insanın duyamayacağı yüksek ses dalgası {i} | der Ultraschall {m} |
|
insanın elinden gelebilen şey {s} | menschenmöglich {adj} |
|
insanın iç dünyası {i} | das Innenleben {n} |
|
insanın içi {i} | die Seele {f} |
|
insanın kendine duyduğu saygı {i} | die Selbstachtung {f} |
|
insanın keyfini kaçıran {i} | der Stimmungskiller {m} |
|
insanın nefesini kesecek kadar {allg} | dass einem Hören und Sehen vergeht {allg} |
|
insanın takılıp da uçtuğu uçurtma {i} | der Gleitschirm {m} |
|
insanın yapabileceği şey {s} | menschenmöglich {adj} |
|
bir sürü insanın geri dönüşü {i}
[elek] | der Rückstrom {m} |
|
insanın duyamayacağı yüksek ses dalgası {i} | der Ultraschall {m} |
|
insanın elinden gelebilen şey {s} | menschenmöglich {adj} |
|
insanın iç dünyası {i} | das Innenleben {n} |
|
insanın içi {i} | die Seele {f} |
|
insanın kendine duyduğu saygı {i} | die Selbstachtung {f} |
|
insanın keyfini kaçıran {i} | der Stimmungskiller {m} |
|
insanın nefesini kesecek kadar {allg} | dass einem Hören und Sehen vergeht {allg} |
|
insanın takılıp da uçtuğu uçurtma {i} | der Gleitschirm {m} |
|
insanın yapabileceği şey {s} | menschenmöglich {adj} |
|
Irz insanın kanı pahasıdır {allg} | Um seine Ehre zu beschützen muss man sein Leben opfern {allg} |
|
Namus insanın kanı pahasıdır {allg}
[Redw.] | Besser ehrlich gestorben als schändlich verdorben {allg} |
|
siyasi veya sivil hakları koruyan oldukça fazla insanın bir araya gelerek bir birlik kurması {i} | die Einheitsfront {f} |
|