DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
besoffen {adj} kafası kıyak {s}
besoffen {a} sarhoş {a}
besoffen {adj} zilzurna sarhoş {s}
besoffen {a} zom {a}
Besoffene {fm} kafası kıyak kişi {fm}
Besoffene {fm} zilzurna sarhoş kişi {fm}
Besoffene {fm} zom olmuş kişi {fm}
die Besoffenheit {f} ayyaşlık {i}
die Besoffenheit {f} sarhoşluk {i}
Besogungen machen {allg} alışveriş yapmak {allg}
besohlen {v} ayakkabıya pençe vurmak {v}
besohlen {v} gizli pençe yapmak {v}
besohlen {v} pençe takmak {fi}
besohlen {v} taban geçirmek {v}
besolden {v} aylık vermek {v}
besolden {v} baremlendirmek {fi}
besolden {v} günlük vermek {v}
besolden {v} haftalık vermek {v}
besolden {v} maaş vermek {fi}
besolden {v} ödemek {fi}
besolden {v} parasını ödemek {v}
besolden {v} ücret vermek {fi}
die Besoldung {f} aylık {i}
die Besoldung {f} barem {i}
die Besoldung {f} gündelik {i}
die Besoldung {f} haftalık {i}
die Besoldung {f} maaş {i}
die Besoldung {f} ödeme {i}
die Besoldung {f} ödenti {i}
die Besoldung {f} ücret {i}
die Besoldung {f} yevmiye {i}
das Besoldungsdienstalter {n} kıdem {i}
die Besoldungsgruppe {f} barem grubu {i}
die Besoldungsordnung {f} ücret düzeni {i}
das Besoldungsschema {n} barem {i}
die Besoldungsstelle {f} maaş veren daire {i}
die Besoldungsstelle {f} maaş veren kurum {i}
die Besoldungsstufe {f} barem derecesi {i}
besondere {a} ayrı {a}
besondere {a} mahsus {a}
besondere {a} özel {a}
besondere {allg} özel olarak {allg}
besondere {a} özgü {a}
besondere Fähigkeiten {allg} özel yetenekler {allg}
besondere Genehmigung {allg} özel izin {allg}
besondere Havarie {allg} özel avarya {allg}
die besondere Umstände {pl} istisnai haller {ç}
die besondere Umstände {pl} özel durumlar {ç}
der besonderer Teil {m} özel parça {i}
das besonderes Gewaltverhältnis {n} özel kuvvetler ilişkisi {i}
die Besonderheit {f} gariplik {i}
die Besonderheit {f} hususiyet {i}
die Besonderheit {f} özellik {i}
die Besonderheit {f} tuhaflık {i}
besonders {adv} bilhassa {adv}
besonders {adv} çok {adv}
besonders {adv} değişik {adv}
besonders {adv} hususi olarak {adv}
besonders {adv} kendine özgü {adv}
besonders {adv} oldukça {adv}
besonders {adv} özel olarak {adv}
besonders {adv} [Med.]özellikle {adv}
besonders {adv} ziyadesiyle {adv}
besonders begabt {allg} üstün yetenekli {allg}
besonders gekreuzter Scheck {allg} [Handel]özel çizgili çek {allg}
besonders gut {allg} oldukça iyi {allg}
besonders gut {allg} son derece iyi {allg}
besonnen {v} aydınlatmak {v}
besonnen {a} basiretli {a}
besonnen {a} ihtiyatlı {a}
besonnen {adj} ihtiyatlı {s}
besonnen {adj} ileriyi gören {s}
besonnen {adj} ölçülü {s}
besonnen {adj} tedbirli {s}
besonnen {adj} temkinli {s}
die Besonnenheit {f} ağırbaşlılık {i}
die Besonnenheit {f} basiret {i}
die Besonnenheit {f} ihtiyat {i}
die Besonnenheit {f} tedbir {i}
die Besonnenheit {f} temkin {i}