TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
bulunduğu şehri terketmek {allg} seine Zelte abbrechen {allg}
bulunduğu veya ait olduğu toplumdan uzaklaştırılmış kişi {i} der Drop-out {m}
bulunduğu yer {i} die Fundstelle {f}
bulunduğu yer {i} der Standort {m}
bulunduğu yeri korumak {itr} verbleiben {itr}
bulunduğu yeri yer ve yön açısından belirlemek {fi} orientieren {v}
Indirekte Treffer
bankaların yoğunlukla bulunduğu bölge {i} [eko]der Bankbezirk {m}
başlığın bulunduğu sayfa {i} [bas]das Titelblatt {n}
bir şeyin bulunduğu yer {i} der Fundort {m}
birçok kişinin hazır bulunduğu ve katıldığı tartışma {i} die Gesprächsrunde {f}
bulunduğu şehri terketmek {allg} seine Zelte abbrechen {allg}
bulunduğu veya ait olduğu toplumdan uzaklaştırılmış kişi {i} der Drop-out {m}
bulunduğu yer {i} der Standort {m}
bulunduğu yer {i} die Fundstelle {f}
bulunduğu yeri korumak {itr} verbleiben {itr}
bulunduğu yeri yer ve yön açısından belirlemek {fi} orientieren {v}
büyükşehirde alışveriş merkezlerinin ve kafeteryaların bulunduğu ana cadde {i} die Magistrale {f}
çalışılan yörenin içinde bulunduğu zor şartlar gereğince çalışanların maaşına yapılan ek zam {i} der Ortszuschlag {m}
çalışılan yörenin içinde bulunduğu zor şartlar gereğince çalışanların maaşına yapılan ek zam {i} die Ortszulage {f}
cinsiyet organlarının bulunduğu yer {i} die Schamgegend {f}
cümlecik biçiminde öznenin bulunduğu cümle {i} [dilb]der Subjektsatz {m}
dava konusu şeyin bulunduğu yer esası {i} der Belegenheitsgrundsatz {m}
eğlence yerlerinin bulunduğu semt {i} das Vergnügungsviertel {n}
eksi 40 derecede korunan kemiklerin bulunduğu kemik bankası {i} die Knochenbank {f}
embriyonun içinde bulunduğu sıvı {i} [hek]das Fruchtwasser {n}
evin bulunduğu yer {i} die Wohnlage {f}
günlük cironun içinde bulunduğu kasa {i} die Tageskasse {f}
günlük hasılatın içinde bulunduğu kasa {i} die Tageskasse {f}
her iki tarafında evlerin dizili bulunduğu cadde {i} der Straßenzug {m}
içinde hücrelerin bulunduğu kanın sıvı kısmı {i} das Plasma {n}
İngiltere, İskoçya, İrlanda, Shetland ve Orkney ülkelerinin üzerinde bulunduğu Britanya adaları {tnz} Britische Inseln {oA}
işyerinde şefin bulunduğu kat {i} die Chefetage {f}
işyerlerinin bolca bulunduğu kesim {i} die Geschäftsgegend {f}
iterek bulunduğu yerden uzaklaştırmak {fi} abrücken {v}
kiralık dairelerin bulunduğu apartman {i} das Mietshaus {n}
kültürel varlıkların bolca bulunduğu yer {i} der Kulturboden {m}
sadece konutların bulunduğu semt {i} das Wohnviertel {n}
sahafların bulunduğu çarşı {ç} die Antiquare {pl}
tahtın bulunduğu salon {i} der Thronsaal {m}
ücretin içinde bulunduğu zarf {i} die Lohntüte {f}
villaların bulunduğu semt {i} das Villenviertel {n}
vücut ısısı bulunduğu ortamın sıcaklığına göre değişen canlı {i} [biy]der Wechselwarmblüter {m}
yalnız konutların bulunduğu uydu şehir {i} die Schlafstadt {f}