TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
koyu {s} dick {adj}
koyu {s} dickflüssig {adj}
koyu {s} dunkel {adj}
koyu {s} eingefleischt {adj}
koyu {i} das Erz {n}
koyu {a} fanatisch {a}
koyu {s} fest {adj}
koyu {s} orthodox {adj}
koyu {s} [bitk]saftig {adj}
koyu {s} sämig {adj}
koyu {s} satt {adj}
koyu {s} schwarz {adj}
koyu {s} stark {adj}
koyu {s} steif {adj}
koyu {s} tief {adj}
koyu {s} zäh {adj}
koyu dindar {allg} streng religiös {allg}
koyu dindar {s} strenggläubig {adj}
koyu duman {i} der Qualm {m}
koyu duman çıkarmak {itr} qualmen {itr}
koyu gri {s} schiefergrau {adj}
koyu İtalyan kahvesi {i} der Espresso {m}
koyu kahve {allg} starker Kaffee {allg}
koyu kahverengi {s} dunkelbraun {adj}
koyu kırmızı {s} dunkelrot {adj}
koyu kırmızı {s} karmesinrot {adj}
koyu kırmızı {s} karminrot {adj}
koyu kırmızı {s} ponceau {adj}
koyu kırmızı {i} [hek]der Scharlach {m}
koyu kırmızı {s} scharlachen {adj}
koyu kırmızı {s} scharlachfarben {adj}
koyu kırmızı {s} scharlachrot {adj}
koyu kırmızı renkte {s} rubinrot {adj}
koyu kıvamlı çorba {i} der Scheibenkleister {m}
koyu kumral {s} dunkelblond {adj}
koyu kurşuni {s} schwärzlich {adj}
koyu lacivert {s} veilchenblau {adj}
koyu mavi {allg} Berliner Blau {allg}
koyu mavi {i} das Preußischblau {n}
koyu mor {s} dunkelviolett {adj}
koyu olmayan {s} dünn {adj}
koyu olmayan {i} die Dünne {f}
koyu renk {i} die Bräune {f}
koyu renk basarak belirgin hale getirmek {fi} auszeichnen {v}
koyu renk basarak belli etme {i} die Auszeichnung {f}
koyu renk ile boyama {i} die Dunkelfärbung {f}
koyu renkli {s} dunkelfarbig {adj}
koyu renkli bir cins tütün {i} der Brasiltabak {m}
koyu renkli harflerle basılmış yazı {i} der Fettdruck {m}
koyu renkli pas {i} die Patina {f}
koyu renkli tütün {i} der Brasil {m}
koyu şerbet {i} der Dicksaft {m}
koyu sis {allg} dicker Nebel {allg}
koyu sofu {i} der Fanatiker {m}
koyu sofu {s} puritanisch {adj}
koyu sofu kişi {i} der Puritaner {m}
koyu tutucu {s} erzkonservativ {adj}
koyu ve yapışkan sıvı {i} der Seim {m}
koyu yeşil {s} dunkelgrün {adj}
koyu yobaz {s} puritanisch {adj}
koyu yobaz kişi {i} der Puritaner {m}
koyulan sermaye {i} die Stammeinlage {f}
koyulaşma {i} die Konzentration {f}
koyulaşma {i} die Verfestigung {f}
koyulaşmak {itr} anziehen {itr}
koyulaşmak {allg} dickflüssig werden {allg}
koyulaşmak {itr} eindicken {itr}
koyulaşmak {itr} gelieren {itr}
koyulaşmak {itr} gerinnen {itr}
koyulaşmak {allg} eindicken {allg}
koyulaşmak {allg} verdicken {allg}
koyulaşmak {allg} verfestigen {allg}
koyulaşmış {s} stockig {adj}
koyulaşmış pıhtılaşmış {s} dick {adj}
koyulaşmış süt {i} die Dickmilch {f}
koyulaşmış süt {i} der Quark {m}
koyulaştırıcı {i} der Eindicker {m}
