karşıda {adv} | jenseits {adv} |
|
karşıda olmak {fi} | gegenüberliegen {v} |
|
karşıdaki {s} | gegenüberliegend {adj} |
|
karşıdakinin alınganlığı yüzünden sözlerini tartmak zorunda olmak {allg} | seine Worte auf die Goldwaage legen müssen {allg} |
|
karşıdakinin yaptığı yanlış hareketin acısını kat kat çıkarmak {allg} | ein Paroli bieten {allg} |
|
karşıdan {s} | frontal {adj} |
|
karşıdan karşıya {allg} | quer über ... {allg} |
|
karşıdan karşıya {a} | querdurch {a} |
|
karşıdan karşıya {allg} | von einem Ende zum anderen {allg} |
|
karşıdan karşıya geçiş {i} | die Überfahrt {f} |
|
karşıdan karşıya geçmek {fi} | überqueren {v} |
|
çaprazlamasına karşıda {adv} | querüber {adv} |
|
karşıda olmak {fi} | gegenüberliegen {v} |
|