {i} das Sprunggelenk {n}
ayak bileği {i} das Fesselgelenk {n}
ayak bileği {i} der Knöchel {m}
ayak bileği {i} die Fessel {f}
ayak bileği {i} die Fußwurzel {f}
ayak bileği kemiği {i} [anat]der Knöchel {m}
ayak bileği kırığı {i} [hek]der Knöchelbruch {m}
ayak bileği yaralanması {i} [sp]die Knöchelverletzung {f}
ayak bileziği {i} der Knöchelreif {m}
ayak bileziği {i} der Fußreif {m}
ayak boyu {i} der Fußbreit {m}
ayak burnu {i} die Fußspitze {f}
ayak direme {i} die Persistenz {f}
ayak diremek {itr} bestehen {itr}
ayak direten {s} eigensinnig {adj}
ayak diretme {i} der Starrsinn {m}
ayak diretme {i} der Eigensinn {m}
ayak diretmek {allg} bei der Stange bleiben {allg}
ayak eklem kemiği {i} das Sprunggelenk {n}
ayak eklemi {i} das Fußgelenk {n}
ayak eklemi kırığı {i} die Fußgelenkfraktur {f}
ayak freni {i} die Fußbremse {f}
ayak giysisi {i} die Fußbekleidung {f}
ayak içi nakliyat {i} [mad]die Abbauförderung {f}
ayak işi {i} die Zuarbeit {f}
ayak iskemlesi {i} der Fußschemel {m}
ayak iskemlesi {i} die Fußbank {f}
ayak işlerine bakan yardımcı çocuk {i} der Laufbursche {m}
ayak izi {i} die Tapfe {f}
ayak izi {i} die Stapfe {f}
ayak izi {i} der Tritt {m}
ayak izi {i} die Fußstapfe {f}
ayak izi {i} der Taps {m}
ayak izi {i} die Fußspur {f}
ayak izi {i} der Tapfen {m}
ayak izi {i} der Fußabdruck {m}
ayak izleri bırakarak yere basmak {itr} stapfen {itr}
ayak kare {i} der Quadratfuß {m}
ayak kemiği {i} der Fußknochen {m}
ayak kirası {i} der Botenlohn {m}
ayak kırılması {i} [hek]der Beinbruch {m}
ayak koymak {fi} [sp]draufhalten {v}
ayak küpü {i} der Kubikfuß {m}
ayak mafsalı {i} das Fußgelenk {n}
ayak mantarı {i} [hek]der Fußpilz {m}