koyulaştırıcı madde {i} das Bindemittel {n}
koyulaştırma {i} die Eindickung {f}
koyulaştırma kabı {i} die Dickpfanne {f}
Indirekte Treffer
açık-koyu {i} das Helldunkel {n}
balıkçı köyü {i} das Fischerdorf {n}
bir ton daha koyu {allg} eine Schattierung dunkler {allg}
dik çıkan koyu duman {i} die Rauchsäule {f}
koyu {s} dunkel {adj}
koyu {s} schwarz {adj}
koyu {s} fest {adj}
koyu {s} zäh {adj}
koyu {s} dickflüssig {adj}
koyu {s} satt {adj}
koyu {a} fanatisch {a}
koyu {s} tief {adj}
koyu {s} dick {adj}
koyu {s} sämig {adj}
koyu {i} das Erz {n}
koyu {s} steif {adj}
koyu {s} [bitk]saftig {adj}
koyu {s} eingefleischt {adj}
koyu {s} stark {adj}
koyu {s} orthodox {adj}
koyu dindar {s} strenggläubig {adj}
koyu dindar {allg} streng religiös {allg}
koyu duman {i} der Qualm {m}
koyu duman çıkarmak {itr} qualmen {itr}
koyu gri {s} schiefergrau {adj}
koyu İtalyan kahvesi {i} der Espresso {m}
koyu kahve {allg} starker Kaffee {allg}
koyu kahverengi {s} dunkelbraun {adj}
koyu kırmızı {s} karmesinrot {adj}
koyu kırmızı {s} scharlachen {adj}
koyu kırmızı {s} dunkelrot {adj}
koyu kırmızı {i} [hek]der Scharlach {m}
koyu kırmızı {s} ponceau {adj}
koyu kırmızı {s} scharlachrot {adj}
koyu kırmızı {s} karminrot {adj}
koyu kırmızı {s} scharlachfarben {adj}
koyu kırmızı renkte {s} rubinrot {adj}
koyu kıvamlı çorba {i} der Scheibenkleister {m}
koyu kumral {s} dunkelblond {adj}
koyu kurşuni {s} schwärzlich {adj}
koyu lacivert {s} veilchenblau {adj}
koyu mavi {i} das Preußischblau {n}
koyu mavi {allg} Berliner Blau {allg}
koyu mor {s} dunkelviolett {adj}
koyu olmayan {i} die Dünne {f}
koyu olmayan {s} dünn {adj}
koyu renk {i} die Bräune {f}
koyu renk basarak belirgin hale getirmek {fi} auszeichnen {v}
koyu renk basarak belli etme {i} die Auszeichnung {f}
koyu renk ile boyama {i} die Dunkelfärbung {f}
koyu renkli {s} dunkelfarbig {adj}
koyu renkli bir cins tütün {i} der Brasiltabak {m}
koyu renkli harflerle basılmış yazı {i} der Fettdruck {m}
koyu renkli pas {i} die Patina {f}
koyu renkli tütün {i} der Brasil {m}
koyu şerbet {i} der Dicksaft {m}
koyu sis {allg} dicker Nebel {allg}
koyu sofu {s} puritanisch {adj}
koyu sofu {i} der Fanatiker {m}
koyu sofu kişi {i} der Puritaner {m}
koyu tutucu {s} erzkonservativ {adj}
koyu ve yapışkan sıvı {i} der Seim {m}
koyu yeşil {s} dunkelgrün {adj}
koyu yobaz {s} puritanisch {adj}
koyu yobaz kişi {i} der Puritaner {m}
naftol koyu mavisi {i} das Naphtholblauschwarz {n}
sütsüz ve koyu kahve {allg} schwarzer Kaffee {allg}
tahtalı köyü boylamak {itr} sterben {itr}
tahtalı köyü boylamak {allg} ins Gras beißen {allg}
tahtalı köyü boylamak {itr} abkratzen {itr}
tatil köyü {i} das Erholungsgebiet {n}
yağlı ve koyu kahverengi-sarı renkte balçık {i} der Bolus {m}