TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
kıza benzer şekilde {s} töchterlich {adj}
kıza talip olmak {fi} anhalten {v}
kızağa çekmek {fi} [den]aufschleppen {v}
kızak {i} [tek]die Führung {f}
kızak {i} die Gleitbahn {f}
kızak {i} der Gleitsitz {m}
kızak {i} der Rodel {m}
kızak {i} [tek]der Schlitten {m}
kızak {i} der Skibob {m}
kızak {i} [den]der Stapel {m}
kızak {i} der Stapelschlitten {m}
kızak ayakkabısı {i} die Gleitschuhe {f}
kızak kayıcısı {i} der Rodler {m}
kızak kayma pisti {i} die Gleitbahn {f}
kızak kayma yolu {i} die Rodelbahn {f}
kızak kayma yolu {i} die Schlittenbahn {f}
kızak köpeği {i} [hayb]der Polarhund {m}
kızak pisti {i} [sp]der Bobbahn {m}
kızak sürtünmesi {i} die Schlittenreibung {f}
kızak takozu {i} der Gleitklotz {m}
kızak takozu {i} der Stapelklotz {m}
kızak yarışçısı {i} der Rodler {m}
kızakçı {i} der Rodler {m}
kızakla kayma {i} das Schlittenfahren {n}
kızakla kaymak {itr} rodeln {itr}
kızaklı endüktör {i} der Schlitteninduktor {m}
kızaklı fren {i} die Schlittenbremse {f}
kızaklı kriko {i} die Schlittenwinde {f}
kızaklı kürekçi oturağı {i} der Rollsitz {m}
kızaklı mengeneli torna {i} die Supportdrehbank {f}
kızaklı yatak {i} der Schlittensupport {m}
kızaktan suya inme {i} [den]der Ablauf {m}
kızalak {i} der Klatschmohn {m}
kızalak {i} der Mohn {m}
kızamık {i} die Beere {f}
kızamık {i} die Blaubeere {f}
kızamık {i} die Heidelbeere {f}
kızamık {ç} [hek]die masern {pl}
kızamık {allg} Masern pl {allg}
kızamık aşısı {i} die Masernimpfung {f}
kızamıkcık {ç} die Röteln {pl}
kızamıkcık {allg} Röteln pl {allg}
kızamıkçık {ç} [hek]die Röteln {pl}
kızarak bağırmak {fi} anschreien {v}
kızarıklık {i} [hek]der Hautausschlag {m}
kızarıklık {i} die Rötung {f}
kızarma {i} die Rötung {f}
kızarmak {fi} [sp]anlaufen {v}
kızarmak {itr} backen {itr}
kızarmak {itr} Braten {itr}
kızarmak {itr} bräunen {itr}
kızarmak {itr} erglühen {itr}
kızarmak {fi} erröten {v}
kızarmak {itr} glühen {itr}
kızarmak {allg} rot werden {allg}
kızarmak {itr} schmoren {itr}
kızarmak {fi} röten {v}
kızarmak {itr} verbrennen {itr}
kızarmış {s} gebraten {adj}
kızarmış ekmek dilimi {i} der Toast {m}
kızarmış mısır lapası {i} die Polenta {f}
kızarmış patates {ç} die Bratkartoffeln {pl}
kızarmış piliç {i} [mutf]das Backhähnchen {n}
kızarmış piliç {i} [mutf]das Backhendel {n}
kızarmış piliç {i} [mutf]das Brathendl {n}
kızarmış piliç {i} [mutf]das Brathuhn {n}
kızarmış piliç {i} der Broiler {m}
kızarmış ringa balığı {i} der Brathering {m}
kızarmış tavuk {i} [mutf]das Brathendl {n}
kızarmış tavuk {i} [mutf]das Brathuhn {n}
kızarmış tavuk {i} der Broiler {m}
kızartarak pişirmek {v} Braten {v}
kızartarak yağını çıkarmak {fi} ausbraten {v}
kızartı {i} das Erythem {n}
kızartı {i} die Rötung {f}
kızartılacak etin içine dilimlenmiş domuz yağı koymak {itr} spicken {itr}
kızartılan etten çıkan su {i} der Bratensaft {m}
kızartılıp yenen sucuk {i} die Bratwurst {f}
kızartılmış {s} gebacken {adj}
kızartılmış {s} gebraten {adj}
Indirekte Treffer
bir kıza talip olan erkek {i} der Freier {m}
bir kıza talip olmak {fi} bewerben {v}
bir kıza tecavüz etmek {allg} ein Mädchen missbrauchen {allg}
evlenmek amacıyla bir kıza talip olmak {v} freien {v}
genç bir kıza eşlik eden kadın {i} die Anstandsdame {f}
kıza benzer şekilde {s} töchterlich {adj}
kıza talip olmak {fi} anhalten {v}