TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
ses {allg} [biliş]Akustische Signale {allg}
ses {i} der Ausruf {m}
ses {önk} [dilb]Fono- {prä}
ses {i} das Geräusch {n}
ses {i} der Hall {m}
ses {i} der Klang {m}
ses {i} der Laut {m}
ses {i} [anat]das Organ {n}
ses {i} der Ruf {m}
ses {i} der Schall {m}
ses {i} die Stimme {f}
ses {i} der Ton {m}
ses {allg} [müz]voce {allg}
ses açısından {s} stimmlich {adj}
ses ahengi {i} der Akzent {m}
ses alma {i} die Tonaufnahme {f}
ses atımı {i} [dilb]die Dissimilation {f}
ses ayar kontrolü {i} der Lautstärkeregler {m}
ses ayarı {i} die Klangregelung {f}
ses ayarı bozulmak {itr} überschnappen {itr}
ses ayarlama aleti {i} der Tuner {m}
ses ayarlayıcı düğme {i} der Klangstärkemesser {m}
ses azaltıcı {i} [müz]das Diminuendo {n}
ses azaltma {i} die Schalldämpfung {f}
ses azaltmak {v} [müz]diminuieren {v}
ses bakımından {s} klanglich {adj}
ses bakımından {s} stimmlich {adj}
ses bandı {i} das Tonband {n}
ses bandı arşivi {i} die Fonothek {f}
ses bantların iltihaplanması {i} die Chorditis {f}
ses bilgisi {i} die Akustik {f}
ses bilgisi {i} [dilb]die Fonetik {f}
ses bilgisi {i} die Lautlehre {f}
ses bilgisi {i} die Phonetik {f}
ses bilgisi ile ilgili {s} [dilb]fonetisch {adj}
ses bilgisi uzmanı {i} [dilb]der Fonetiker {m}
ses birimi {i} [dilb]das Fonem {n}
ses birimi bilgisi {i} [dilb]die Fonematik {f}
ses birimi bilgisi {i} [dilb]die Fonemik {f}
ses boğuk {s} duff {adj}
ses bolluğu {i} die Klangfülle {f}
ses bozukluğu {i} die Dysphonie {f}
ses çatallaşması {fi} überschlagen {v}
ses çatallaşması {itr} überschlagen {itr}
ses cihazı {i} der Schallapparat {m}
ses çıkaran {s} schallend {adj}
ses çıkaran şamandıra {i} [den]die Glockenboje {f}
ses çıkararak çarpmak {itr} bumsen {itr}
ses çıkararak düşüş {i} der Plumpser {m}
ses çıkararak yanmak {itr} bullern {itr}
ses çıkararak yemek {itr} schlampen {itr}
ses çıkarma {i} der Anschlag {m}
ses çıkarma! {allg} sei ruhig {allg}
ses çıkarmadan {adv} lautlich {adv}
ses çıkarmadan {s} wortlos {adj}
ses çıkarmak {allg} von sich geben {allg}
ses çıkarmak {allg} keinen Laut von sich geben {allg}
ses çıkarmak {itr} klingen {itr}
ses çıkarmak {itr} klirren {itr}
ses çıkarmak {itr} läuten {itr}
ses çıkarmak {itr} schallen {itr}
ses çıkarmak {fi} schlagen {v}
ses çıkarmamak {fi} durchgehen lassen {v}
ses çıkarmamak {allg} nicht mucken {allg}
ses çıkarmamak {itr} schweigen {itr}
ses çıkarmayan {s} klanglos {adj}
ses çıkarmayan {s} schweigend {adj}
ses çıkartarak kapatmak {fi} zuklappen {v}
ses çıkartarak vurmak {itr} bumsen {itr}
ses çıkmamak {allg} nichts zu hören sein {allg}
ses dalgaları giderilmesi suretiyle uzaklık ve derinlik ölçen alet {i} [den]das Echolot {n}
ses dalgaları gönderilerek mesafe ve derinlik ölçme {i} [den]die Echolotung {f}
ses dalgası {i} die Schallwelle {f}
ses dalgası kırılımı {i} [fiz]die Tonbrechung {f}
ses değişimi {i} [dilb]die Dissimilation {f}
ses değişimi {i} [hek]die Mutation {f}
ses değişimi bilgisi {i} [müz]die Dynamik {f}
ses değiştirmek {v} verstellen {v}
ses diyaframı {i} [anat]die Tonblende {f}
ses düşmesi {i} [dilb]die Ausstoßung {f}