TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
ola ki {s*be} es sei denn {s*be}
olabildiği kadar {allg} im Rahmen des Möglichen {allg}
olabildiğince {adv} bestens {adv}
olabildiğince {adv} tunlichst {adv}
olabildiğince {adv} weit gehend {adv}
olabildiğince az {adv} so wenig {adv}
olabildiğince bükmek {fi} durchbiegen {v}
olabildiğince büyük {s} größtmöglich {adj}
olabildiğince çabuk {adv} baldigst {adv}
olabildiğince çabuk {adv} ehestens {adv}
olabildiğince çabuk {s} ehestmöglich {adj}
olabildiğince çabuk {allg} möglichst rasch {allg}
olabildiğince çabuk {allg} rasch wie irgend möglich {allg}
olabildiğince çabuk {adv} schleunigst {adv}
olabildiğince çabuk {adv} schnellstens {adv}
olabildiğince çabuk {adv} schnellstmöglich {adv}
olabildiğince çabuk {allg} so bald wie möglich {allg}
olabildiğince eğmek {fi} durchbiegen {v}
olabildiğince erken {allg} so früh wie möglich {allg}
olabildiğince hızlı {allg} schnell wie möglich {allg}
olabildiğince iyi {s} bestmöglich {adj}
olabildiğince iyi {adv} so gut wie möglich {adv}
olabileceğini sezmek {allg} ankündigen {allg}
olabilecek en büyük atom kazası {i} [fiz]der Gau {m}
olabilecek en küçük {s} minimal {adj}
olabilecek her şeyi yapmak {allg} alles Mögliche tun {allg}
olabilecek sonuçları önceden söyleme {i} die Prognose {f}
olabilen {adv} möglich {adv}
olabilir {s} angängig {adj}
olabilir {allg} es mag sein {allg}
olabilir {a} etwaig {a}
olabilir {adv} mögen {adv}
olabilir {adv} möglich {adv}
olabilir {adv} möglichenfalls {adv}
olabilir {adv} möglicherweise {adv}
olabilir {s} potenziell {adj}
olabilirlik {i} die Möglichkeit {f}
olabilirlik {i} die Probabilität {f}
olacak bir şeye sevinmek {fi} freuen {v}
Olacak şey değil {allg} Das ist ja ein Ding {allg}
Olacak şey değil {allg} das ist ja ein Ding! {allg}
Olacak şey değil {s} unglaublich {adj}
olacakları önceden görerek {s} seherisch {adj}
olağan {a} alltäglich {a}
olağan {s} angängig {adj}
olağan {s} gemein {adj}
olağan {s} gewöhnlich {adj}
olağan {a} gewohnt {a}
olağan {s} hergebracht {adj}
olağan {allg} normal {allg}
olağan {allg} ordentlich {allg}
olağan {s} regelmäßig {adj}
olağan bir gün {i} der Alltag {m}
olağan bütçe {allg} ordentlicher Haushalt {allg}
olağan dışı şey {i} das Wunderding {n}
olağan genel kurul toplantısı {allg} ordentliche Hauptversammlung {allg}
olağan toplantı {allg} ordentliche Sitzung {allg}
olağandışı {a} abnorm {a}
olağandışı {a} ausgefallen {a}
olağandışı {s} kurios {adj}
olağandışı {s} originell {adj}
olağandışı {s} säkular {adj}
olağandışı {a} ungewöhnlich {a}
olağandışı durum {i} das Wunderding {n}
olağandışı uyku ihtiyacı {i} [hek]die Schlafsucht {f}
olağandışı uyku isteği {i} [hek]die Schlafsucht {f}
olağandışılık {i} die Abnormität {f}
olağanlık {i} die Gewöhnlichkeit {f}
olağanlık {i} die Regelmäßigkeit {f}
olağanüstü {s} ausgezeichnet {adj}
olağanüstü {i} die Ausnahme {f}
olağanüstü {adv} ausnehmend {adv}
olağanüstü {s} außergewöhnlich {adj}
olağanüstü {s} außerordentlich {adj}
olağanüstü {s} außersinnlich {adj}
olağanüstü {adv} äußerst {adv}
olağanüstü {s} doli {adj}
olağanüstü {a} einmalig {a}
olağanüstü {s} fabelhaft {adj}
olağanüstü {s} fabulös {adj}