TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
yüzüne bakılmayacak {s} scheußlich {adj}
yüzüne bakılmaz {s} grundhässlich {adj}
yüzüne gözüne bulaştırma {i} die Verballhornung {f}
yüzüne gözüne bulaştırmak {itr} stümpern {itr}
yüzüne gözüne bulaştırmak {v} verballhornen {v}
yüzüne gözüne bulaştırmak {fi} vermasseln {v}
yüzüne gülerek başka bir şey elde etmek {v} bezirzen {v}
yüzüne gülme {i} die Schmeichelei {f}
yüzüne gülmek {fi} anlachen {v}
yüzüne gülmek {allg} ins Gesicht lachen {allg}
yüzüne karşı bağırmak {fi} andonnern {v}
yüzüne karşı bağırmak {fi} anschreien {v}
yüzüne karşı hapşırmak {fi} anniesen {v}
yüzüne tükürmek {fi} anspeien {v}
yüzüne tükürmek {fi} anspucken {v}
yüzüne tükürsen yağmur yağıyor der {allg} ein dickes Fell haben {allg}
yüzüne vurmak {v} vorhalten {v}
Indirekte Treffer
birinin ayıbını yüzüne vurmak {allg} jemandem etwas auf den Kopf zusagen {allg}
birinin hatalarını yüzüne vurmak {allg} jemandem den Spiegel vorhalten {allg}
birinin yüzüne gülerek veya yaltaklanarak bir şeyi elde etmek {fi} abschmeicheln {v}
birisinin tüm hatalarını yüzüne vurmak {allg} seine Fehler vorrechnen {allg}
birisinin yüzüne doğru öksürmek {fi} anhusten {v}
birisinin yüzüne tükürmek {allg} ins Gesicht speien {allg}
birisinin yüzüne tükürmek {v} bespucken {v}
birisinin yüzüne tükürmek {v} bespeien {v}
eline yüzüne bulaştırma {i} die Verballhornung {f}
eline yüzüne bulaştırma {i} die Stümperei {f}
eline yüzüne bulaştırmak {v} Verhauen {v}
eline yüzüne bulaştırmak {v} verballhornen {v}
eline yüzüne bulaştırmak {fi} durcheinander bringen {v}
eline yüzüne bulaştırmak {v} vermasseln {v}
eline yüzüne bulaştırmak {v} verkorksen {v}
gerçekleri birinin yüzüne vurmak {allg} jemandem die ungeschminkte Wahrheit sagen {allg}
hatasını yüzüne vurmak {allg} jemandem einen Spiegel vorhalten {allg}
kararı yüzüne bildirme {allg} [huk]kontradiktorisches Urteil {allg}
şans yüzüne güler {allg} das Glück ist ihm hold {allg}
su yüzüne çıkmak {fi} auftauchen {v}
suçu yüzüne vurmak {allg} ins Gesicht schleudern {allg}
yüzüne bakılmayacak {s} scheußlich {adj}
yüzüne bakılmaz {s} grundhässlich {adj}
yüzüne gözüne bulaştırma {i} die Verballhornung {f}
yüzüne gözüne bulaştırmak {fi} vermasseln {v}
yüzüne gözüne bulaştırmak {v} verballhornen {v}
yüzüne gözüne bulaştırmak {itr} stümpern {itr}
yüzüne gülerek başka bir şey elde etmek {v} bezirzen {v}
yüzüne gülme {i} die Schmeichelei {f}
yüzüne gülmek {allg} ins Gesicht lachen {allg}
yüzüne gülmek {fi} anlachen {v}
yüzüne karşı bağırmak {fi} anschreien {v}
yüzüne karşı bağırmak {fi} andonnern {v}
yüzüne karşı hapşırmak {fi} anniesen {v}
yüzüne tükürmek {fi} anspucken {v}
yüzüne tükürmek {fi} anspeien {v}
yüzüne tükürsen yağmur yağıyor der {allg} ein dickes Fell haben {allg}
yüzüne vurmak {v} vorhalten {v}