DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
unfähig {adj} beceriksiz {s}
unfähig {a} ehil olmayan {a}
unfähig {a} ehliyetsiz {a}
unfähig {adj} kabiliyetsiz {s}
unfähig {adj} yeteneksiz {s}
unfähig {a} yetersiz {a}
die Unfähigkeit {f} ehliyetsizlik {i}
die Unfähigkeit {f} kabiliyetsizlik {i}
die Unfähigkeit {f} yeteneksizlik {i}
die Unfähigkeit {f} yetersizlik {i}
unfair {adj} dürüstçe olmayan {s}
unfair {a} fair olmayan {a}
unfair {a} spor kurallarına aykırı {a}
unfair {a} sportif olmayan {a}
unfair {adj} [Sp]sportmenliğe aykırı {s}
unfair {adj} uygunsuz {s}
unfair {adj} yakışık almaz {s}
unfair {adj} yakışıksız {s}
der Unfall {m} istenmeyen olay {i}
der Unfall {m} kaza {i}
die Unfallanzeige {f} kaza bildirisi {i}
der Unfallarzt {m} [Med.]ilkyardım doktoru {i}
der Unfallbericht {m} kaza raporu {i}
die Unfallchirurgie {f} kaza cerrahisi {i}
die Unfallflucht {f} kaza sonrası sürücünün kaza yerinden kaçması {i}
die Unfallfolge {f} kaza neticesi {i}
die Unfallfolgen {pl} kaza sonuçları {ç}
die Unfallfolgen {pl} kazanın getirdiği sonuçlar {ç}
unfallfrei {adj} kaza almadan {s}
unfallfrei {adj} kaza yapmadan {s}
unfallfrei {adj} kazasız belasız {s}
unfallgefährdet {adj} kaza tehlikesi olan {s}
der Unfallgegner {m} yapılan kazada karşı taraf {i}
das Unfallhaftpflichtrecht {n} [Jur.]kaza mali sorumluluk hukuku {i}
das Unfallkrankenhaus {n} ilkyardım hastanesi {i}
das Unfallopfer {n} [Verk.]kaza mağduru {i}
das Unfallprotokoll {n} kazadan sonra tutulan zabıt {i}
die Unfallquote {f} kaza oranı {i}
die Unfallrate {f} kaza oranı {i}
die Unfallstation {f} ilkyardım istasyonu {i}
die Unfallstation {f} tıbbi yardım istasyonu {i}
die Unfallstelle {f} kaza yeri {i}
der Unfalltod {m} kazada ölüm {i}
unfallträchtig {adj} kazaya sebep olan {s}
unfallträchtig {adj} kazaya yol açan {s}
die Unfallverhütung {f} kazadan korunma önlemleri {i}
die Unfallverhütung {f} kazaların önlenmesi {i}
die Unfallversicherung {f} kaza sigortası {i}
der Unfallwagen {m} ambülans {i}
der Unfallwagen {m} cankurtaran arabası {i}
unfassbar {adj} akıl almaz {s}
unfassbar {adj} akla mantığa aykırı {s}
unfassbar {adj} anlaşılmaz {s}
unfassbar {adj} kavranamaz {s}
unfassbar {adj} mantığa sığmaz {s}
die Unfassbarkeit {f} akıl almazlık {i}
unfasslich {adj} akıl almaz {s}
unfasslich {adj} akla mantığa aykırı {s}
unfasslich {adj} anlaşılmaz {s}
unfasslich {adj} kavranamaz {s}
unfasslich {adj} mantığa sığmaz {s}
unfehlbar {adj} [Jur.]kesin {s}
unfehlbar {adv} kesinlikle {adv}
unfehlbar {adv} muhakkak {adv}
unfehlbar {adv} mutlaka {adv}
unfehlbar {adj} sarsılmaz {s}
unfehlbar {adj} şaşmaz {s}
unfehlbar {adj} tartışılmaz {s}
unfehlbar {adj} yanılmaz {s}
die Unfehlbarkeit {f} basiret {i}
die Unfehlbarkeit {f} kesinlik {i}
die Unfehlbarkeit {f} mutlakiyet {i}
die Unfehlbarkeit {f} şaşmazlık {i}
die Unfehlbarkeit {f} yanılmazlık {i}
unfein {adj} kaba {s}
unfein {adj} yontulmamış {s}
unfein {adj} zarif olmayan {s}
unfein {adj} zerafetten yoksun {s}
unfern {prp} yakın {öt}
unfern des Büros {allg} büronun yakınında {allg}