DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
das Bräu {n} bir bira türü {i}
das Bräu {n} bira imalathanesi {i}
das Bräu {n} birahane {i}
der Brauch {m} adet {i}
der Brauch {m} gelenek {i}
der Brauch {m} görenek {i}
der Brauch {m} örf {i}
der Brauch {m} teamül {i}
der Brauch {m} töre {i}
brauchbar {adj} ehil {s}
brauchbar {a} ehliyetli {a}
brauchbar {adj} faydalı {s}
brauchbar {adj} işe yarar {s}
brauchbar {adj} kabiliyetli {s}
brauchbar {adj} kullanilabilir {s}
brauchbar {a} kullanılabilir {a}
brauchbar {a} kullanışlı {a}
brauchbar {adj} yararlanilabilir {s}
brauchbar {a} yararlı {a}
brauchbar {a} yetenekli {a}
brauchbar sein {v} işe yaramak {fi}
die Brauchbarkeit {f} faydalı olma {i}
die Brauchbarkeit {f} işe yarama {i}
die Brauchbarkeit {f} kullanilabilme {i}
die Brauchbarkeit {f} kullanışlılık {i}
die Brauchbarkeitsminderung {f} kullanışlılıkta azalma {i}
brauchen {v} faydalanmak {v}
brauchen {v} gerekli olmak {v}
brauchen {v} gereksemek {fi}
brauchen {v} gereksinim duymak {v}
brauchen {v} ihtiyacı olmak {fi}
brauchen {v} ihtiyaç olmak {fi}
brauchen {v} ihtiyacı olmak {v}
brauchen {v} istifade etmek {v}
brauchen {v} kullanmak {v}
brauchen {v} lazım olmak {v}
brauchen {v} muhtaç olmak {v}
brauchen {v} yararlanmak {v}
brauchen {v} zorunda olmak {fi}
Brauchen Sie ein Taxi {allg} Taksiye ihtiyacınız var {allg}
brauchen zu {allg} mecbur olmak {allg}
brauchen zu {allg} zorunda olmak {allg}
das Brauchtum {n} adet ve gelenekler {i}
das Brauchtum {n} anane {i}
das Brauchtum {n} gelenek ve görenekler {i}
das Brauchwasser {n} içilemeyen kullanım suyu {i}
die Braue {f} ebru {i}
die Braue {f} kaş {i}
brauen {v} bira imal etmek {v}
brauen {v} bira üretmek {v}
brauen {v} bira yapmak {v}
brauen {itr} buhar çıkartmak {itr}
brauen {itr} dalgalanmak {itr}
der Brauer {m} bira ustası {i}
der Brauer {m} bira yapan {i}
der Brauer {m} biracı {i}
die Brauerei {f} bira fabrikasi {i}
die Brauerei {f} bira fabrikası {i}
die Brauerei {f} bira imalathanesi {i}
die Brauerei {f} bira yapma {i}
die Brauerei {f} biracılık {i}
die Brauerei {f} biracılık sektörü {i}
die Brauerin {f} biracı {i}
das Brauhaus {n} bira fabrikası {i}
das Brauhaus {n} bira üretim yeri {i}
braun {adj} kahverengi {s}
braun braten {allg} iyice kızartmak {allg}
braun gebrannt {adj} esmerleşmiş {s}
braun gebrannt {adj} kararmış {s}
braun gebrannt {adj} yanmış {s}
braun gebraten {adj} iyice kızartılmış {s}
braun gebraten {adj} kavrulmaş {s}
braun und blau {allg} mosmor {allg}
braun werden {v} esmerleşmek {fi}
braun werden {v} güneşte yanmak {fi}
die Braunalgen {pl} [Bot.]esmer suyosunları {ç}
braunäugig {adj} kahverengi gözlü {s}
braunäugig {adj} kestane gözlü {s}
der Braunbär {m} [Zoo]kahverengi ayı {i}
braunbär {a} doru {a}
Indirekte Treffer
Bräu {n} birahane {i}
das Bräu {n} bira imalathanesi {i}
das Bräu {n} bir bira türü {i}