TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
sütun {i} [mim]das Angefälle {n}
sütun {i} [bas]die Kolonne {f}
sütun {i} [bas]die Kolumne {f}
sütun {i} die Rubrik {f}
sütun {i} [mim]die Säule {f}
sütun {i} [mim]die Spalte {f}
sütun {i} die Sparte {f}
sütün aşırı miktarda birikmesi {i} die Galaktostase {f}
sütun ayaklığı {i} [mim]die Plinthe {f}
sütun başlığı {i} die Deckplatte {f}
sütun başlığı {i} [mim]das Kapitel {n}
sütun başlığı {i} [mim]das Kapitell {n}
sütun başlığı {i} [mim]der Säulenknauf {m}
sütun başlığı {i} [mim]der Säulenknopf {m}
sütun demet {i} [mim]der Bündelpfeiler {m}
sütun genişliği {i} [bas]die Spaltenbreite {f}
sütun kaidesi {i} [mim]die Basis {f}
sütun kaidesi {i} das Fußgestell {n}
sütun kaidesinin en alt basamağı {i} [mim]die Krepis {f}
sütün kaymağını alma {i} die Entrahmung {f}
sütün kaymağını almak {fi} absahnen {v}
sütün kaymağını çıkarmak {v} entrahmen {v}
sütun süsü {i} [mim]die Knospe {f}
sütun teknesi {i} der Architrav {m}
sütun yivi {i} die Furche {f}
sütunlar {fi} [biliş]spalten {v}
sütunlar dolusu {s} spaltenlang {adj}
sütunlu açık hol {i} die Loggia {f}
sütunlu diyagram {i} das Balkendiagramm {n}
sütunlu diyagram {i} das Histogramm {n}
sütunlu giriş {i} [mim]der Portikus {m}
sütunlu giriş {ç} [mim]die Propyläen {pl}
sütunlu giriş {i} die Säulenhalle {f}
sütunlu avlu {i} [mim]das Peristyl {n}
sütunlu matkap tezgahı {i} die Säulenbohrmaschine {f}
sütunlu potkabaç makinesi {i} die Säulenschrämmaschine {f}
sütunlu şahmerdan {i} der Stangenreibhammer {m}
sütünü sağıp bitirmek {fi} ausmelken {v}
sütunun asıl bölümü {i} der Schaft {m}
Indirekte Treffer
çift sütun halinde {s} [bas]zweispaltig {adj}
daktiloda sütun genişliğini ayarlayan düzenek {i} der Tabulator {m}
Dorik sütun {allg} [mim]dorische Säule {allg}
dört köşeli ve yukarı doğru çıktıkça ucu sivrileşen taş sütun {i} der Obelisk {m}
heykel sütun {i} [mim]der Atlant {m}
iki sütun halinde {s} [bas]zweispaltig {adj}
ilan yapıştırılan sütun {i} die Anschlagssaule {f}
kaba taştan sütun {i} der Menhir {m}
kadın figürü şeklinde taşıyıcı sütun {i} [mim]die Kore {f}
küçük sütun {i} [mim]das Säulchen {n}
küp şeklinde sütun başlığı {i} [mim]das Würfelkapitell {n}
mermer sütun {i} [mim]die Marmorsäule {f}
orta sütun {i} [mim]der Mönch {m}
sarkaçlı sütun {i} die Pendelsäule {f}
son sütun {i} die Ecksäule {f}
sütün aşırı miktarda birikmesi {i} die Galaktostase {f}
sütun ayaklığı {i} [mim]die Plinthe {f}
sütun başlığı {i} [mim]das Kapitel {n}
sütun başlığı {i} die Deckplatte {f}
sütun başlığı {i} [mim]der Säulenknopf {m}
sütun başlığı {i} [mim]der Säulenknauf {m}
sütun başlığı {i} [mim]das Kapitell {n}
sütun demet {i} [mim]der Bündelpfeiler {m}
sütun genişliği {i} [bas]die Spaltenbreite {f}
sütun kaidesi {i} das Fußgestell {n}
sütun kaidesi {i} [mim]die Basis {f}
sütun kaidesinin en alt basamağı {i} [mim]die Krepis {f}
sütün kaymağını alma {i} die Entrahmung {f}
sütün kaymağını almak {fi} absahnen {v}
sütün kaymağını çıkarmak {v} entrahmen {v}
sütun süsü {i} [mim]die Knospe {f}
sütun teknesi {i} der Architrav {m}
sütun yivi {i} die Furche {f}
taşıyıcı sütun {i} [mim]das Tragwerk {n}
yuvarlak sütun başlığı {i} [mim]der Knauf {m}