DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
der Salafist {m} [Rel.]selefi {i}
der Salamander {m} ateş semenderi {i}
der Salamander {m} [Zoo]semender {i}
der Salamander {m} [Zoo]su keleri {i}
der Salamander {m} sukeleri {i}
die Salami {f} salam {i}
die Salamitaktik {f} salam taktiği {i}
die Salamitaktik {f} siyasi hedeflere küçük adımlarla sağlamca yaklaşmak {i}
der Salat {m} [Bot.]marul {i}
der Salat {m} salata {i}
Salat mit Öldressing {allg} yağlı salata {allg}
das Salatbesteck {n} salata kaşık-çatalı {i}
das Salatbesteck {n} salata takımı {i}
der Salatkopf {m} baş salata {i}
das Salatöl {n} salatalık yağ {i}
die Salatsauce {f} salata sosu {i}
die Salatschüssel {f} salata tabağı {i}
die Salatsoße {f} salata sosu {i}
der Salbader {m} geveze {i}
der Salbader {m} saçma sapan konuşan kişi {i}
der Salbader {m} tıraşçı {i}
die Salbaderei {f} can sıkıcı konuşma {i}
die Salbaderei {f} geyik muhabbeti {i}
die Salbaderei {f} sıkıcı muhabbet {i}
salbadern {itr} can sıkıcı konuşmalar yapmak {itr}
salbadern {itr} geyik muhabbeti yapmak {itr}
salbadern {itr} ikiyüzlülük {itr}
salbadern {itr} riyakarlık {itr}
salbadern {itr} sahte dindarlık {itr}
die Salbe {f} krem {i}
die Salbe {f} merhem {i}
die Salbe {f} pomat {i}
Salbei {mf} [Bot.]adaçayı {mf}
Salbei {mf} [Bot.]adaçayı içeceği {mf}
der Salbei {m} ateş çiçeği {i}
der Salbei {m} ayı kulağı {i}
das Salbei {n} meryemiye {i}
der Salbei {m} yabani adaçayı {i}
der Salbei {m} yabanı adaçayı {i}
der Salbei-Gamander {m} adaçayı {i}
der Salbei-Gamander {m} yabani adaçayı {i}
der Salbei-Gamander {m} yabanı adaçayı {i}
der Salbeitee {m} adaçayı {i}
der Salbeitee {m} [Med.]ada çayı {i}
salben {v} krem sürmek {v}
salben {v} merhem sürmek {v}
salben {v} merhemlemek {v}
salben {v} pomat sürmek {v}
der Salbenmischer {m} ıtriyatçı {i}
die Salbenmischerin {f} ıtriyatçı {i}
der Salbenverband {m} merhemli sargı {i}
der Salbling {m} [Zoo]Alp somu {i}
das Salböl {n} kutsal kutsama yağı {i}
die Salbung {f} kutsama amaçlı kutsal yağ sürme {i}
die Salbung {f} vücudu kremleme {i}
die Salbung {f} vücudu yağlama {i}
salbungsvoll {adj} düzme {s}
salbungsvoll {adj} sahte tavırlı {s}
salbungsvoll {adj} yapmacıklı {s}
das Sälchen {n} [Lit.]küçük salon {i}
saldieren {v} açığı kapatmak {fi}
saldieren {v} [Handel]toplamak {v}
der Saldo {m} alacak ile borç arasındaki fark {i}
der Saldo {m} bakiye {i}
der Saldo {m} hesap bakiyesi {i}
der Saldo {m} hesap özeti {i}
der Saldoübertrag {m} [Handel]hesap nakli {i}
der Saldoübertrag {m} [Handel]hesap transferi {i}
der Saldovortrag {m} [Handel]hesap nakli {i}
der Saldovortrag {m} [Handel]hesap transferi {i}
Salem aleikum {oA} Selamınaleyküm {tnz}
der Salep {m} [Bot.]salep {i}
der Salep {m} [Bot.]salep içeceği {i}
die Salicylsäure {f} salisilik asit {i}
die Saline {f} tuz çıkarılan yer {i}
die Saline {f} tuzla {i}
die Salivation {f} salivasyon {i}
die Salivation {f} tükrük salgılanması {i}
die Salizylsäure {f} [Chem.]salisilik asit {i}
der Salm {m} [Zoo]gevezelik {i}