DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
nieder {adj} adi {s}
nieder {adj} alçakça {s}
nieder {adv} aşağı {adv}
nieder {adv} aşağıya {adv}
nieder {adj} basık {s}
nieder {adj} bayağı {s}
nieder {adj} düşük {s}
nieder {adj} eski {s}
nieder {adj} ilkel {s}
nieder {adj} iptidai {s}
nieder gehen {v} yere inmek {fi}
nieder mit ... {allg} kahrolsun {allg}
nieder mit ...! {allg} kahrolsun {allg}
nieder mit dem Faschismus {allg} kahrolsun faşizm! {allg}
nieder mit ihm {allg} Allah belasını versin! {allg}
nieder mit ihm {allg} kahrolsun! {allg}
Nieder- {prä} aşağı {önk}
Nieder- {prä} aşağıya {önk}
niederbrennen {v} yakıp yok etmek {fi}
niederbrennen {itr} yanıp kül olmak {itr}
niederbrennen {v} yerle bir etmek {fi}
niederdeutsch {adj} Kuzey Almanca ağzı ile yazılmış {s}
der Niederdruck {m} [Tec]düşük basınç {i}
der Niederdruckdampf {m} alçak basınç buharı {i}
niederdrücken {v} aşağıya basmak {fi}
niederdrücken {v} ezmek {fi}
niederdrücken {v} moralini bozmak {fi}
niederdrücken {v} üzmek {fi}
niederdrücken {v} yerle bir etmek {fi}
der Niederdruckexenter {m} alçak basınç eksentriği {i}
das Niederdruckfilter {n} alçak basınç filtresi {i}
die Niederdruckheizung {f} alçak basınç kaloriferi {i}
der Niederdruckkessel {m} alçak basınç buhar kazanı {i}
der Niederdruckkolben {m} alçak basınç pistonu {i}
die Niederdruckkolbenstange {f} alçak basınç krank kolu {i}
die Niederdruckmaschine {f} alçak basınç makinesi {i}
die Niederdruckschaufel {f} alçak basınç kanadı {i}
der Niederdruckschieber {m} alçak basınç sürgüsü {i}
die Niederdruckschubstange {f} alçak basınç krank kolu {i}
die Niederdruckturbine {f} alçak basınç türbini {i}
der Niederdruckzylinder {m} alçak basınç silindiri {i}
die Niederdurchforstung {f} alçak aralama {i}
niedere Tiere {allg} [Zoo]omurgasızlar {allg}
niedere Umgangssprache {allg} kaba konuşma {allg}
niederes Volk {allg} avam {allg}
niederfahren {v} yıldırım düşmesi {fi}
die Niederfahrt {f} desant {i}
die Niederfahrt {f} ocağa iniş {i}
die Niederfrequenz {f} [elek]alçak frekans {i}
der Niedergang {m} aşağıya doğru inen asma merdiven {i}
der Niedergang {m} çökme {i}
der Niedergang {m} ekonomik kriz {i}
der Niedergang {m} gerileme {i}
der Niedergang {m} yıkılma {i}
der Niedergang {m} yokolma {i}
niedergedrückt {adj} bitmiş {s}
niedergedrückt {adj} hayattan zevk almayan {s}
niedergedrückt {adj} keyifsiz {s}
niedergedrückt {adj} mahvolmuş {s}
niedergedrückt {adj} neşesiz {s}
niedergedrückt {adj} yıkılmış {s}
die Niedergedrücktheit {f} keyifsizlik {i}
die Niedergedrücktheit {f} neşesizlik {i}
die Niedergedrücktheit {f} ruhen yıkık olma {i}
die Niedergedrücktheit {f} üzgünlük {i}
niedergehen {v} aşağı inmek {fi}
niedergehen {v} düşmek {fi}
niedergehen {v} fırtına kopmak {fi}
niedergehen {v} yağmak {fi}
niedergehen {v} yere yaklaşmak {fi}
niedergehen {v} yere yıkılmak {fi}
niedergeschlagen {adj} cesaretini kaybetmiş {s}
niedergeschlagen {a} moralsiz {a}
niedergeschlagen {adj} ümitsiz {s}
niedergeschlagen {adj} umutsuz {s}
niedergeschlagen {adj} üzgün {s}
niedergeschlagen {adj} yaşam şevkini kaybetmiş {s}
niedergeschlagen {adj} yıkık {s}
die Niedergeschlagenheit {f} cesaretini kaybetme {i}
die Niedergeschlagenheit {f} moral bozukluğu {i}