TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
yağlı {s} feist {adj}
yağlı {s} fett {adj}
yağlı {s} fetthaltig {adj}
yağlı {s} fettig {adj}
yağlı {s} ölhaltig {adj}
yağlı {s} ölig {adj}
yağlı {s} schmalzig {adj}
yağlı {s} schmierig {adj}
yağlı {s} schwer {adj}
yağlı {s} speckig {adj}
yağlı {s} spundig {adj}
yağlı {s} spündig {adj}
yağlı {a} unterwürfig {a}
yağlı arduvaz {i} [mad]der Ölschiefer {m}
yağlı ballı olmak {fi} ein Herz und eine Seele sein {v}
yağlı bitki {i} [bitk]die Ölpflanze {f}
yağlı bitki tohumu {i} [bitk]die Ölsaat {f}
yağlı boya tablo görünümünde röprodüksiyon {i} der Öldruck {m}
yağlı gıdalar {allg} fetthaltige Nahrungsmittel {allg}
yağlı iz bırakmak {itr} fetten {itr}
yağlı kablo {i} der Ölkabel {m}
yağlı kağıt {i} das Butterbrotpapier {n}
yağlı kağıt {i} das Ölpapier {n}
yağlı kalem {i} der Allstift {m}
yağlı kalem {i} der Fettstift {m}
yağlı keten {i} die Ölleinwand {f}
yağlı kömür {i} die Backkohle {f}
yağlı kömür {i} [mad]die Fettkohle {f}
yağlı krem {i} die Fettkreme {f}
yağlı kuyruk {i} der Fettschwanz {m}
yağlı kuyruk {i} die Goldgrube {f}
yağlı kuyruk {i} die Partie {f}
yağlı lokma {allg} ein fetter Bissen {allg}
yağlı müşteri {allg} ein fetter Bissen {allg}
yağlı müşteri {allg} guter Kunde {allg}
yağlı peynir {i} der Rahmkäse {m}
yağlı salata {allg} Salat mit Öldressing {allg}
yağlı şalter {i} der Ölschater {m}
yağlı ve koyu kahverengi-sarı renkte balçık {i} der Bolus {m}
yağlı ve yapışkan madde {i} die Schmiere {f}
yağlıboya {i} das Öl {n}
yağlıboya {i} der Ölanstrich {m}
yağlıboya {i} die Ölfarbe {f}
yağlıboya {i} der Ölfarbenanstrich {m}
yağlıboya portre {i} das Ölporträt {n}
yağlıboya resim {i} das Ölgemälde {n}
yağlıboya resim {i} die Ölmalerei {f}
yağlıboya resim yapmak {allg} in Öl malen {allg}
yağlıboya tablo {i} das Ölbild {n}
yağlıboya tablo {i} das Ölgemälde {n}
yağlıboya vernik {i} der Ölfirnis {m}
yağlılık {i} die Fettigkeit {f}
Indirekte Treffer
az yağlı {s} halbfett {adj}
az yağlı {s} fettarm {adj}
çok yağlı {allg} ganz fettig {allg}
domuzun yağlı parçası {i} die Speckseite {f}
don yağlı {s} talgig {adj}
yağlı {s} talgig {adj}
kat kat süslenmiş yağlı et {s} durchwachsen {adj}
tam yağlı {s} vollfett {adj}
tam yağlı peynir {allg} vollfetter Käse {allg}
tam yağlı süt {i} die Vollmilch {f}
yağlı arduvaz {i} [mad]der Ölschiefer {m}
yağlı ballı olmak {fi} ein Herz und eine Seele sein {v}
yağlı bitki {i} [bitk]die Ölpflanze {f}
yağlı bitki tohumu {i} [bitk]die Ölsaat {f}
yağlı boya tablo görünümünde röprodüksiyon {i} der Öldruck {m}
yağlı gıdalar {allg} fetthaltige Nahrungsmittel {allg}
yağlı iz bırakmak {itr} fetten {itr}
yağlı kablo {i} der Ölkabel {m}
yağlı kağıt {i} das Ölpapier {n}
yağlı kağıt {i} das Butterbrotpapier {n}
yağlı kalem {i} der Allstift {m}
yağlı kalem {i} der Fettstift {m}
yağlı keten {i} die Ölleinwand {f}
yağlı kömür {i} [mad]die Fettkohle {f}
yağlı kömür {i} die Backkohle {f}
yağlı krem {i} die Fettkreme {f}
yağlı kuyruk {i} die Partie {f}
yağlı kuyruk {i} die Goldgrube {f}
yağlı kuyruk {i} der Fettschwanz {m}
yağlı lokma {allg} ein fetter Bissen {allg}
yağlı müşteri {allg} guter Kunde {allg}
yağlı müşteri {allg} ein fetter Bissen {allg}
yağlı peynir {i} der Rahmkäse {m}
yağlı salata {allg} Salat mit Öldressing {allg}
yağlı şalter {i} der Ölschater {m}
yağlı ve koyu kahverengi-sarı renkte balçık {i} der Bolus {m}
yağlı ve yapışkan madde {i} die Schmiere {f}
yarım yağlı {s} halbfett {adj}